Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2087 E. 2021/504 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2087
KARAR NO: 2021/504
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2014/865 (E) 2018/414 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 14/08/2013 tarihinde, müvekkillerinden …’in sevk ve idaresindeki şarjlı bisiklete, davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin yaralandığını, müvekkillerine ait şarjlı bisikletin ise kullanılamaz hale geldiğini, kazanın davalı sürücünün kusuru ile gerçekleştiğini, … plakalı aracın … Kargo logosu taşıdığını ayrıca davalılardan …’in … Kargo’da işçi olarak çalışmasından dolayı … AŞ’yi de davalı olarak gösterdiklerini, yine trafik kazası tespit tutanağında …. plakalı aracın sahibinin … AŞ olarak tespit edilmesinden dolayı bu şirketin de davalı olarak gösterildiğini, sigorta şirketinin zarar karşılığı 1.861 TL ödeme yaptığını, kaza nedeniyle hurdaya çıkan şarjlı bisiklet için 1.650 TL zararın davalılardan müştereken tahsiline, … için 15.000 TL, … için 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek faizi ile beraber davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 2.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren faiz işletilerek tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karıştığı iddia olunan ve mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan … plakalı aracın Beyoğlu … Noterliği’nin 26/07/2012 tarih ve … yevmiye numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi ile … AŞ’ne Finansal Kiralama yolu ile kiralandığını, aracın mülkiyetinin sözleşme gereği müvekkili şirkete ait olmasına rağmen kiralama tarihinden itibaren kiracının bakım ve gözetimine, işletmesine ve zilyetliğine bırakıldığını, aracın işleteninin müvekkili şirket değil, finansal kiracısı olduğunu, bu sebeple davanın öncelikle müvekkili yönünden husumet nedeniyle reddine, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın 06/08/2013-06/08/2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davacılara maddi tazminat talebinin açıklattırılması gerektiğini, tedavi giderlerine ilişkin maddi tazminat talebi mevcut ise müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, müvekkili şirketin davacı …’e 1.861 TL geçici iş görmezlik tazminatı ödediğini, bu yöndeki talebin reddi gerektiğini, davacıların sürekli işgöremezlikten doğan tazminat taleplerinin, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ATK’dan maluliyet oranı hususunda rapor alınmasını, sonrasında kusur oranlarının tespit edilmesini gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; tutanak mümzileri tarafından belirlenen kusur oranlarının hukuken kabul edilmesinin mümkün olmadığını, hukuk mahkemesi hakiminin ceza dosyasında yapılan tespit ile bağlı olmadığını, bu nedenle ceza dosyasına bakılmaksızın kusur oranlarının ayrıca tespitinin gerektiğini, talep edilen tazminat tutarlarının fahiş olup sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu, davanın kasko sigortacısı … Sigorta A.Ş’ye ihbar edilmesini, davacıların meydana gelen kazadan dolayı sigorta şirketi yahut SGK’dan daha önce herhangi bir ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’e dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacılar vekilinin davalılar … aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacılar vekilinin davalılar …, … Kargo AŞ ve … Sigorta Anonim Şirketi aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 26.468,34 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacılardan …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılardan …’e ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, davacılar vekilinin 1.650,00 TL motosiklet bedeline ilişkin talebinin kabulü ile, 1.650,00 TL nin davalılar …, … Kargo AŞ ve … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacılardan …’e verilmesine, davacılar vekilinin manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … Kargo AŞ den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … AŞ vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından manevi tazminat, faiz, ilam vekalet ücreti yönünden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaza yerinde keşif yapılarak hazırlanan 11/11/2015 tarihli kusur raporunda davalı …’in %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, her iki müvekkili için ayrı ayrı 2.000 TL manevi tazminat talep etmelerine rağmen hangi davacı için ne kadar manevi tazminata hükmedildiğinin açık olmadığını, hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğunu, tazminat kalemlerine olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren işletilmesinin hatalı olduğunu, davalı … AŞ’nin kazaya karışan aracın maliki olduğunu ve bu davalının kaza tarihinde aracı kullanan .. Kargo şirketi ile hiçbir hukuki ilişkisinin bulunmadığını, yani … A.Ş. tarafından … Kargo’ya kiralanmış bir aracın söz konusu olmadığını, ayrıca bu davalının, aracı dava dışı … Tic. AŞ’ye kiraladığını belirtse de kaza tarihinde aracı dava dışı kiracı şirketin değil … Kargo’nun kullandığını, …AŞ ile … Kargo arasında hukuki bağlantı tespit edilemediğini, … AŞ’nin malik sıfatı ile sorumluluğu olduğundan bu davalı yönünden davanın husumetten reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bir an için bu kararın yerinde olduğu düşünülse bile bu davalı lehine hem maddi hem manevi tazminat bakımından iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuku aykırı olduğunu, ayrıca her iki davacı lehine maddi tazminata ayrı ayrı karar verildiği halde tek vekalet ücretine hükmedilmesinin ve davalılar lehine manevi tazminat yönünden iki defa vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 3.540,86 TL yargılama gideri yapmalarına rağmen lehlerine 1.522,56 TL yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre elektrikli bisiklet sürücüsünün A1 sınıfı sürücü