Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2224 E. 2021/897 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2224
KARAR NO: 2021/897
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2018
NUMARASI: 2015/1532 (E) 2018/362 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 04/06/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; “davanın kısmen kabulüne, davacı anne … için 41.830,32 TL, davacı baba … için 45.625,06 TL, maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş yönünden, 07/07/2011 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/05/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, ( davalı sigorta şirketi açısından teminat limitleri dahilinde sınırlı olmak kaydıyla), davacı anne … için 16.000,00 TL, davacı baba … için 16.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/05/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi nedeniyle ibra edilen müvekkiline karşı iki yıl geçtikten sonra dava açıldığını, hükmedilen manevi tazminatı tutarının pek aşırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 111’inci maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Kanunun bu hükmünün uygulanabilmesi için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek bulunmamaktadır. Bu husus dava sırasında ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Kanunda belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Öncelikle belirtmek gerekirki destek tazminatı, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nin 111’inci maddesinde belirtildiği şekilde pek aşırı (fahiş) bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında pek aşırı fark olduğu saptanırsa, davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, davaya konu kaza nedeniyle oluşan zarar ve kusur durumları belirlenerek buna göre hesaplanacak tazminat tutarından davalı tarafından ödenen paranın tutarı güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda; 15/05/2011 günü meydana gelen olay nedeniyle davalı … Sigorta AŞ tarafından davacılara 07/07/2011 günü davacı … için 11.610,00 TL, davacı … için ise 9.219,00 TL ödeme yapılmış; davalılar tarafından tarih içermeyen ibranameler imzalanmıştır. Eldeki davanın 09/07/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakta ise de, davalı sigorta şirketi tarafından davacı destek alacaklılarına ödenen tazminat miktarı ile yargılama sonunda saptanan tazminat tutarı arasında pek aşırı fark bulunmaktadır. Bununla birlikte destekten yoksun kalma tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunan ve az önce açıklandığı gibi 07/07/2011 tarihinde kısmi ödemede bulunan davalı sigorta şirketinin 07/07/2011 tarihinden itibaren bakiye tazminat alacağı yönünden faizden sorumlu tutulması da doğrudur. Bu itibarla davalı vekili tarafından imzalanan ibraname makbuz hükmünde olduğundan davalı vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde değildir. Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; destek alacaklısı davacılar anne … ile baba …’ın olay nedeniyle uğradıkları zararın desteğin muhtemel bakiye ömrüne sosyoekonomik durumuna, muhtemel evlenme yaşı ile çocuk sayısına ve Yargıtay’ın süreklilik kazanan kararlarında öngördüğü biçimde, davacı destek alacaklıları ile ilerideki muhtemel desteklere ayıracağı pay hesaplanarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davalı … Sigorta AŞ vekilinin bu konulara yönelen istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 5.974,07 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.460,00 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 4.514,07 TL karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davalı … Sigorta AŞ tarafından istinaf başvurusu nedeniyle sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/06/2021