Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2252 E. 2021/867 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2252
KARAR NO: 2021/867
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI : 2016/370 (E) 2018/500 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ 03/06/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan … plaka sayılı aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki plakasız motosiklete çarparak davacının yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10,00 TL geçici ve daimi işgöremezlikten oluşan maddi tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, benimsenen kusur ve hesap raporu doğrultusunda davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek geçici ve sürekli işgöremezlik zararında oluşan 12.520,44 TL maddi tazminatın davalı taraftan avans faiziyle tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından kontrollü kavşakta geçiş önceliğinin sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu, sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilebilmesi için sigortalı aracın motosiklete çarpmış olması gerektiği, oysa ki davaya konu kazada çarpan tarafın, motosiklet sürücüsü davacının kendisi olduğu, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin hatalı olduğu, Adli Tıp Kurumu veya üniversiteden rapor alınmadan tek bir bilirkişinin hazırladığı rapora dayalı olarak karar verilmesinin doğru olmadığı, kabul şekli bakımından da aracın kullanım amacı yük nakli-hususi olmasına rağmen avans faizine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı istemine ilişkindir. İstinafa konu uyuşmazlık kusur durumu ile hükmedilen faizin türüne ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, aksi ispat edilene kadar geçerli olan kaza tespit tutanağında davalı tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan araç sürücüsüne tali kusur izafe edildiği, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden emekli trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 19/06/2017 kayıt tarihli bilirkişi raporunda da, dava dışı sigortalı araç sürücüsüne, hızını asgari hadde düşürmemiş olması nedeniyle tali kusur izafe edildiği, davacı araç sürücüsüne ise ilk geçiş hakkına riayet etmemiş olması nedeniyle asli kusur atfedildiği görülmektedir. Davalı tarafça sigortalı araç sürücüsünün asgari hadden hızlı olmadığına dair bir ispat ortaya konamamıştır.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, kazanın gerçekleşme biçimine bakıldığında ilk önce hangi tarafın çarptığı hususunun kusur dağılımına bir etkisinin bulunmadığı, asgari hadden hızlı olunmasının, kazanın gerçekleşmesine tali oranda sebebiyet verdiğinin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, giderek davalının kusura yönelik itirazılarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Sigorta poliçesindeki kullanım tarzı bölümünde sigortalı aracın kamyonet olduğu yazılıdır. Dosya kapsamında aracın kullanım tarzının hususi-yük nakli olduğuna dair bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davalı tarafça kullanım tarzına ilişkin bir ispat da ortaya konamamıştır. Buna ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 855,27 TL istinaf karar harcından peşin alınan 213,81 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 641,46 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (12.520,44 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 03/06/2021