Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2324 E. 2021/1289 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2324
KARAR NO: 2021/1289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2015/1752(E) 2018/497 (K)
DAVANIN KONUSU:Bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; 7.675,31 TL geçici iş göremezlik, 31.072,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine hükmolunmuştur. Bu karar karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin maddi tazminat taleplerini Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi teminatı kapsamına girmediğini, müvekkili sigorta şirketinin davacının tedavisinin başlangıcından sürekli sakatlık raporu aldığı dönemi kadar olan bakıcı gideri, tedavi giderleri, çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerine bağlı zararlardan poliçe kapsamında herhangi bir sorumluluğu olmadığını, 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri yapan müvekkili şirketin teminat kapsamında oluşabilecek tüm hukuki sorumluluklarını Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) devrettiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda herhangi bir kusur ve ihmali söz konusu olmayan müvekkilinin halen tam olarak iyileşmediğini, 6 ay gibi uzun bir süre çalışmayan müvekkilinin mağdur olduğunu, bu davada verilen düşük miktardaki manevi tazminat miktarının müvekkilinde oluşan kalıcı maluliyetin, yaşayacağı elem ve ızdırabın karşılığı olmadığını belirterek, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98’inci maddesi değiştirilmiş, buna göre 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; 6111 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59’uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. Bununla birlikte söz konusu yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden belgesiz tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir. Bununla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; sürücüsü dava dışı …’nın %100 oranında kusuruyla kazaya neden olan … plakalı otomobilin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta AŞ’nin geçici iş göremezlik talebi yönünden sorumluluğunun devam ettiğinin anlaşılması karşısında davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar … ve …’nın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranına, Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulumun raporundan anlaşılan davacının yaralanmasının ağırlığına, olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin dilekçesinde bildirdiği manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek, hazineye verilmesine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.646,83 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 132,00 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 2.514,83‬ TL nispi karar ve ilam harcının davalı … Sigorta Aş’den dan tahsil edilerek, hazineye verilmesine, 4- İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarfedilen giderlerin başvuranlar üzerinde bırakılmasına, 5-Harcanmayan istinaf kanun yolu başvurusu gider avansının HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.