Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2250 E. 2021/529 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2250
KARAR NO: 2021/529
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2017/883Esas – 2018/87 Karar
DAVANIN KONUSU: Bakıcı Gideri Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/03/2010 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın, müvekkilinin sürücüsü olduğu … plakalı motosiklete çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, müvekkilinin yaralandığını ve ömür boyu bakıma muhtaç hale geldiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL bakıcı tazminatı alacağının 05/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından, 14/08/2012 tarihinde davacı tarafa teminat limiti olan 175.000,00 TL tutarında maluliyet tazminatının ödenmesi nedeniyle müvekkili kurumun ibra edildiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2.maddesine göre iki yıllık hak düşürücü sürede dava açılmadığından, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1. Maddesi gereğince davanın iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, ancak davanın kazadan yedi sene sonra 11/10/2017 tarihinde açılması sebebiyle zamanaşımından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Karayolları Trafik Kanunu’nun 111.maddesine göre, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz ve fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Ödeme 14/08/2012 tarihinde yapılmış olup davalıya ikinci başvuru 2 yıllık hakdüşürücü süre dolduktan sonra 2017 yılında başvuru yapılmıştır. Bu nedenle davanın hakdüşürücü sürenin dolmuş olması” gerekçesiyle “Açılan dava sigorta tarafından yapılan ödemeden sonra 2 yıllık hak düşürücü sürede açılması gereken bir dava olarak nitelendirilmekle ve bu süre dolmuş olduğundan açılan davanın bu nedenle reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinafa konu davanın konusunun maluliyet tazminatı talebi değil, bakıcı tazminatı alacağı olduğunu, davalı tarafça 2012 yılında yapılan ödemenin maluliyet tazminatı olduğunu, her iki talebin birbirinden farklı poliçe teminatları içerisinde yer aldığını, her iki teminat klozunun farklı olduğunu, Mahkemenin dikkate aldığı ibraname ve feragatnamenin maluliyet tazminatına ilişkin olduğunu, buna rağmen Mahkemece Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2.maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 54.maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın, 05/03/2010 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklete çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle işbu davada, bakıcı tazminatı talebinde bulunduğu ve Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasa hükmüne göre, hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece her ne kadar 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2.maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen 08/08/2012 tarihli “Makbuz ve İbraname” başlıklı belgede, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu yazıldığından, öncelikle bu belgenin anılan maddede belirtilen ibraname olarak nitelendirilmesi doğru olmamıştır. Bu belge ancak bir ödeme makbuzu olarak değerlendirilebilir. Ayrıca davalı vekilinin cevap dilekçesinde ve ibranamede, davalı tarafça 08/08/2012 tarihinde yapılan ödemenin açık bir şekilde maluliyet tazminatı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/02/2021 tarih ve 2020/2566 Esas-2021/902 Karar sayılı ilamı ile Dairemizin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, sürekli bakıcı gideri zararı ZMSS poliçesindeki tedavi gideri teminatı kapsamında olduğundan, poliçedeki sakatlık teminatı kapsamında ödenen maluliyet tazminatına ilişkin ödeme makbuzunun, işbu davada talep edilen bakıcı gideri tazminatı yönünden dikkate alınması da doğru değildir. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve ilkeler doğrultusunda tarafların delillerinin toplanarak davacı tarafın bakıcı gideri tazminatı talebi yönünden nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-)İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-)Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-)İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/04/2021