Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2045 E. 2021/440 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2045
KARAR NO: 2021/440
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2018
NUMARASI: 2014/1074 Esas – 2018/371 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (ZMSS Poliçesine Aykırılıktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, ZMSS poliçesine aykırılıktan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı sigortalı araç maliki … yönünden taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, ceza mahkemesi dosyası incelenmiş, bilirkişiden rapor alınmış, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporuyla davalı sürücü … davaya konu kazada tam kusurlu olduğu, diğer araç sürücülerinin kusurlarının bulunmadığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/05/2009 tarih, 2009/1136 esas ve 2009/3101 Karar sayılı sayılı ilamında da vurgulandığı üzere Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının B.4-a bendinde düzenlenen sürücünün ağır kusurlu eylemi nedeniyle rücu koşulunun oluşması için aranan ağır kusur kavramının asli kusurdan daha ağır bir kusur hali olup, kasta yaklaşan bir kusuru ifade ettiği asli kusur durumunun tek başına rücu olanağı vermediği, somut olayda davalı sürücü tam ve asli kusurlu bulunsa da tüm dosya kapsamıyla sürücünün kusurunun hızlı araç kullanma ve trafiği aksatacak tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirmesi eyleminden ibaret olduğu, davalı sürücünün ifadelerinde sol tarafındaki araca çarpmamak için ani fren yapması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybederek park halindeki araçlara çarpıp yaralandığını bildirdiği, sürücünün kaza sırasında alkollü olmadığı Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde emniyet şeridinden normal şeride kontrolsüz geçen araçları geç fark ettiğini süratli olduğu için bu araçlara çarptığını bildirdiği, sürücü hakkında trafik güvenliğini tehlikeye düşürmek nedeniyle kamu davası açılmadığı, davacı tarafça davalı sürücünün savunmasının aksini kanıtlayacak sürücünün asli kusurdan daha ağır ve kasta yaklaşan nitelikte kusurlu olduğuna dair delillerin sunulamadığı, buna göre davalı sigortalı araç malikinin poliçe şartlarının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak davacı sigortacıya karşı sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla davalı … yönünden kanıtlanamayan davanın reddin,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve beyanlarının göz ardı edilerek davanın reddine karar verildiğini, dosyada bulunan bilirkişi raporunun da dikkate alınmadığını, dosyada bulunan kaza tespit tutanağında görüleceği üzere araçların yarış içerisinde olduğunun açıkça yazıldığını, gerekçeli kararda bu husustan bahsedilmediğini, araçların yarış halinde olmasının, trafik güvenliğini tehlikeye soktuğu gibi poliçe hükümleri açısından da ağır kusurun varlığı için yeterli olduğunu belirtmiştir. HMK 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, davacı Sigorta Şirketinin ZMS sigortacısı, davalı …’ün maliki (sigortalısı) ve davalı …’ün sürücüsü olduğu … plakalı aracın 23/03/2014 tarihinde, dava dışı iki araca çapması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, dava dışı araçların hasar gördüğü ve davacı Sigorta Şirketi tarafından ZMSS poliçesi kapsamında, dava dışı araçlar için toplamda 17.016,68 TL tazminat ödendiği; işbu davada, davacı Sigorta Şirketi tarafından, ZMSS Poliçesi Genel Şartları’na aykırı davranıldığı iddiasıyla rücuen tazminat talebinde bulunulduğu ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı Sigorta Şirketi vekili her ne kadar, davalı sürücü …’ün diğer araçlarla hız yarışı içerisinde olduğu esnada kazanın meydana geldiğini iddia etmiş ise de; trafik kazası tutanağının yapılan incelemesinde bu yönde herhangi bir tespitin yapılmadığı, kusur bilirkişisinin raporunda da böyle bir hususun yer almadığı, dolayısıyla davacı tarafça bu iddianın ispatlanamadığı kanısına varılmıştır. Bir başka deyişle, dava dışı araçlar için ödenen tazminatın, ZMSS poliçesi teminatı kapsamında kaldığı ve ZMSS Genel Şartları’na aykırılık oluşturan bir eylemin varlığı ispatlanamadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsile ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/03/2021