Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2402
KARAR NO: 2021/931
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/304 Esas – 2018/502 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının maddi tazminat davasının kabulüne, 23.581,15 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davacıya ödenmesine (davalı … Sigorta’dan dava tarihinden yasal faizi ile, davalı …’tan 18/10/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili), davacının davalı …’a karşı manevi tazminat davasınının kısmen kabulüne, 15.000,00 18/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda her ne kadar müvekkiline kusur atfedilebilecekse de, davacı tarafın da kusurlu olduğunu, fakat hüküm kurulurken bu durumun göz ardı edilerek maddi tazminatın fahiş olarak belirlendiğini, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, faiz başlangıç tarihinin kaza tarihi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin maluliyetin tespiti tarihi olması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 18/05/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ. (Eski Ünvanı: … Sigorta AŞ.)’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’un sürücüsü olduğu aracın, yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu, işbu davada davacı tarafça bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğu; yargılama aşmasında aldırılan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda, davacının yarlanmasının, %5.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 haftaya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan kusur- zarar bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, yaya olan davacının kusursuz bulunduğu; davacının talep edebileceği geçici ve kalıcı iş göremezlik alacağının 23.581,15 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile uyumlu denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, yaralanmanın niteliği ile maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesinin amacı ile hakkaniyet ilkesine uygun ve makul olduğu kanısına varıldığından, davacı vekili ile davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca, dava konusu zarar haksız eylemden kaynaklandığına ve tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğine göre, Mahkemece de, kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazında da isabet bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 2.635,47 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 658,66 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.976,81 TL karar ve ilam harcının davalı …’tan tahsili ile Hazineye verilmesine, 4-Davacı ile davalı …’un istinaf başvurusu nedeniyle sarfettikleri yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.10/06/2021