Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2320 E. 2021/1021 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2320
KARAR NO: 2021/1021
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/668 (E) 2018/530 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili; 25/07/2012 tarihinde, davacının desteği …’in, davalı şirkete trafik sigortasıyla sigortalı olan araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen tek taraflı kazada adı geçenin vefat ettiğini belirterek şimdilik 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen 12/03/2018 tarihli 2. ek rapordaki 2. seçenekte yapılan hesaplamaya dayalı olarak davacı … için 22.108,15 TL, davacı … için ise 31.726,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının kararda belirtilen faiz başlangıç tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından müteveffanın sigortalı aracın sürücüsü olması nedeniyle rizikonun teminat dışı olduğu, destek şahsının kusuruna isabet eden taleplerin teminat kapsamında bulunmadığı, kabul anlamına gelmemek kaydıyla da hak sahibi baba için %50 pay ayrılmasının hatalı olduğu, olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, davalı sigorta şirketine trafik sigortasıyla sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün, tam kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle, müteveffanın çocuğu ve babası olan davacılar tarafından talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kaza tarihi 25/07/2012 tarihi olup; o tarihteki Yargıtay içtihadları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim davalı tarafın dayandığı karardan sonra verilen Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 Esas, 2019/294 Karar sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığına dair istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır. Destek şahsının nüfus kaydına göre aynı kazada eşi de vefat etmiş olup, geride destekten yoksun kalan davacılar ile destekten yoksun kalma tazminatı bakımından hak sahibi olmayan oğlu …’i bırakmıştır. Bu durumda, Yargıtay içtihatları gereği aynı kazada ölen eşe pay ayrılmadan, destek yaşasaydı farazi olarak kendisine 2, çocuğu ve babasına 1’er pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu şekilde hesaplama yapılmış olup, çocuk destekten çıktıktan sonra 1 yıl için çocuğun payı, babaya verilmek suretiyle hesaplama yapılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.677,47 TL istinaf karar harcından peşin alınan 920,00 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 2.757,47 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı yönünden objektif dava birleşmesi teşkil eden davalarda davalı aleyhine hükmedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021