Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2125 E. 2021/660 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2125
KARAR NO: 2021/660
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2014/1506 Esas – 2017/1010 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3. ve 56/2. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacıların maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) talebinin davalı … Sigorta A.Ş yönünden kabulü ile davacı … için 500TL, davacı … için 500TL, davacı … için 500TL, davacı … için 500TL, davacı … için 500TL, maddi tazminatın dava tarihi olan 24/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacılara verilmesine, (davalının poliçe teminat limiti olan 6000TL ile sınırlı sorumlu olmak üzere, davalılar …, … a.Ş, … Sigorta A.Ş, … Sigorta A.Ş yönünden davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine, davacıların, davalılar …, … Ticaret A.Ş yönünden manevi tazminat taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda müvekkili …’nın %100 kusurlu olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda, ceza dosyasında bulunan ve çelişen iki rapordan, Adli Tıp Kurumu raporunun doğru olduğu benimsenerek kusur tespiti yapıldığını, ancak hangi somut gerekçelerle ceza dosyasında bulunan Adli Tıp Kurumu raporunun benimsendiğinin belirtilmediğini, ceza dosyasının Yargıtay’da temyiz aşamasında olduğunu ve henüz kesinleşmediğini, bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiğini, müteveffanın torunları olan davacılar için destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, müteveffanın torunlarına baktığını, davalı … Sigorta AŞ hususundaki kusur tespitinin de hatalı olduğunu, müvekkillerinden … dışındaki diğer müvekkillerinin trafik kazası ile bir ilişiğinin bulunmadığını, tüm davalı Sigorta Şirketleri bakımından, müteveffanın yakınları olarak davacıların kusursuz 3. kişi konumunda olduklarını, reddedilen talepler bakımından her bir müvekkili aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tek bir vekalet ücreti verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde açıkça ferdi kaza koltuk sigortası limitinden talepte bulunulmadığını, buna rağmen kasko poliçesine eklenen ferdi kaza koltuk sigortasından dolayı müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının haksız olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 24/12/2014 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … Sigorta AŞ.’nin İMSS ve ferdi kaza koltuk sigortacısı ve davacı …’nın maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … Ticaret Anonim Şirketi’nin işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacı …’nın sürücüsü olduğu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … (davacı …’nın eşi ve diğer davacıların anneleri)’nın vefat ettiği anlaşılmıştır. A-)Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan, ceza dosyasındaki Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 10/08/2015 tarihli raporunda, kazanın oluş şekli belirlenerek kazanın meydana gelmesinde davacı sürücü …’nın asli ve tam kusurlu olduğu, davalı sürücü …’in kusursuz olduğu mütalaa edilmiştir. Bu rapor doğrultusunda Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/11/2015 tarih ve 2014/428 Esas – 2015/361 Karar sayılı kararıyla davalı sürücü…’in beraatine karar verilmiş ve ilgili karar Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 25/02/2020 tarih ve 2019/5842 Esas – 2020/2017 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilerek kesinleşmiştir. Bu durumda, dava konusu trafik kazasının oluş şekli, bir başka deyişle maddi olgu ceza mahkemesi kararıyla kesinleştiğine ve kesinleşen maddi olgunun hukuk hakimini de bağladığına göre, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ile Dairemizin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. TBK’nın 53. maddesi, ölüm halinde meydana gelen zararların tazminini öngörmüştür. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölüm halinde uğranılan zararlar halinde sayılmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Desteklenen (yardım gören) kimsenin TBK’nın 53. maddesi gereğince tazminat isteme hakkının doğabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma ihtimalinin ciddi olarak muhtemel olması lâzım ve yeterlidir. Bir kimseye kanun hükmü veya akdî bir mükellefiyet icabı ileride bakması çok muhtemel olanlar da destek sayılırlar. Doktrin bu tür desteklere “farazi destek” adını vermektedir. Bundan maksat, ölenin ölmemiş olması halinde davacıya bakma hususunda kanunî bir yükümlülük altında bulunmasıdır. Yukarıda belirtilen kanuni düzenleme ve açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlığa bakıldığında, davacılar vekili her ne kadar müteveffanın, davacı … dışındaki diğer davacıların çocuklarına (müteveffanın, torunlarına) baktığını ve destekten yoksun kalma tazminatı koşullarının oluştuğunu iddia etmiş ise de; destekten yoksun kalma tazminatı verilebilmesi için gerekli koşulların bulunmadığı, dolayısıyla Mahkemece de, bu davacılara yönelik talebin reddine karar verilmesinde herhangi bir hatanın bulunmadığı kanısına varıldığından, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. Ayrıca, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığına ve her bir davacı tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davaları birbirinden bağımsız olduğuna göre, Mahkemece reddedilen maddi ve manevi tazminat davaları nedeniyle ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olduğundan, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazında da isabet bulunmamaktadır. B-)Davalı … Sigorta AŞ. Vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: HMK’nın 341/2.fıkrasına göre miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4.fıkrasına göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında;” HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu Yerel Mahkeme hükmünün verildiği 2017 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.110,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davalı … Sigorta AŞ. aleyhine her bir davacı için açılan maddi tazminat davasında 500,00’er TL’ye hükmedilmiştir. Bu durumda, Mahkemece, her bir davacı için hükmedilen 500,00’er TL’lik miktarlar ayrı ayrı dikkate alındığında, kararın verildiği tarih olan 2017 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmamaktadır. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-1)Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. Maddesi gereğince esastan reddine, 2-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-)Davacılar ile davalı … Sigorta AŞ.’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarfettikleri yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-)İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B-1)Davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf dilekçesinin, HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, 2-)İstinaf incelemesi esastan yapılmadığından istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının istek halinde mahkemesince yatırana iadesine, 3-)İstinaf aşamasında yapılan masrafların istinaf eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine, 4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi oy birliği ile karar verildi.22/04/2021