Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2373 E. 2021/1415 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2373
KARAR NO: 2021/1415
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2016/1263 (E) 2018/476 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı, davalı … AŞ’ye ait davalı sürücü …’in yönetimindeki … plakalı otomobilin davacı şirkete ait … plakalı otomobile çarparak zarar görmesine neden olduğunu ileri sürerek, davanın konusu araçta meydana gelen değer kaybı ile aracın kullanılmamasından doğan zararın tanzim edilmesi isteminden ibaret olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL’nin olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmolunmasını istemiş; 30/03/2017 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında, 1.000,00 TL değer kaybı talebinin sehven yazıldığını, taleplerinin değer kaybı tazminatı ile aracın kullanılmamasından kaynaklı zararın tazminine ilişkin olduğunu bildirmiş; 18/04/2018 günü sunduğu dilekçeyle, araç değer kaybı talebinin 8.000,00 TL, kaza nedeniyle oluşan ulaşım kaybı tazminatının ise 1.200,00 TL olduğunu belirterek, toplam 9.200,00 TL’nin davalılar için olay tarihinden, davalı sigorta şirketi için de dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte tahsiline hükmolunmasını talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; oluşan değer kaybından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazadan kaynaklanan maddi hasarın sigorta şirketi tarafından giderildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, 8.000,00 TL değer kaybı alacağının davalılar … ve … AŞ yönünden kaza tarihinden, davalı … Sigorta AŞ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline; 1.200,00 TL aracın kullanılamamasından kaynaklanan ulaşım bedelinin ise davalılar … ve … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yöneltilen 1.200,00 TL ulaşım bedeli talebi yönünden, diğer davalılar hakkında karar veren mahkemenin müvekkili şirket açısından kabul veya ret yönünde hiçbir hüküm tesis etmediğini; dava konusu kaza ile ilgili olarak, dava açmadan önce müvekkili şirkete başvurmayan davacının açtığı bu davanın dava şartı eksikliğinden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen 8.000,00 TL değer kaybı tazminatının pek aşırı olduğunu; davadan önce başvuruda bulunulmayan müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı ile araç mahrumiyeti tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; davacıya ait otomobilin markası, tipi, cinsi, model yılı ve kilometresi gibi bilgilere yer verilerek, hasarsız emsallerinin değerinin bilişim ağı (internet) vasıtasıyla saptanmış; değer kaybı tazminatı ise kazadan önceki hasarsız değeri ile kazadan sonra onarılmış değeri arasındaki fark olarak belirlenmiştir. Böylece davacıya ait otomobilin kaza tarihindeki hasarsız emsallerinin değeri ile uğramış olduğu hasar ve onarımının ardından satılması durumundaki 2’nci el piyasa değeri arasındaki farktan oluşan değer kaybının, diğer bir anlatımla hasar görmeden önceki değeri ile hasar görmesinin ardından onarılmış durumdaki satış bedelinin piyasa koşullarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı …AŞ vekilinin bu konulara yönelen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Tazminat talebine konu 22/03/2015 günü meydana gelen kazaya ilişkin eldeki davanın, dava şartı niteliğindeki dava yoluna gidilmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunması zorunluluğuna ilişkin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 97’nci maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25/4/2016 gününden önce 27/7/2015 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında davalı … Sigorta AŞ vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine başvurulması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni isabetsizdir. Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın ZMSS poliçesini akdeden taraflardan olan davalı … AŞ yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1’inci maddesi ile ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’inci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde de bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Bu itibarla, sigorta şirketlerine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalı sigorta şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Dosya kapsamından, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabul edilmesi gereken davalı … AŞ’nin dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmadığından, adı geçen davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf nedenleri isabetli değildir. Davacı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla asli talebinin (alacağının) aynı davada birleştirebilir; yani birden fazla davasının aynı dava dilekçesi ile açabilir; buna davaların yığılması (objektif dava birleşmesi) denir. Bu halde davada birlikte açılan dava sayısı kadar istem sonucu (talep neticesi) ve dava konusu vardır. Davaların yığılmasında ileri sürülen talepler arasında, aslilik ve fer’ilik ilişkisi yoktur; taleplerin tamamı birbirinden bağımsızdır. Davaların yığılması için birlikte açılan davalar (talepler, alacaklar) arasında herhangi bağlantı bulunması gerekli değildir. Bununla birlikte davanın ayın davacı (alacaklı), aynı davalıya (borçluya) karşı açılması gerekir. Dava yığılmasında görünüş itibarıyla tek bir dava dilekçesi bulunmasına karşın, aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı, bağımsız dava vardır ve yargılama da her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde davanın konusunun değer kaybı tazminatı ile aracın kullanılmamasından doğan zararın tazmin edilmesi istemine ilişkin olduğunu belirterek ön inceleme duruşmasında bu talebini tekrar eden davacı vekilinin talep sonucunun yükseltilmesine ilişkin ıslah dilekçesinde; 8.000,00 TL araç değer kaybı yanında kaza nedeniyle oluşan ulaşım kaybına ilişkin 1.200,00 TL tazminatın davalı … AŞ de dahil olmak üzere tüm davalılardan talep etmesi, böylece davacı tarafından davalı sigorta şirketine karşı trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı davası yanında ayrıca araç mahrumiyeti tazminatı istemine ilişkin dava açıldığının anlaşılması karşısında; davalı … AŞ’ye karşı açılan araç mahrumiyeti tazminatı istemine ilişkin dava bakımından olumlu yada olumsuz karar verilmemesi yerinde olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansının yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/10/2021