Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2393 E. 2021/1404 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2393
KARAR NO: 2021/1404
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2018/256 (E) 2018/472 (K)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, kasko sigortacısı davacının, dava dışı sigortalısına ödediği araç hasar tazminatını, zarar sorumlusu ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesini düzenleyen sigortacısından rücuen tahsili için yürütülen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davalıların sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; yeniden bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin gerekçesiz reddedildiğini, mevcut bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, zira bilirkişi heyeti tarafından resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağı dikkate alınmadan varsayıma dayalı biçimde dava dışı araç sürücüsüne %100 oranında kusur atfedildiğini, resmi belge niteliğini taşıyan ve aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan kaza tespit tutanağı görmezden gelinerek hazırlanan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden sonuca ulaşılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaza tespit tutanağını düzenleyen polis memurları dinlenmeden davanın reddine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından, düzenlenen raporda gündüz vakti görüşün açık olduğu olay mahallinde seyir halinde bulunduğu sırada görüş alanını yeteri kadar kontrol etmeyen, yaygın dikkat halinden toplu dikkat haline geçmesi gerekirken yola gereken dikkati vermeyen, kendisi tarafından daha önce görülebilir durumda bulunan sağında seyreden otomobilden ötürü ön tedbirli olmasını gerektiren durumda bulunan, mahalde müteyakkız seyretmeyen, istikametinde düz ileri seyreden ve ilk geçiş hakkını kullandıktan sonra manevra yapmayan davalıya sigortalı … plakalı otomobile çarparak, direksiyon hakimiyetini kaybetmesine neden olan dava dışı … plakalı otomobilin firari sürücüsünün %100 tam kusurlu olduğu; şeridinde kuralına uygun biçimde düz seyir halinde iken aynı istikamette solundaki şeritte seyir halindeki otomobilin (… plakalı) ani ve kontrolsüz biçimde şeridine tecavüz ederek çarpması sonucu karıştığı olayda, kazayı önlemek için alabileceği önlem bulunmayan davalıya sigortalı … plakalı otomobilin sürücüsü davalı …’e atfı kabil kusur bulunmadığı bildirilmiştir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı yukarıda açıklanan 30/10/2017 tarihli raporda; kolluk tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağı da değerlendirilerek, davalıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü davalı … ile davacıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü ve dava dışı … plakalı aracın sürücüsünün, kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı; kolluk tarafından düzenlenen trafik kazası tespit tutanağı içeriğinin bilirkişi raporu içeriğinde tartışıldığı; tutanağı düzenleyen kolluk görevlilerinin dinlenmesinin sonuca etkisi bulunmadığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiştir. başvurusu yerinde değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama gideri için yatırılan gider avansından artan miktarın, HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2021