Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2416 E. 2020/354 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2416
KARAR NO: 2020/354
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2018/4632 2018/4576
(İtiraz Hakem Heyetinin 12/06/2018 tarih , 2017/İHK-2815)
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (TRafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda özetle; 22/09/2009 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve sürücüsü … olan … plakalı araç ile sürücüsü … olan … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, … plakalı aracın sürücüsü ve davacıların desteği …’ın vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın tam kusurlu olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için davalı …’ne başvurulduğunu, ancak davalı tarafça bir ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile HMK’nın 107.maddesi gereğince her bir davacı için 10.250,00′ şer TL’den olmak üzere toplam 41.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan … plakalı aracın kaza tarihinde müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde, davacıların desteği sürücü …’ın %100 kusurlu olduğunda, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları gereğince davacıların destekten yoksun kalama taleplerinin ZMSS teminatı dışında olduğunu, davacı ve davalı sıfatının birleştiğini, rücu şartlarının sorgulanması gerektiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İstanbul BAM 9.Hukuk Dairesinin 28/12/2017 tarihli ve 2017/2287 Esas – 2017/1264 Karar sayılı ve HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına dair kararı üzerine, yeniden yargılama sonucunda İtiraz Hakem Heyetince, başvuru sahiplerinin taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 35.144,00 TL, davacı … için 54.382,00 TL, davacı … 12.069,00 TL, davacı … için 18.809,00 TL destekten yoksun kalma tazminatlarının 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara dayanak yapılan ek raporun tanzim tarihinin 16/05/2018 ve ikinci ek raporun tanzim tarihinin 25/05/2018 olmasına rağmen hesaplamanın 26/05/2017 tarihindeki verilere göre yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının açık ve denetime uygun olmadığını belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayda, davacıların murisi ve sigortalı aracın sürücüsü …’ın %100 kendi kusuru ile ölümüne sebebiyet verdiğinden, 26/04/2016 tarihinde yayınlanan 6704 sayılı Kanun ile davacıların tazminat talebinin teminat dışı bırakıldığını, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, davacılar lehine verilen vekalet ücretinin Sigortacılık Kanunu’nun 30/17.maddesi gereğince AAÜT tarifesi ile belirlenen vekalet ücretinin 1/5 olması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir. Dosya kapsamından; 22/09/2009 tarihinde, davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı ve sürücüsü … olan … plakalı araç ile sürücüsü … olan … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, … plakalı aracın sürücüsü ve davacıların desteği …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır. A-) Davacılar …, … ve … yönünden yapılan istinaf başvurularının değerlendirilmesi: 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında beş bin TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, beş bin TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, kırk bin TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir. Yukarıda isimleri belirtilen davacılar yönünden, İtiraz Hakem Heyetince kabul edilen uyuşmazlık konusu miktarlar her bir davacı için ayrı ayrı dikkate alındığında, verilen karar, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. maddesi gereğince kesin nitelikte olduğundan, her iki tarafın bu davacılar yönünden istinaf kanun yoluna başvurma hakları bulunmamaktadır. B-)Davacı … yönünden yapılan istinaf başvurularının değerlendirilmesi: İtiraz Hakem Heyetince karara dayanak yapılan 25/05/2018 tarihli ek raporun yapılan incelemesinde, raporun HMK’nın 279.maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği ve davacı vekilinin itirazlarının değerlendirildiği, raporun, denetime elverişli olduğu ve raporda herhangi bir hata bulunmadığı kanısına varıldığından, davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin tanzim tarihi 29/07/2009, trafik kazasının gerçekleştiği tarih ise 22/09/2009’dur. Poliçe ve kaza tarihi dikkate alındığında 01/06/2015 yürürlük tarihli ZMSS Genel Şartları 6704 Sayılı Kanun ile 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, desteğin kusuruna denk gelen destekten yoksun kalma tazminat taleplerini teminat dışı bırakan yeni ZMSS Genel Şartları’nın işbu davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, eski ZMSS Genel Şartları gereğince davacının destekten yoksun kalma tazminatı, ZMSS teminatı içerisinde bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. KTK’nın 109/2 maddesinde, eylemin bir suç teşkil etmesi halinde tazminat talebinin ceza dava zamanaşımına tâbi olacağı öngörülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, davaya konu haksız fiil, TCK’nın 85/1. maddesi kapsamına giren bir suç oluşturduğundan, TCK’nın 66/1-d maddesi gereğince 15 yıllık zamanaşımına tâbidir. Olay 22/09/2009 tarihinde gerçekleşmiş, işbu başvuru ise 22/03/2017 tarihinde yapılmıştır. Buna göre KTK’nın 109/2.maddesinde öngörülen ceza dava zamanaşımı süresi dolmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir. Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur. Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; taraf vekillerinin, davacılar …, … ve … yönünden yapılan istinaf başvurularının HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı reddine; davacı … hakkındaki istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Taraf vekillerinin davacılar …, … ve … hakkındaki yapılan istinaf başvurularının HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı reddine; 2- Davacı … hakkındaki istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 3-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 5- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 7- İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/02/2020