Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2265 E. 2021/761 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2265
KARAR NO: 2021/761
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2015/313 Esas – 2018/345 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 54. ve 56.maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece mahkemesince; “Tüm dosya içeriğinden davacının trafik kazası sonrası bakım dönemi geçirdiği iş gücü kaybının olduğu, ceza mahkemesinde ki rapor ile mahkememizde alınan raporda kusur yönünden çelişki mevcut gibi görünsede; tam kaza tarihindeki yol hali tespit edilemediğinden yeniden keşif veya rapor alınmasının çözüm getirmeyeceği üstelik yargılamanın devamı esnasında maddi tazminata ilişkin ödeme yapıldığı da gözetilerek başkaca işlem yapılmamıştır. Dosya da yer alan 12/10/2016 tarihli davacı feragat belgesi nedeniyle davalı sigorta şirketi yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmamıştır. Davacı yanın bakım giderleri talebi için dosya bilirkişiye verilmiş, davalılar bilirkişinin sıfatı yönünden ve davacını bu talebinin hukuka , oluşa uygun düşmediğinden itirazda bulunmuş ise de ; adli tıp raporuyla iş güç den kalma sabit görülmüş bilirkişinin raporu denetime açık gerekçeli olmakla bu alacaka yönünden de trafik kazası sonrasında yaşadığı zor dönem, olayın acı elem vermesi, yanların kusur durumları , davalıların sürücü ve malik oldukları dikkate alınmak suretiyle manevi tazminat talebi kabul görümüş, tarafların kusur dağılımı ekonomik sosyal halleri gözetilerek manevi tazminat tutarı belirlendiği” gerekçesiyle, “Davalılardan … yönünden feragat nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2.180,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine, davacı tarafça sigorta şirketi yönünden yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, dava sonrası ödeme gözetilerek maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına, toplam 1.430,86 liranın kaza tarihinden işleyecek yasal faiz ile diğer davalılardan müteselsilen alınmasına,davacıya verilmesine, 5.000 lira manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiz ile diğer davalılardan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat alacağı yönünden davalı … Sigorta AŞ. ile yaptıkları sulh anlaşması gereğince birbirlerinden vekalet ücreti talep etmediklerini kararlaştırmalarına rağmen, Mahkemece, davalı … Sigorta AŞ. yönünden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu; müvekkilinin olay nedeniyle 3 ciddi ameliyat geçirdiğini ve manevi olarak çok mağdur olduğunu, bu nedenle Mahkemece müvekkili lehine hükmedilen 5.000,00 TL’lik manevi tazminatın vicdanen kabul edilemez olduğunu; bakım giderleri acısından dosyanın, hekim bilirkişiye tevdi edilerek rapor alındığını, söz konusu raporda açıkça her bir ay için 700,58, sonraki aylar için 730,28 TL hükmedilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen, Mahkemece, yalnızca bu iki aylık ücretin toplanarak müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, gerek Adli Tıp Kurumundan gerekse hekimden alınan raporlarda, müvekkilinin bakıma muhtaç olduğu sürenin, en az 6-7 ay olduğunun tespit edildiğini, ancak Mahkemece yalnızca iki ayın bakım giderinin toplanarak hesap ödenmesine karar verilmesinin haksızlık ve hukuka aykırı olduğunu; bunun yanında bakım giderlerinden ihbar olunan SGK’nın sorumlu olduğunu, bu nedenle bakım giderlerinin SGK’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken diğer davalılardan alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın hatalı olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat olarak daha fazlasını tahsil ettiğini, bu nedenle maddi tazminatın reddine karar verilmesi gerektiğini; kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, bu nedenle davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminat nedeniyle davacı lehine verilen vekalet ücretlerinin hatalı olarak hesaplandığını, müvekkilleri aleyhine hükmedilmesi gereken vekalet ücretlerinin, 2018 yılı AAÜT’nin 10.maddesi gereğince maddi tazminat bakımından 330,00 TL, manevi tazminat bakımından ise 600,00 TL olması gerektiğini; gerekçeli kararın hüküm kısmında sadece alacak kalemlerinin belirtildiğini, esasında dava dilekçesinde dahi, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kime ne şekilde yöneltildiğinin belirsiz olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 12/04/2013 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ün maliki ve davalı …’nun sürücüsü olduğu … plakalı aracın, yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğu, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 27/07/2016 tarihli raporuna göre, davacının bu yaralanma nedeniyle %20.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği; 31/05/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ise kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü … ile davacı yayanın %50’şer oranında kusurlu olduklarının mütalaa edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Kazanın oluş şekli, kusur oranları, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı lehine hükmedilen 5.000,00 TL’lik manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56.maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacı ile hakkaniyet ilkesine uygun düşmediği ve az olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüş ve davacı lehine takdiren 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Bakıcı gideri yönünden Mahkemece karara dayanak yapılan bilirkişi Dr. …’ın 18/01/2018 tarihli raporunda, kaza nedeniyle davacının geçici süreli olarak ilk 7 hafta için 7-24 saat tam gün ve geçici süreli olarak sonraki 9 hafta için günde 4 saat refakatçi-bakıcıya ihtiyacının olacağı, refakatçi-bakıcı ücretlerinin asgari ücrete göre belirlenen 2013 yılı ilk altı ayında