Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2089 E. 2021/87 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2089
KARAR NO: 2021/87
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2017
NUMARASI: 2015/908 Esas – 2017/825 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (TTK. 1472)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Sigorta Şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, 09/10/2014 tarihinde, davalı şirket tarafından işletilmekte olan “…”ın otoparkına park edildiğini ve TBK’nın 561. maddesi gereğince saklama (vedia) hükümleri çerçevesinde görevli çalışanına teslim edildiğini, ancak aracın kimliği meçhul kişi ya da kişiler tarafından park halinde bulunan yerden çalındığını ve çalınma olayı sonrasında hasarlı bir şekilde bulunması neticesinde müvekkili şirket tarafından, sigortalısına, 16.494,00TL hasar tazminatının ödendiğini, TTK’nın 1472. maddesi gereğince müvekkili şirketin, sigortalısının halefi durumuna geçtiğini, davalı şirketin TBK’nın 66. ve 561. maddeleri kapsamında sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla müvekkili şirket tarafından ödenen 16.494,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 06/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif dava ehliyetinin ve kanunen rücu hakkının bulunmadığını, otopark görevlisinin, TTK’nın 1429. maddesi gereğince “Sigortalının fiillerinden sorumlu bulunduğu kişi” kapsamında olduğunu, talep edilen maddi tazminatın kabul edilemeyeceğini, faize hükmedilmesi halinde ancak yasal faiz olabileceğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava yazılı yargılama usulüne tabi tazminat davasıdır. Davacı … şirket sigortalısına ait aracın davalı korumasında iken hasarlanması ile yaptığı 16494.TL ödemenin tahsilini istemiş davalı yan davacının aktif dava ehliyeti olmadığını, rücu hakkı da olmadığını iddia etmiştir. Davacının sigortalısı 3.kişinin aracının (…) davalı işletmenin otoparkına bırakıldığı, aracın otoparktan hırsızlanıp sonra hasarlı şekilde bulunduğu, failin meçhul olduğu sabittir. Yanlar arasındaki ihtilaf davacının hasara ilişkin ödemesi olup olmadığı ve rücu hakkı doğup doğmadığı hususundadır. Savcı evrakından hırsızlamayla ilgili bir ceza dosyası olmadığı anlaşılmıştır. Dosya içine sunulan … Bankası makbuzundan toplam 71.013.TL nin dava dışı … İth.İhr.San.ve Tic.Ltd.Şti.hesabına davacı tarafından havale edildiği bu tutarın … hasar nolu dosyaya istinaden 16.494.TL nin bu dosya sigortalısı … için olduğu da tesbit edilmiştir. Bu durum karşısında davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğunun kabulü zorunludur. Eldeki dosyada davalı şirketin aracın otopark hizmeti için bırakıldığı … isimli yerin işletmecisi olduğu aracın yemek esnasında otoparka bırakılıp anahtarı da valeye verildiği açıktır. Bu durumda yanlar arasında hukuki ilişki BK.561 çerçevesinde nitelendiğinden davalının zarardan sorumluluğu asıldır. Eldeki dosyada bundan ayrık bir sözleşme yapıldığına ilişkin bilgi- belge yoktur. Dosyaya alınan ve gerekçeli ayrıntılı olan 14.9.2017 tarihli bilirkişi raporundan hasara ilişkin faturanın oluşa uygun olduğu davacının ödediği 16.494.TL nin faiziyle tahsiline ilişkin talebinin yerinde olduğu” gerekçesiyle, “Davanın kabulü ile 16.494.TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizle davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı , davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle davacının aktif dava ehliyetine sahip olup olmadığının belli olmadığını, bankadan gelen yazıda belirtilen 71.013,00 TL toplu ödemenin hangi araçlar için yapıldığının belli olmadığını, mahkemenin bu yöndeki tespitinin hatalı olduğunu, gerekçeli kararda TBK’nın 561.maddesi ve devamı maddelerinde yer alan vedia akdine aykırılık nedeniyle müvekkili şirketin sorumlu olduğunun belirtildiğini ancak TTK’nın 1429. maddesi gereğince davacı … şirketinin , otopark görevlisinin eyleminden sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkiline rücu edemeyeceğini, aracın otoparktan rıza dışında çalındığını, aracın sigortalının kendi rızası ve muvafakati ile otopark görevlisine teslim edildiğini, aracın çalınma anındaki konumunun sigortalının muvafakati kapsamında olduğunu, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre sigorta şirketinin, müvekkili şirkete rücu edemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ; ekspertiz raporu ile birebir bağlı kalınarak başkaca hiçbir delil değerlendirilmeden hesaplama yapıldığını ve yapılan hesaplamaların denetime elverişli olmadığını belirmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava ve uyuşmazlık, TTK’nın 1472. maddesi kapsamında, TBK’nın 561. maddesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı … Şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın, 09/10/2017 tarihinde, davalının işlettiği “…”ın otoparkında saklanması için çalışanına teslim edildiği ve otoparkta saklandığı esnada kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce otoparktan çalındığı, aracın daha sonra hasarlanmış bir şekilde bulunduğu; davacı … Şirketi tarafından, kasko sigortalısına 16/03/2015 tarihinde16.494,00 TL hasar tazminatı ödendiği ve buna ilişkin banka dekontunun dosyada bulunduğu, davacının, TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğu iddiasıyla, işbu davada davalı hakkında rücuen tazminat davası açtığı ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı … Şirketi nezdinde sigortalı bulunan aracın, hasarsız bir şekilde davalı tarafın işlettiği restaurantın çalışanına anahtarı ile birlikte TBK’nın 561. maddesi kapsamında teslim edildiği ve sonrasında otoparktan çalınan aracın hasarlı bir şekilde bulunduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. TBK’nın “Genel saklama sözleşmesi” başlıklı 561. maddesinde, “Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre, meydana gelen zarardan davalı tarafın, “saklayan” olarak sorumluluğunun bulunduğu aşikardır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 14/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; … plakalı otomobilin çalınması ve sonrasında hasarlanmasıyla oluşan olayın oluşumunda, davalı …. Şti.’nin %100 oranında tam kusurlu olduğu ve davacı … Şirketi tarafından 16/03/2015 tarihinde dava dışı sigortalısına ödenen 16.494,00 TL’yi davacıya ödemekle yükümlü olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazların yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 845.02 TL harçtan peşin alınan 281,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 563,34 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/01/2021