Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2109 E. 2021/772 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2109
KARAR NO : 2021/772
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2017/656 (E) 2018/417 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı minübüsün devrilmesi nedeniyle müvekkilin oğlu olan desteğinin vefat ettiğini belirterek şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı yanında hatır taşıması savunmasında bulunmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, zamanaşımı savunmasının varit olmadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, 5.000,00 TL’nin 25/07/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile 35.000,00 TL’nin ıslah tarihi olan 13/02/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili: Olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, yine faiz türü yönünden ayrıma gidilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili: Davanın zamanaşımına uğramış olmasına rağmen esasa girilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu ve hatır taşıması yönünden indirim yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, 29/03/2005 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma istemine ilişkindir. 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi:Maddi hukuktan kaynaklanan bir defi ve savunma aracı olan zamanaşımının yargılamanın hangi aşamasında ileri sürülmesi gerektiği konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) açık bir düzenleme bulunmamakta ise de zamanaşımı definin, savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülmesi gerektiği konusunda tereddüt bulunmamaktadır.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı 141. maddede hüküm altına alınmış olup anılan maddede; “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” düzenlemesine yer verilerek, yargılamanın aşamalarına göre bir ayırım yapılmıştır.Bu düzenlemede, yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. Savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı kural olarak ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ne var ki, davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi vermeyerek münkir duruma düşmesi halinde savunmanın genişletilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilme süresinin bitiminden itibaren başlar. Bir başka ifadeyle, davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı defiinde bulunabilmesi ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkündür. Aksi halde savunmanın genişletilmesi yasağı nedeniyle zamanaşımı defiine değer verilemez. HUMK’un 202. maddesi uyarınca davacının açık ya da zımni muvafakati yeterli iken, 6100 sayılı HMK’nin yürürlüğünden sonra tarafların açık muvafakati olmadığı sürece iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden, davacının açık muvafakati olmadığı sürece zamanaşımı savunması dikkate alınamaz.Diğer yandan HMK’nın 104. maddesinde adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu sürelerin ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı düzenlenmiştir.Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinin davalı tarafa meşruhatlı davetiye ile 19/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, HMK’nin 127/1. maddesindeki iki haftalık cevap verme süresinin son günü olan 02/09/2016 tarihinin, adli tatilin bitiminden sonrasına denk geldiği, dolayısıyla cevap verme süresinin bir hafta uzamasının mümkün olmadığı, cevap dilekçesinin ise ise ancak süresinden sonra 07/09/2016 tarihinde UYAP üzerinden verildiği göz önüne alındığında, zamanaşımı savunmasının değerlendirilmeye alınması usulen mümkün olmamasına rağmen zamanaşımı savunmasının başka ve yerinde olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf itirazları isabetli değil ise de zamanaşımına yönelik karar gerekçesi düzeltilmek suretiyle istinaf başvurusunun bu yönden kabulü gerekmektedir.Aynı şekilde, hatır taşımasına ilişkin savunma da defi niteliğinde olup ancak süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi ileri sürülebilecektir. Süresinden sonra ileri sürülen bu savunma da savunmanın genişletilmesi yasağıyla karşılaşacak olup hatır indirimine ilişkin hukuken bir değerlendirilme yapılması mümkün bulunmadığından davalı vekilinin bu konudaki istinaf itirazında isabet görülmemiştir. 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi:Aksine hüküm bulunmadıkça haksız fiil teşkil eden eylemlerde zarar, haksız fiilin işlendiği tarihte vuku bulacağından (ıslahen artırılan kısım yönünden de olmak üzere) temerrüt hali, eylemin işlendiği tarihte gerçekleşir. 2918 sayılı KTK’nın 99. ve ZMSS Genel Şartlarının B.2. maddeleri uyarınca da sigorta şirketine başvurudan itibaren sekiz iş günü geçtikten sonra sigorta şirketi temerrüde düşer. Bu durumda, dava tarihinden önce sigorta şirketine 13/07/2016 tarihinde başvurulduğundan, ıslahen talep edilen miktar bakımından da bu tarihten sonraki sekiz iş günü sonu olan 26/07/2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bununla birlikte sigortalı aracın 9-15 koltuklu … Transit marka ticari minibüs olmasına, ıslah dilekçesinde de avans faizi talep edilmiş olunmasına göre avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi de isabetli değildir. O halde davalı vekilinin istinaf başvurusunun, zamanaşımına ilişkin karar gerekçesi bakımından kabulüne, sair istinaf itirazının reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına,4-İstinafa başvuran davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 30,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,8-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; Davacının davasının kabulüne, 40.000,00 TL maddi tazminatın 26/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2-Kabul edilen 40.000,00 TL üzerinden alınması gerekli 2.732,40 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 29,20 TL nin ve bilahare ikmal edilen 119,00 TL ıslah harcının mahsubu ile 2.584,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç, bilahare ikmal edilen 119,00 TL ıslah harcı, 0,75 TL dosya masrafı, 4,30 TL vekalet harcı, 1.295,00 TL tebligat/posta/müzekkere/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.477,45 TL giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, karar tarihi itibarıyla dava değeri (40.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 20/05/2021