Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2403 E. 2021/1394 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2403
KARAR NO: 2021/1394
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2018
NUMARASI: 2016/583 (E) 2018/445 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, 22.250,00 TL araç değer kaybı alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ (eski unvanı … AŞ) vekili dilekçesinde özetle; Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararında görevli mahkemede dikkate alınacağı belirtilen vekâlet ve yargılama masraflarına ilişkin müvekkili lehine hüküm kurulmadığını görevli mahkemede dikkate alınması gerektiği yönünde karar vermesine karşın, bu hususta gerekçede söz edilmediğini, değer kaybının afaki belirlendiğini, kusurun tamamının davacı …’e ait olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasında ciddi farklar bulunduğundan çelişkinin yeni bir raporla giderilmesi gerektiğini, kendisine yüklenen kusur oranını kabul etmediğini, belirlenen değer kaybının fahiş olduğunu, yasal faizin ıslah tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, kendisine karşı açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken diğer davalılar ile birlikte müteselsil sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, sigorta şirketi tarafından davacıya ödeme yapılıp yapıldığını, yapılmış ise değer kaybı da içerip içermediğinin araştırılmadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 17/01/2018 tarihli raporda; davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı, … plakalı araç sürücüsü davalı … ile davaya konu … plakalı araç sürücüsü davacı …’ün, kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak ortaya konulmuş; davacıya ait otomobilin markası, tipi, cinsi, model yılı ve kilometresi gibi bilgilere yer verilerek, hasarsız emsallerinin değerinin bilişim ağı (internet) vasıtasıyla belirlenmiş; değer kaybı tazminatının ise kazadan önceki hasarsız değeri ile kazadan sonra onarılmış değeri arasındaki fark olarak saptanmıştır. Böylece davacıya ait otomobilin kaza tarihindeki hasarsız emsallerinin değeri ile uğramış olduğu hasar ve onarımının ardından satılması durumundaki 2’nci el piyasa değeri arasındaki farktan oluşan değer kaybının, diğer bir anlatımla hasar görmeden önceki değeri ile hasar görmesinin ardından onarılmış durumdaki satış bedelinin piyasa koşullarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince, davacı lehine, davalı sürücü … ile davalı işleten … Anonim Şirketi aleyhine hükmolunan değer kaybı tazminatına haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85’inci maddesinin 1’inci ve son fıkraları uyarınca, davalı sürücü …’in, davalı işleten … Anonim Şirketi ile birlikte adı geçen davalı sürücünün kusuru oranında oluşan değer kaybı tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmadığı gibi davalı işleten … Anonim Şirketine ait … plakalı kamyonetin Zorunlu Mali Sorumluluk poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ’nin cevap dilekçesinde davacının başvurusunun bulunmadığını bildirmesi, böylece adı geçen sigorta şirketinin davacıya değer kaybına ilişkin ödeme yapmadığının anlaşılması karşısında, davalı sürücü … ile davalı işleten … Anonim Şirketi vekilinin dilekçelerinde ileri sürdükleri bu konulara yönelen istinaf başvuruları yerinde görülmemiştir. Davalı … Anonim Şirketi vekilinin görevsizlik kararından ötürü müvekkili yararına vekalet ücretine hükmolunmaması gerektiğine ilişkin istinaf nedeninin incelenmesine gelince; Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin, görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin 08/06/2016 günü kesinleşen 2015/419 (E) – 2015/515 (K) sayılı dava dosyasının davacı vekilinin 04/05/2016 tarihli dilekçesi ile başvurusu üzerine, dosyanın davayı görüp sonuçlandıran Bakırköy 4’üncü Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nin “Esastan sonuçlanmayan dava da yargılama gideri” başlığı altında düzenlenen 331’inci maddesinin 2’inci fıkrasıyla yargılamanın tekniği esası benimsenmiş, görevsiz/yetkisiz mahkemece yargılama giderine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Çünkü görevsizlik yada yetkisizlik halinde verilecek karar HMK’nin 115’inci maddesinin 2’inci fıkrası uyarınca “usulden ret” kararıdır. Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da, söz konusu kararlar davanın esasını çözmek, bu kararın kesinleşmesinden itibaren davacının iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam edilmesini sağlayabilmektedir. Usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu saptanamaz. Kaldı ki, yargılama giderlerinin kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenmesine ilişkin HMK’nin 326’ncı maddesiyle yargılama giderlerine mahkemece kendiliğinden hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı hangi tarafa ve hangi oranda yüklendiği ve dökümünün hükümde gösterilebileceği; hükümden sonraki yargılama giderinin hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin ilamın altına yazılması gerektiğine ilişkin HMK’nin 332’nci maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, anılan Kanunun 331/2’nci maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği çıkarılamayacağından, henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. (Aynı Yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2019 gün ve 2017/2-3004 (E) – 2019/217 (K) sayılı kararı) Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin kararı nedeniyle, ayrıca vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmolunmamasında isabetsizlik bulunmadığından, davalı … Anonim Şirketi vekilinin bu konuya yönelen istinaf başvurusu isabetsizdir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … ile davalı … Anonim Şirketi vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.519,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, davalı … Anonim Şirketi’nden peşin alınan 380,00 TL ile davalı …’ten alınan 126,66 TL olmak üzere 506,66 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.1013,24 TL istinaf karar ve ilam harcının davalılar … Holding Anonim Şirketi’nden ve …’ten müteselsilen tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına, 3-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/10/2021