belgesinin olması gerektiğini ve aynı yönetmeliğin 3/d-1 maddesi gereğince motor üzerindeki etiketi 0,25 kw’dan daha yüksek bir değer gösteren, yanma gücü/güç çıkışı 0,25 kw’dan ve 25 km/saatten daha fazla hıza ulaşabilen veya motor/elektrik gücü ile çalışan pedalsız her türlü aracın tescil edilmesinin zorunlu olduğunu, davacıların bisikletinin bu kapsama girip girmediğinin tartışılmadığını, kamera kayıtları ve fotoğraflar incelendiğinde elektrikli bisiklet sürücüsünün yolu ortalayarak aracını sürdüğünü oysa bu tip aracı kullananların en sağ şeritten gitmesi gerektiğini, bisiklette bulunan iki kişinin de kask ve başlık takmadığını, bu husustaki itirazlarının değerlendirilmediğini, kaza tespit tutanağında “kaza kusur oranında kanaate varılamadığı” nın belirtildiğini, kaza tespit raporu ile bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğunu, çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini, sürücünün ifadesinde trafik ışıklarının yanmadığı hususunun bilirkişi tarafından görmezden gelindiğini ve kamera kayıtlarından da bu durumun anlaşılmadığı gerekçesiyle müvekkili şirkete asli kusur atfedildiğini, davacının asgari ücretle çalıştığı varsayılarak hesaplama yapıldığını oysa dava dilekçesinde davacıların maaşlı olarak çalışmadığı, seyyar satıcılık yaptığının belirtildiğini, bu husustaki itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 14.08.2013 tarihinde davalılardan … A.Ş’ye ait olan, davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonun davacılardan …’in yolcu olarak bulunduğu, davacı …’in kullanmakta olduğu şarjlı bisiklete çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacıların yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile hasar gören elektrikli bisiklet için de hasar bedeli talep edildiği anlaşılmaktadır.14/08/2013 tarihli kaza tespit tutanağında”… akülü bisiklet sürücüsü …’in yolcu yaralıyı hastaneye sağlık ekibiyle birlikte götürmesi, beyanının alınamamasıyla kazada kusur oranında kanaate varılamadığı” belirtilmiştir. Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/498 E. 2014/142 K. sayılı ilamına göre sanık sürücü … hakkında birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, karar gerekçesinde, bilirkişi raporuna göre sanığın olayda tali kusurlu olduğunun belirlendiği açıklanmıştır. UYAP’tan yapılan sorgulamada ceza mahkemesi kararının Yargıtay’da temyiz incelemesi sonucu düzelterek onandığı ve 14/10/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan keşfe binaen düzenlenen 11/11/2015 tarihli trafik polisi bilirkişi raporunda … plakalı araç sürücüsü davalı …’in % 100 oranında tam kusurlu olduğu, davacı elektrikli bisiklet sürücüsü …’e atfı kabil kusur bulunmadığı tespit edilmiş ve mahkemece bu rapor hükme esas alınmış ise de kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece; ceza dosyası da getirtilerek öncelikle ceza yargılaması ile eldeki davada kusur yönünden meydana gelen çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi, İTÜ veya Karayolları Trafik Fen Heyeti gibi kuruluşlardan oluşturulacak uzman bilirkişi kuruluna tevdi ile ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ve eldeki davada alınan bilirkişi raporunun birlikte irdelenerek tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Davalı … AŞ kazaya karışan … plakalı aracın Beyoğlu … Noterliği’nin 26.07.2012 tarih, … yevmiye numaralı finansal kiralama sözleşmesi gereğince dava dışı … AŞ’ye kiralanmış olduğunu, işleten sıfatlarının bulunmadığını ileri sürmüştür. 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun 9. ve 17.maddelerine göre, aracın mülkiyeti Finansal Kiralama Şirketine ait ise de, yararlanma ve kullanma hakkı 13.madde hükmünce kiracıya ait olup, kiracı malın zilyedidir ve kiralama konusu malın kullanımı ve getireceği yarar ve zararlar kiracıya devredilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı KTK.’nun 3.maddesi ile “…aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı…” işleten sayılacağı ve 85.madde ile de işletenin ağırlaştırılmış sorumluluk kurallarına göre zarardan sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Dosya kapsamından davalı … AŞ’nin kazadan önce aracı dava dışı … AŞ’ye kiraladığı, kazanın 14/08/2013 tarihinde meydana geldiği, … plakalı aracın 15/08/2012 başlangıç ve 15/08/2013 bitiş tarihli bileşik kasko sigorta poliçesi ile ihbar olunan … Sigorta Şirketi tarafından sigortalandığı, aracın … tarafından kullanıldığının özel şart olarak poliçede yer aldığı, davalı …AŞ’nin kazaya karışan aracın şirket tarafından kullanıldığını kabul ettiği anlaşılmakla, davalı … A.Ş. aleyhindeki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Kabule göre de; ihtiyari dava arkadaşlarının her biri için belirlenen manevi tazminatın yine her bir davacı için ayrı ayrı hüküm altına alınması gerekmesine karşın manevi tazminat miktarları toplanarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerindedir. Ayrıca davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerindedir. Davalı … Şirketi vekilinin davacının asgari ücretle çalıştığı varsayılarak hesaplama yapıldığı oysa seyyar satıcılık yaptığı yönündeki istinaf itirazı, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre davacının geliri asgari ücretin altında dahi olsa tazminat hesabında asgari ücretin esas alınacağı kabul edildiğinden yerinde değildir. Kusur açısından rapor alınması ve tarafların kusur oranlarına göre tazminat talebinin değerlendirilerek karar verilmesi gerekmekle, diğer istinaf itirazları bu aşamada değerlendirilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar ve davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatıranlara iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nin 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, teminat mektubunun davalı … AŞ’ye iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2021