Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2132 E. 2021/1028 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2132
KARAR NO: 2021/1028
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2016
NUMARASI: 2014/47 (E) 2016/638 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili tarafından trafik sigortasıyla temin edilmiş bulunan … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde, kazaya karışan diğer araç için 6.932,00 TL hasar bedeli ödendiğini, ancak sigortalı araç sürücüsünün olayın hemen akabinde kaza mahallinden kaçmış olması nedeniyle müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı olan davalıya, trafik sigortası genel şartlarının ihlalinden kaynaklı rücu hakkının bulunduğunu belirterek rücuen tazminat talebinde bulunmuştur. Davalıya yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporları doğrultusunda trafik sigortası genel şartlarının B.4.a bendi gereğince sigortalı araç sürücüsünün kasıt veya ağır kusurlu bir eylemi bulunmadığından ötürü rücu şartlarının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmiş olması nedeniyle rücu şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nin 33.maddesine göre Hâkim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, uygulanacak kanunun maddesini tespit etmek görevi Hâkime aittir. Davacı vekili sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebinde bulunmaktadır.İddianın ileri sürülüş biçimine göre somut olayda uygulanması gereken normatif düzenleme trafik sigortası genel şartlarının B.4.a bendi değil, sözü geçen maddenin “f” bendindeki düzenlemedir. İşbu madde bendinde, bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi hali, sigortalıya rücu sebebi olarak düzenlenmiştir. Somut olayda, davaya konu kaza, davalıya sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, 09/02/2013 tarihinde park halindeki 3 araca çarpmak suretiyle hasarlanmasına sebebiyet vermesini müteakip sigortalı araç sürücüsünün olay yerinden firar etmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.Bu durumda kazada kimliği tespit edilemeyen sigortalı araç sürücüsünün, yaralanmadan kaynaklı veyahut başka bir zorunlu sebebe istinaden olay yerini terk ettiği savunmasında bulunulup, buna dair mahkemeye kanaat getirecek nitelikte delil sunulmamış olmakla, rücu sebebi gerçekleşmiş olup; davanın kabulüne karar verilecek yerde, olaya uygulanacak düzenlemede hataya düşülerek yazılı gerekçelerle karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK 353/1-b/2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması hali, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi nedeni olarak açıklanmıştır. Dairemizce usul ve yasa uygun görülen bilirkişi raporları uyarınca ödenmesi gereken 5.500,00 TL’den karşı araç sürücüsünün %25 oranındaki kusuruna tekabül eden kısmın düşüldükten sonra kalan 4.125,00 TL hasar tazminatının rücu mektubunun tebliğ edildiği tarihten itibaren (sözleşmenin ticari nitelikli oluşu nedeniyle) avans faiziyle birlikte hüküm altına alınması, fazladan yapılan 2.807,00 TL ödemenin ise sigorta şirketinin üzerinde bırakılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA, 3-İstinafa başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcından ibaret yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; Davanın kısmen kabulü ile, 4.125,00 TL bedelin 19/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsil edilerek davacı tarafa ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen 1.017,80 TL yargılama giderinin (4125/6932) kabul ve ret oranına göre 605,65 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansının davacı tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar tarihi itibariyle dava değeri (4.125,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 24/06/2021