Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2088 E. 2021/193 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2088
KARAR NO: 2021/193
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2018
NUMARASI: 2017/536 (E) 2018/215 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketi ile … AŞ arasında zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile … plakalı motorlu aracın işletilmesinden dolayı meydana gelebilecek 3. kişilerin maddi ve bedeni zararlarının müvekkili sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığını, sigortalı araç sürücüsü davalı …’ın yasal sınır üzerinde alkollü olduğu halde karıştığı trafik kazası neticesinde dava dışı …’ın yaralandığını, yaralanması nedeniyle kendisine 187.004,00TL ödendiğini, davalı sigortalı şirketinin alkollü araç kullanımı nedeniyle KZMMSGŞ B.4 maddesi uyarınca davacı … şirketine karşı sorumlu olduğunu, diğer davalının da haksız fiil hükümlerine göre zarardan sorumlu olduğunu belirterek sigorta tazminatı olarak ödenen 187.004,00TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili davanın reddini talep etmişleridir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, tespit edilen zarar miktarının 187.004,00 TL olduğu, davacı …’ın söz konusu zarara alkollü araç kullanarak kendi kusuru ile sebebiyet verdiği, diğer davalının da araç maliki olarak zarardan müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 187.004,00 TL alacağın 27/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … AŞ vekili tarafından davaya konu trafik kazasının, salt alkolün etkisi ile meydana gelmediği aşikar olup yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda meydana gelen hasarın sigorta poliçesi kapsamı içerisinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedeli, alkollü araç kullanımı nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıdan ve kazaya sebebiyet veren sigortalı araç sürücüsünden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı … şirketi ile davalı … Şirketi arasında 12332940 poliçe numarası üzerinden trafik sigorta sözleşmesi akdedilmiştir. Poliçeye konu riziko poliçenin yürürlük süresi içerisinde gerçekleşmiştir. 23.04.2011 günü, davacı … şirketine sigortalı … plakalı araç, diğer davalı …’ın sevk ve idaresinde iken kazaya karışmış, kaza neticesinde dava dışı …’ın davacı … şirketi aleyhine açtığı dava sonucunda verilen karar uyarınca 187.004,00TL tutarındaki tazminat adı geçene ödenmiştir. Eldeki davada davacı, sigortalı araç sürücüsünün yasal sınır üzerinde alkollü araç kullanması nedeniyle dava dışı kişiye ödenen sigorta tazminatını sigortalı ve araç sürücüsü olan davalılardan talep etmektedir. Esasen bu hususlara ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4 maddesinde de “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.” denilmek suretiyle sigortacının rücu hakkı düzenlenmiş, B-4.c maddesinde “Aracın, … ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlara ilişkin” sigortacının rücu hakkının bulunduğu bildirilmiştir. Davacı … şirketi, genel şartların B.4 maddesinde belirtilen rücu sebeplerine ilişkin olarak ancak sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında dava açılabilir. Bir başka ifadeyle, sigorta şirketinin anılan yasal düzenleme uyarınca şartlarının varlığı halinde kendi sigortalısına sözleşmeye aykırılıktan bahisle rücu imkanı bulunmakta, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan araç sürücüsüne karşı işbu yasal düzenlemeden kaynaklı rücu imkanı bulunmamaktadır. Bununla birlikte sigorta şirketinin, kendisine sigortalı olan aracın sürücüsüne müracaat etme imkanı da bulunmamaktadır. Sigorta şirketi, trafik sigortası ile sigortalısının veyahut onun davranışlarından sorumlu olduğu kişilerin (araç sürücüsü) üçüncü kişilere verdiği zararı teminat altına aldığına göre bu zararı ödedikten sonra araç sürücüsüne karşı halefiyet hakkının doğması hukuken mümkün değildir. Bu türden sigorta sözleşmelerinde halefiyet hakkı ancak sigortalının veya araç sürücüsünün sorumlulara karşı dava hakkı var ise söz konusu olur. (TTK 1481. Md.) Somut olayda ise böyle bir durum söz konusu değildir. Davacı taraf, kendisine sigortalı olan araç sürücüsüne haksız fiil hükümlerine göre de müracaat edemez. Zira ne kendisi ne de kendisinin sigortalısı haksız fiile maruz kalmıştır. Ne var ki davalı araç sürücüsü tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmamış olması nedeniyle karar bu yönden kesinleşmiştir. Davalı sigortalı yönünden yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.05.2015 tarih ve 2013/17-2156 E. ve 2015/1338 K. ve 26.02.2014 tarih ve 2013/17-626 E. 2014/146 K. sayılı kararları uyarınca, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle bu türden açılan davalarda sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olması, yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Bununla birlikte Yargıtay 2011/4080-2011/11508 E.-K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere; kazaya karışan 3. kişiye ait araç sürücüsünün kusurlu olmasının, alkolün münhasırlığını ortadan kaldırdiği kabul edilmektedir. Gerek ceza dosyası üzerinden alınan 21/10/2012 tarihli bilirkişi raporu ve gerekse Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1054 Esas ve 2016/1225 Karar sayılı dosyası üzerinden alınan 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporu ve gerekse dosya üzerinden alınan 30/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda, kazaya karışan dava dışı … plaka sayılı karşı araç sürücüsü …’a %30 oranında kusur verilmiştir. Bu durumda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediği anlaşılmaktadır. O halde kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmemiş olması nedeniyle rücu imkanı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilecek yerde yazılı gerekçelerle karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde ve isabetlidir. HMK 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Anılan yasal düzenleme doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla davalı şirket yönünden davanın reddine, diğer davalı bakımından kesinleşen hükmün tekrar edilmesine ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; A)1-Davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA, 3- İstinafa başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 106,60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; davalı … AŞ aleyhine açılan davanın REDDİNE, 2-İstinaf başvurusunda bulunulmadığından ötürü hakkında verilen karar kesinleşen davalı … yönünden kesinleşen hükmün aynen tekrar edilmesine, buna göre, 187.004,00 TL alacağın 27/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte adı geçen davalıdan tahsil edilerek davacıya VERİLMESİNE, 3-Alınması gerekli 12.774,24 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.193,57 TL harcın mahsubu ile kalan 9.580,67 TL harcın davalı …’tan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.170,24 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 3.193,57 TL peşin harç ki toplam 3.224,97 TL harcın davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 143,40 TL müzekkere ve tebligat gider ile 500,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 643,40 TL yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı … AŞ kendisini vekille temsil ettirdiğinden 21.540,00 TL vekalet ücretinin davacı … şirketinden alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, 8-Karar kesinleştiğinde Kocaeli …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1054 Esas sayılı dosyasının Mahkemesine İADESİNE, 9-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 11/02/2021