Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/210 E. 2019/482 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/210
KARAR NO : 2019/482
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2017
NUMARASI : 2015/750 Esas – 2017/429 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla, re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine … poliçe numarası ile sigortalı olan davalı tarafa ait … plakalı aracın karıştığı trafik kazasında sigortalı aracı kullanan davalının 1.61 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini belirterek, kazaya karışan diğer araçlara ödenmek zorunda kalınan 9001,00 TL tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı taraf davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde “…Kaza, salt davalının almış olduğu alkolün etkisi ile meydana gelmediğinden davacı sigorta şirketinin sigortalısına rücü hakkı doğmamıştır” denilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından; Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, kazanın salt alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediği açısından hiçbir değerlendirme yapılmadığı gibi heyet içerisinde nörolog bilirkişinin de yer almadığı belirtilerek karara dayanak olarak gösterilen bilirkişi raporlarının denetime elverişli ve itirazları karşılar nitelikte olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dava, alkollü olarak araç kullanımı nedeniyle trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin yürütülen takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre bu türden açılan davalarda sürcünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Kazanın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkemece içerisinde nörolog doktor da bulunan bilirkişi heyetinden alınan 25.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, sigortalı araç sürücüsünün % 75, dava dışı … %25 oranında kusurlu olduğu ve kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmediği tespitinde bulunulduğu, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin 24.10.2016 tarihli, yine aralarında nöroloji uzmanı bulunan heyet tarafından yapılan değerlendirmede, sigortalı araç sürücüsünün aldığı alkol miktarının emniyetli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağı kabul edilmekle birlikte, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği yönünde yol, hava ve araç durumu gibi etkenler bakımından Trafik İhtisas Dairesince bir değerlendirme yapılabileceği kanaatinde bulunulduğu, Trafik İhtisas Dairesinin 20.12.2016 tarihli raporunda, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği yönünde herhangi bir açıklamada bulunulmadan, 25.04.2016 tarihli rapora uygun bir şekilde dava dışı araç sürücüsüne de kusur izafe edilmesi karşısında, davacı tarafın, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği yönündeki iddiasını ispatlayamadığı gibi Yargıtay 2011/4080-2011/11508 E.-K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; kazaya karışan 3. kişiye ait araç sürücüsünün kusurlu olmasının, alkolün münhasırlığını ortadan kaldıracak oluşu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre davacı tarafın yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2- İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,Dair, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi.18/11/2019