Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2400 E. 2021/1407 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2400
KARAR NO: 2021/1407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2017
NUMARASI: 2016/920 (E) 2017/899 (K)
DAVANIN KONUSU: Destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davacıların maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı … için 17.698,86 TL, davacı … için 5.910,76 TL, davacı … için 5.910,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine; davacıların davalılar … ve …’ya karşı açtıkları manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, davacı … için 37.500,00 TL, davacı … için 22.500,00 TL, davacı … için 22.500,00 TL, … için 22.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; hesaplanan tazminattan yaya desteğin kusuru oranında indirim yapılması gerekirken, sorumluluğun müvekkili şirkete yansıtılmasının doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasını talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmolunan manevi tazminat miktarının davacıların duyduğu elem ve üzüntü göz önüne alındığında oldukça yetersiz kaldığını, maddi tazminat zararının eksik hesaplandığını, maddi tazminat miktarlarının hatalı olduğunu, kusur ve oranlarına itiraz etmelerine rağmen haklı itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularla ve ileri sürülen istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda; Mahkemenin hükmüne esas aldığı aktüerya uzmanı ve makine mühendisi, iş güvenliği uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen 01/06/2017 tarihli raporda; davalı sürücü … yönetimindeki araç ile davacıların desteği ölen …’ın kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, davalı sürücünün ve davacıların desteği ölen …’ın olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı anlaşılmış; davacıların desteği ölen …’ın yaşı, destek süresi, kazanç durumu ile desteğin muhtemel süresi ve destek gelirinin paylaştırılması suretiyle, davacıların destekten yoksun kalmalarından kaynaklanan zararının Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösteren kararlarına uygun biçimde belirlendiği, davacılar lehine ayrı ayrı hesaplanan her bir destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sürücü …’nın %70 oranında kusurlu olması nedeniyle 0,70 ile çarpılmak suretiyle, destekten yoksun kalma tazminatlarından ayrı ayrı ölen destek …’ın kusuru olan %30 oranında indirim yapıldığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişilerin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edildiğinden, davalı vekili ile davacılar vekilinin dilekçelerinde ileri sürdükleri bu konulara yönelen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalı sürücü … ve davalı işleten …’nın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişilerin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin dilekçesinde bildirdiği manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davacılar …, …, … ve …vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.016,53 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 504,15 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.512,38‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 59,77 TL karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye 0,47 TL istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde davacı …’e geri verilmesine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca maddi ve manevi tazminat davaları bakımından ayrı ayrı alınması gereken (59,30 + 59,30) toplam 118,60 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 153,02 TL karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye 34,42 TL istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde davacı …’a geri verilmesine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca maddi ve manevi tazminat davaları bakımından ayrı ayrı alınması gereken (59,30 + 59,30) toplam 118,60 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 90,82 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 27,78 TL istinaf karar ve ilam harcının davacı …’tan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 6-Harçlar Kanunu uyarınca maddi ve manevi tazminat davaları bakımından ayrı ayrı alınması gereken (59,30 + 59,30) toplam 118,60 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 90,82 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 27,78 TL istinaf karar ve ilam harcının davacı …’tan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 7-İstinafa başvuranlar tarafından, istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 9-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın, HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13/10/2021