Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2201 E. 2021/856 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2201
KARAR NO: 2021/856
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2017
NUMARASI: 2014/1697 (E) 2017/957 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 28/07/2008 günü meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin sürücüsü olduğu davalı tarafa trafik sigortası ile sigortalı … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin eşi olan …’nun vefat ettiğini ve bu nedenle müvekkili bakımından destekten yoksun kalma zararı oluştuğunu belirterek aracın trafik sigortasıcısı olan davalı taraftan destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile 104.374,58 TL destekten yoksun kalma tazminatının 21/10/2016 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından davacının sigortalı araç sürücüsü olduğu ve kendi kusuruna dayanarak destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunamayacağı belirtilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu trafik kazası tek taraflı bir şekilde meydana gelmiş olup, davalı tarafa sigortalı araçta yolcu olarak bulunan Hacer vefat etmiştir. Sigortalı aracın sürücüsü olan davacı, eşinin vefatından kaynaklı destekten yoksun kalma zararı talep etmektedir. Dosyada mübrez kusur raporuna göre davacı araç sürücüsü, meydana gelen tek taraflı trafik kazasında tam kusurludur. Her ne kadar davacı vekili tarafından ilerleyen aşamalarda araç sürücüsünün başka bir kişi olduğu iddia edilmişse de; gerek dava dilekçesinde araç sürücüsünün müvekkili olduğuna dair beyan ve ifadeler ile sigorta şirketi tarafından ibraz edilen hasar dosyasında başvuruda bulunan avukatın beyan ve talep dilekçesi ekindeki belgeler ve gerekse kaza tespit tutanağı içeriğinden, kazayı yapan araç sürücüsünün davacının kendisi olduğu anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında ilgili yerlerde araç sürücüsünün davacı olduğu belirtilmiş olmasına rağmen olayın anlatım kısmında araç maliki ile araç sürücüsünün karıştırılmış olduğu görülmektedir. Sonuç olarak buna ilişkin iddiası varit değildir. Davalı … şirketi tarafından daha önceden yapılan ödemeler, araçta zarar gören müteveffanın çocuğu olan …’nin destek zararlarına hasren yapılmış olup, davacıya zarar gören mağdur sıfatıyla yapılan bir tazminat ödemesi bulunmamaktadır(Hasar dosyasında mübrez 10.11.2008 tarihli havale talimat mektubu başlıklı belge ve ekindeki hesap raporu ile bakiye tazminat istemine ilişkin itiraz dilekçesi içeriği). Davacı … (soyismi yargılama sırasında … olarak düzeltilmiştir), davalı … şirketi tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alınan aracın sürücüsü olup, üçüncü kişi değildir. 2918 sayılı yasanın 85/5.maddesi gereğince meydana gelen olaydan bizzat kendisi sorumludur. Kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği davacının kendi kusuruna dayanarak destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır. (Yargıtay 17 HD 2020/147E. 2020/8579K. sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) O halde davanın reddine karar verecek yerde kabule karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK 353/1-b/2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Bu durumda alınan yasal düzenleme doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak düzelterek yeniden esas hakkında kararla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA, 3-İstinafa başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 28,00 TL tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; DAVANIN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 372,20 TL harçtan alınması gereken maktu hacın mahsubundan sonra kalan 317,80 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben davacı tarafa istek halinde iadesine, 3-Davacı tarafından sarfedilen vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine, 5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine tarifenin 13/4. maddesi uyarınca takdir edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 03/06/2021