alınacak evde bakım maaşı miktarı olan 700,58 TL, 2013 ikinci altı ayında alınacak evde bakım maaşı miktarı olan 730,28 TL ücret tarifesi üzerinden olabileceği mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; davacının bakıcıya ihtiyaç duyacağı süre yönünden herhangi bir hata bulunmadığı ancak bakıcı giderinin, evde bakım maaşı ücreti üzerinden hesaplanmasının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Çünkü, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ile Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; kaza tarihinden itibaren ilk 7 hafta 7-24 saat bakıcıya ihtiyaç duyduğuna göre, bakıcı gideri tazminatının, kaza tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücret tutarının tamamı üzerinden; sonraki 9 hafta günde 4 saat bakıcıya ihtiyaç duyduğuna göre, brüt asgari ücretin yarısı üzerinden hesaplanması gerekmektedir. Bu minvalde yapılan hesaplamaya göre; davacının ilk 7 hafta için bakıcı gideri tazminatı toplamı (kaza tarihi olan Nisan 2013’te brüt asgari ücret 978,60 TL, 1 haftalık asgari ücret 244,65 TL, 7 haftalık bakıcı gideri: 244,65*7=1.712,55 TL)1.712,55 TL; sonraki 9 hafta (Haziran, Temmuz, Ağustos aylarını kapsayan dönem) için bakıcı gideri tazminatı toplamı (Haziran 2013’te 4 haftalık (aylık) brüt asgari ücret tutarı olan 978,60 TL; 2013 Temmuz ve sonraki aylardaki brüt asgari ücret miktarı 1.021,50 TL, bir haftalık brüt asgari ücret miktarı 255,37 TL, 5 haftalık bakıcı gideri: 255,37*5=1.276,87 TL ve toplam bakıcı gideri; 978,60+1.276,87=2.255,47 TL) 2.255,47 TL olmaktadır. Bu durumda, Mahkemece 2.255,47 TL üzerinden bakıcı gideri tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Davalı … Sigorta AŞ. vekili dosyaya ibraz ettiği 15/11/2016 tarihli dilekçesinde, müvekkili ile davacı tarafın maddi tazminat yönünden sulh olduklarını, davacı tarafın davadan feragat etmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir. Buna göre davalı … Sigorta AŞ. lehine vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtildiği şekilde lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından, bu yöndeki iddia ve itiraz da yerindedir. Davacı vekili her ne kadar, ihbar olunan SGK’nın, bakıcı giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiğini iddia etmişse de; HMK’nın 61 ve devamı maddelerine göre SGK davada taraf olmadığına ve aynı Kanun’un 297.maddesine göre hüküm yalnızca taraflar hakkında verilebileceğine göre, bu yöndeki iddia ve itirazı yerinde değildir. B-)Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: HMK’nın 341/2.fıkrasına göre miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4.fıkrasına göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında;” HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu Yerel Mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, davalılar aleyhine bakıcı gideri tazminatı olarak toplam 1.430,86 TL’ye hükmedilmiştir. Bu durumda, Mahkemece hükmedilen 1.430,86 TL’lik miktar, kararın verildiği tarih olan 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmamaktadır. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Davalılar vekilinin, manevi tazminat miktarının fazla olduğuna ve vekalet ücretlerinin hatalı hesaplandığına ilişkin iddia ve itirazına gelince; Mahkemece hükmedilen vekalet ücretlerinde herhangi bir hata bulunmadığından ve hükmedilen manevi tazminat miktarı, yukarıda belirtilen gerekçe ile Dairemizce az olduğuna karar verildiğinden, bu yöndeki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalılar … ve … vekilinin, maddi tazminata yönelik istinaf başvuru dilekçesinin HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, B-)Davalılar … ve … vekilinin, manevi tazminat davasına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine, C-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davalı … Sigorta AŞ. aleyhine açılan maddi tazminat davası konusuz kaldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-)Davalılar … ve … aleyhine açılan bakıcı gideri davasının kabulü ile 2.255,47 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihi olan 12/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-)Davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden, AAÜT gereğince 13/2.maddesi gereğince vekalet ücreti kabul edilen miktarı geçemeyeceğinden, 2.255,47 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 6-)Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’na verilmesine, 7-)Davalı … Sigorta AŞ. vekili vekalet ücreti talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 8-)Davacı tarafça, davalı … Sigorta AŞ. için yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 9-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 837,17 TL harçtan, peşin alınan 99,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 737,74 TL harcın davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 10-)Davacı tarafından yatırılan 99,43 TL harcın (başvurma+peşin), davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 11-)Davacı tarafından yapılan 1.905,00 TL yargılama giderinden, kabul-ret oranına göre hesaplanan 1.049,03 TL’sinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan kısmen davacının üzerinden bırakılmasına, 12-)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
D-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 439,29 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 360,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 79,29 harcın davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 101,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının, davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 4-)İstinaf aşamasında davalılar … ve … tarafından yapılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıların üzerinde bırakılmasına, 5-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/05/2021