Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2389 E. 2021/1296 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2389
KARAR NO: 2021/1296
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2018
NUMARASI: 2016/1181 (E) 2018/102 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan araç hasar tazminatı
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde sigortalı bulunan, dava dışı …’in malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 12/08/2016 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebep verdiğini, 07/09/2016 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapılmasına rağmen kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olması nedeniyle müvekkiline ait araçta oluşan 2.492,18 TL Euroluk hasar bedelini davalının giderin yükümlülüğü altında olduğunu, ayrıca müvekkilinin 572.75 Euro ekspertiz ücreti ödediğini, hasar bedelinin bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra HMK 107. madde uyarınca alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracaklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 250,00 TL hasar bedeli ve 250,00 TL ekspertiz ücretinin temerrüt tarihi olan 20/09/2016 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili talep arttırım dilekçesi ile hasar bedeline yönelik talebini 8.227,68 TL’ye arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline gönderdiği başvuru dilekçesinde uyuşmazlık konusunu açıkça 3.064,93 Euro olarak belirttiğini, dava dilekçesinde de hasar bedelini açıkça yazdığını, buna rağmen davayı kısmi dava olarak açtığını, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili tarafından 09/08/2016-09/08/2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davacının müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrakların ikmal edilmediğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını ve yapılan inceleme de 3.186,00 TL hasar oluştuğunun tespit edildiğini, davacının aracında oluşan hasar bedeline ilişkin talebinin gerçek dışı olduğunu, ekspertiz masrafının fahiş olduğunu ve teminat kapsamında bulunmadığını ve kaza Türkiye’de gerçekleştiğinden tazminatın döviz olarak talep edilmesinin mümkün olmadığını, usulüne uygun hasar başvurusu bulunmadığından müvekkilinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın ıslah edilen değer de dikkate alınarak kabulü ile 8.227,68 TL hasar bedelinin 20/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile ve 250,00 TL eksper bedeline yönelik isteminin de yine 20/09/2016 tarihinden itibaren talep gibi yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrarla, davacı tarafın hem başvuru dilekçesinde hem de dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu tutarı açıkça belirlemiş olmasına rağmen davasını kısmi dava olarak açtığını, bu nedenle davanın hukuksal yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespiti ve sigortalının kusur oranında gerçek zararın tazmininin esas olduğunu, müvekkili şirkete bu hasarla ilgili dava öncesinde başvuru yapıldığını, ancak talep edilen eksik evraklar ikmal edilmediğinden usulüne uygun başvuru olmadığını ve başvuru sonucu beklenmeksizin dava yoluna gidildiğini, davacının kaza sonrasında araçta oluşan hasarın tespiti için Almanya’da bilirkişi incelemesi yaptırdığını, bu minvalde 2.492,18-Euro hasar tazminatının ve 572,75-Euro bilirkişi ücretinin ödenmesini talep ettiğini, ancak hazırlanan bilirkişi raporunun denetime elverişsiz, eksik ve hatalı tespitler içerdiğini, söz konusu rapor yeterli görülerek aracın gerçek hasarının tespitinin mümkün olmadığını, müvekkilinin hasar dosyası açtığını ve ekspertiz incelemesi sonucu araçta 3.186-TL hasar oluştuğunun tespit edildiğini, davacının hasar bedeline ilişkin iddiasının gerçek dışı olduğunu, ekspertiz masraflarının teminat kapsamında olmadığını, istenen bilirkişi ücretinin fahiş olduğunu, davacı tarafın meydana geldiğini iddia ettiği zararı Euro üzerinden hesapladığını oysa taraflar arasında sözleşme mevcut olmadığı gibi dava konusunun da haksız fiilden kaynaklandığını, Yargıtay uygulamalarına göre de memleket parası olarak ödenmesi gerektiğini, öncesinde usulüne uygun hasar başvurusunda bulunmaksızın dava açıldığından müvekkilinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini ve dava açılmasına sebebiyet vermediğinden dava masrafları ve ilgili fer’ilerin de istenilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedelinin ve ekspertiz ücretinin karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 12/08/2016 tarihinde davacının maliki bulunduğu ve sevk ve idaresindeki yabancı plakalı otomobile, trafik ışıklarında durduğu sırada, arkadan gelen dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın duramayarak arkadan çarpması neticesinde, davacının … plakalı 2005 model … marka aracında hasar meydana geldiği anlaşılmıştır. Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir. Eldeki davada davacının belirsiz tazminat alacağı davasına konu ettiği aracında oluşan hasar bedelinin varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delillerin toplanıp değerlendirilmesinden sonra mümkün olabileceğinden davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği, davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalıya sigortalı … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 100 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in kazanın oluşumunda atfı kabil kusurunun bulunmadığı, dosyada yer alan fotoğraflardan görülen hasar kapsamı ile davacı vekilinin sunduğu tercüme edilen ekspertiz raporundaki parça-malzeme ve işçilik dökümünün örtüştüğü, kaza ile uyumlu olduğunun belirtildiği, aracın markası ve Almanya piyasa şartları göz önüne alındığında onarım tutarı için belirlenmiş olan gerek parça gerekse işçilik bedelleri ile ilgili toplam tutar olan 2.492,18 Euro’nun kadri marufunda olduğunun mütalaa edildiği, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacının geçici olarak Türkiye’ye getirdiği aracının meydana gelen kaza sonucunda hasarlanması nedeniyle aracın onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağı, araç malikinin, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine ilişkin gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (YHGK 06.04.2016 tarih, 2014/17-703 E. 2016/497 Karar sayılı kararı). Trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresi, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü olup bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Başvuru tarihi ve yasal süre dikkate alınarak belirlenen faiz başlangıç tarihi usulüne uygun görülmüştür. Mahkemece ekspertiz ücretinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de ekspertiz gideri yargılama giderlerinden sayıldığından, yargılama giderlerine eklenerek davanın kabul ve red oranına göre davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir.Bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın bu yönüyle HMK’nın 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın ıslah edilen değer de dikkate alınarak kabulü ile 8.227,68 TL hasar bedelinin 20/09/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 562,03 TL karar harcından peşin alınan 165,20 TL’nin mahsubu ile geri kalan 396,83 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacının yaptığı 1.324,20 TL yargılama gideri ile 250,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.574,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.180,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 35,35 TL posta gideri olmak üzere toplam 133,45 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2021