Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2284 E. 2019/283 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2284
KARAR NO : 2019/283
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2017
NUMARASI : 2014/1160 Esas- 2017/228 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemiz heyetince yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin ZMS Sigortacısı, davalı …’ın maliki ve davalı …’ın sürücüsü olduğu …. plakalı aracın, yaya olan müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, bu kaza nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla HMK’nın 107.maddesi gereğince şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalılar işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, davalı sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birilikte işleten ve sürücü olarak davalılardan müteselsilen tahsili ile şirketin davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “davacının davasının kabulüne, ¨49.974,01 maddi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 05/12/2014 tarihinden, davalı … …yönünden ise dava tarihi olan 05/12/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (davalı … şirketinin poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunun belirtilmesine,) “20.000,00 manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 05/12/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün gerekçesinin sadece davacı tarafın iddia ve beyanlarına dayalı olduğunu, hükme ve bilirkişi raporlarına esas alınan Büyükçekmece 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1001 Esas sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı tarafın asli kusurlu olduğunu, hukuk mahkemesinin, ceza mahkemesinde alınan rapor ile bağlı olmadığını, ceza yargılaması neticesinde verilen kararın Yargıtayda bulunduğunu, henüz kesinleşmediğini, ATK raporu ile tespit edilen maluliyet oranının fazla olduğunu, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:Dava, TBK’nın 54/3. ve 56/1. maddeleri kapsamında trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davalı … Şirketinin ZMS sigortacısı, davacı …’ın maliki, davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın 14/12/2013 tarihinde, yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu, davacının bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Büyükçekmece 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1001 Esas -2015/965 Karar sayılı kararı ile meydana gelen olayda davalı (sürücü) …’ın asli kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı kabul edilerek davalı sürücünün mahkumiyetine karar verilmiş, karar 14/12/2015 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu dosyada aldırılan 23/10/2015 tarihli kusur bilirkişisi raporuna göre de meydana gelen kazada davalı (sürücü) …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Gerek ceza dosyasındaki kusur bilirkişisi raporu gerekse bu dosyada aldırılan kusur raporu örtüşmekte ve olayın oluşuna uygun düşmektedir. Dolayısıyla davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Mahkemenin kararına dayanak oluşturulan Adli Tıp Kurumu 3.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 20/06/2016 tarihli raporu kaza tarihinde yürürlükteki Yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmiş olup davalılar vekilinin rapora yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Olayın meydana geliş şekli, davalı sürücünün tam kusurlu olması, davacının bu olay nedeniyle %16 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmesi ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 ay olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Dolayısıyla davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. Bu bağlamda HMK.353/1-b/1 maddesi gereğince davalılar … ve … vekilini istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.779,92 TL harçtan, peşin yatırılan 1.226,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile 3.553,52 TL’nin davalılar … ve …’tan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davalı … ve …’ın istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/10/2019