Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2388 E. 2021/501 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2388
KARAR NO: 2021/501
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2017
NUMARASI: 2017/9 (E) – 2017/780 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/06/2011 tarihinde davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı … plakalı aracın davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığını, davacı tarafından açılan ve Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/187 E. sayılı dosyasında görülen tazminat davasında beden gücü kaybının % 33,2 olarak belirlendiğini ve buna göre tazminat hesaplandığını, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan rapora göre maluliyet oranının arttığını ve % 90 olduğunu, maluliyet oranının artması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacının dava konusu taleplerinin Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/187 E. 2014/111 K. sayılı kararı ile kesin hükme bağlandığını ve davacıya müvekkili şirket tarafından Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 09/06/2014 tarihinde 78.181 TL ödendiğini, yapılan bu ödemenin sigortalıyı borçtan kurtardığını, davacının aynı konuda mükerrer talepte bulunamayacağı gibi talep hakkının zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, davanın öncelikle kesin hüküm ve zamanaşımı sebebiyle reddine, herhalde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacının bilahare Kocaeli Derince Hastanesinde %90 malul kaldığı şeklindeki raporunun Ankara 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin karar kurarken mesnet olarak aldığı raporla bariz çelişkili olmasına rağmen, kesin hüküm kuralları gereği bu karar ortadan kalkmadan yeniden bir ilçe hastanesinin düzenlediği rapora dayanılarak hüküm kurmak kesin hüküm kurallarına aykırı olduğundan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kaza nedeniyle müvekkili tarafından daha önce açılan ve kesinleşen Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/187 E. sayılı dosyasında iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini, anılan dosyada müvekkilinin maluliyetinin % 33,2 olarak tespit edildiğini ancak maluliyetinin günden güne arttığını, Kocaeli Derince Eğitim Araştırma Hastanesinin 18/11/2015 tarihli raporuna göre müvekkilinin maluliyetinin % 90’a çıktığının tespit edildiğini, iş bu dava ile sonradan gelişen duruma bağlı maluliyet artışından kaynaklı maddi tazminat talep edildiğini, ancak yerel mahkemece Derince EAH’nın raporu değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, mahkemenin, teknik bilgi ve tecrübesinin olmadığı bir konuda hiçbir inceleme yapmaksızın, sözkonusu raporun gelişen duruma bağlı maluliyet artışını içermediği kanısına nasıl vardığını açıklamadığını, sözkonusu raporda davacıda yeni ve kalıcı bir maluliyetin oluştuğu ve bunun geçmişte yaşadığı trafik kazasından kaynaklı olduğunun belirtilmesine rağmen mahkemenin bu rapora itibar etmediği gibi yeni bir araştırma yapmaktan da kaçınarak eksik inceleme ile karar verdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Aynı kazaya ilişkin olarak taraflar arasında Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/187 E. 2014/111 K. sayılı dosyasında bedensel zarar nedeniyle tazminata konu yargılama yapılmış, mahkemece 22/04/2014 tarihinde davanın kabulü ile 1.164,41 TL geçici, 51.896,40 TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir. Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olmayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı) Gelişen durumun varlığı halinde, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir. Davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, daimi iş gücü kaybının kesin olarak belirlenebilmesi için tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin tespiti önemlidir. Davacı tarafından Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/187 E. 2014/111 K. sayılı kararından sonra gelişen durumlar nedeniyle maluliyetin arttığı ileri sürüldüğünden, mahkemece davacının tedavisine ilişkin tüm belgeler getirtilerek, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi kararından sonra davacının maluliyetinin devam edip etmediği, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak, bu hususta gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra artan bir maluliyetin olması halinde, söz konusu maluliyetin gelişen durumdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı değerlendirilerek, davaya karşı ileri sürülen savunmaların da buna göre değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2021