Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2199 E. 2021/834 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2199
KARAR NO: 2021/834
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI: 2016/436 (E) 2018/219 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacının desteği tarafından yapılan tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle aracın trafik sigortacısı olan davalı … şirketinden destekten yoksun kalma taziminatı talebinde bulunmaktadır. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından poliçe başlangıç tarihinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarından önceki bir tarih olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, … (eski …) plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle aracın sigortasından talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kazaya sebebiyet veren araca ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin tanzim tarihi 01/04/2015 olup; bu tarih 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından öncedir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartları C11. maddesinde, genel şartların, yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacağı açıklandığı gibi, 6102 sayılı TTK’nun 1425/3. maddesinde de genel şartlarda yapılan lehe değişikliklerin sigortalı bakımından derhal uygulanacağı, bir başka ifadeyle lehe olmayan düzenlemelerin yürürlük tarihinden önce imzalanmış poliçeler hakkında uygulanmayacağı belirtilmiştir. Bu durumda poliçe başlangıç tarihindeki Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim kararda zikredilen Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 Esas, 2019/294 Karar sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla davaya konu riziko teminat kapsamında olmasına rağmen teminat dışı kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar vermiş olmasında isabet bulunmamaktadır. Bu yöne ilişkin İstinaf itirazları yerindedir. HMK 353/1-b/2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Dosyada mübrez bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, vefat tarihindeki bordro esas alınarak düzenlenen raporun, HMK’’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmektedir. Bununla birlikte müteveffanın yakınlarına 5510 sayılı yasanın 47 maddesine istaneden (dosya arasında bulunan SGK’nın 12.10.2016 tarihli yazı cevabı ekindeki doyada mübrez Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı’nın 20.09.2016 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere vazife malûllüğü nedeniyle gelir bağlandığı, bu kapsamda bağlanan gelirin aynı yasanın 21/5. maddesine göre rücu edilemeyeceği, yine bilirkişi raporunda hesap edilen tazminat miktarının poliçe limiti altında kaldığı, davacı anne haricinde müteveffanın desteğinden yoksun kalan (raporda pay ayrılan) dava dışı babanın ise aracın işleteni olduğu dolayısıyla araç sürücüsünün kusurundan kaynaklı destek zararı talep edemeyeceği, giderek garame hesabı yapılmasına gerek bulunmadığı görülmektedir. O halde, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan yasal düzenleme doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davacı vekilinin ıslah dilekçesi doğrultusunda dava öncesinde temerrüt hali gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca yukarıda numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararının BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; DAVANIN KABULÜ ile 196.707,07 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 11.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, 2-Davacı tarafından yapılan 2.735,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 22.219,49 TL nispi vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 4-Davacı tarafından yatırılan 648,30 TL. harcın davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 5-Harçlar kanununa göre alınması gerekli 13.437,06 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 648,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.788,76 TL harcın davalı taraftan tahsili edilerek Hazineye irat kaydına 6-Davalı tarafından sarf edilen vekalet ücreti dahil yargılama giderleri üzerinde bırakılmasına 7-Artan gider avansının ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/05/2021