Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/240 E. 2020/228 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/240
KARAR NO: 2020/228
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2017
NUMARASI: 2014/823 Esas- 2017/772 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (ZMSS Poliçesine Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı ve davalının maliki olduğu … plakalı aracın 10/10/2005 tarihinde, sürücü ehliyeti bulunmayan ve alkollü dava dışı …’un sevk ve idaresinde iken maddi hasarlı, ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına sebep olduğunu, kaza nedeniyle yaralanan ve vefat eden şahıslar yönünden müvekkili Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine, müvekkili Sigorta Şirketi tarafından toplamda 83.394,00 TL tazminat ödendiğini, davalının ZMSS Genel Şartlar’ına aykırı davranması nedeniyle bu tazminatı ödemek zorunda olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 83.394,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu rücuen tazminat davasının kısmen kabulü ile, 03/07/2006 tarihinde ödenen 42.812,67 TL, 01/04/2009 tarihinde ödenen 6.194,00 TL ve 03/09/2012 tarihinde ödenen 33.974,00 TL nin ödeme tarihleri itibariyle avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili tarafından galerici …’e ve … tarafından da üçüncü kişilere satıldığını ancak bu satışların resmiyete kavuşturulmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2’nci maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Aynı Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinin, 1’inci fıkrasının (l) bendinde tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder”, tüketici ise aynı fıkranın (k) bendinde; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73’üncü maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tükecici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında aynı Yasanın 83’üncü maddesi uyarınca, eğer taraflardan bir tanesi tüketici ise onun yaptığı işlemler ile ilgili olarak diğer yasalarda bir düzenleme varsa, buna rağmen bu işlemin tüketici işlemi olduğu ve bu yasanın görev ve yetkiye dair olan düzenlemesini engellemeyeceği belirtilmiştir. Görevli mahkemenin tayininde davacı Sigorta Şirketi ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, ZMSS sigorta poliçesinin tarafları olan davacı … Sigorta A.Ş ile davalı … arasındaki ilişki, 6502 sayılı Kanun’un 3/1. maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi ve nihai kararın verilmesi doğru olmamıştır. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/02/2020