Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2356 E. 2021/654 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2356
KARAR NO: 2021/654
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2015/59 Esas – 2017/1408 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVADA: (İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1260 Esas – 2015/869 Karar sayılı Dosyası)
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Asıl dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. ve 56/2. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat; birleşen dava ve uyuşmazlık ise destekten yoksun kalma tazminatı istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile, davacı … için 189973,63 TL, davacı … için 15291,88 TL, davacı … için 19654,73 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 16/01/2015, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 12/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, davacıların maddi tazminat isteminin davalı … Ticaret ltd. Şti yönünden feragat nedeniyle reddine, davacıların manevi tazminat isteminin kabulü ile, davacı … için 15000,00 TL, davacı … için 15000,00 TL, davacı … için 15000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Ticaret ltd. Şti ‘den kaza tarihi olan 12/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davanın davalısı … Sigorta AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın, davacıların desteği müteveffa …’nun %100 kusuru nedeniyle meydana geldiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/11/2017 tarih ve 2017/1315 Esas – 2017/1239 Karar sayılı ilamı gereğince teminat dışı olduğunu, müvekkili nezdinde sigortalı aracın sürücüsü olan müteveffa …’na %100 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, ATK’dan kusur raporu alınması gerektiğini, tazminat bilirkişi raporunda, gelir paylaştırmasının, toplam gelir üzerinden yapılması ile ilgili dönemdeki ücretlerin esas alınması arasındaki fark ve tarihler arasındaki gün farklarının yuvarlanması nedeniyle, hesaplanan tazminatın, genel uygulamaya göre 3.000,00 TL daha yüksek hesaplandığını, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 12/12/2014 tarihinde, asıl davanın davalısı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı ve asıl ve birleşen davanın davacılarının desteği (davacı …’nun eşi diğer davacıların babaları) müteveffa …’nun sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı, asıl davanın davalısı … Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacıların desteği …’nun vefat ettiği; bu vefat olayı nedeniyle asıl davada, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat; birleşen davada ise destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davacının talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 12/12/2014 tarihinde meydana gelmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacının üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmaktadır. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacının talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacının, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacıların zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talepleri nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı trafik sigortacısının ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı gözetildiğinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin tazminattan sorumluluğuna hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 09/07/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı … plakalı motosikletin sürücüsü, davacıların murisi …’nun kazanın meydana gelmesinde, asli, tam ve %100 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in kusursuz bulunduğu; davacı (eş) …’nun destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 189.973,63 TL, davacı (çocuk) …’nun 15.291,88 TL, davacı (çocuk) …’nun ise 19.654,73 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu ve raporda hesaplama yönünden herhangi bir hatanın bulunmadığı kanısına varıldığından, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazları da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre, kabul edilen toplam maddi tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 15.364,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.609,56 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 10.754,74 TL karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ.’den tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat miktarı yönünden HMK’nin 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; diğer yönlerden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/04/2021