Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2028 E. 2021/354 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2028
KARAR NO: 2021/354
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2016/392 (E) 2018/134 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Sürekli İş Göremezlik Tazminatı
KARAR TARİHİ: 17/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/02/2016 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçtiğini ve müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobile çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle müvekkili …’ın yaralandığını, …’ın kullandığı otomobilin tescilsiz olmasından dolayı meydana gelen zarardan …’nın sorumlu olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 1.000,00 TL daimi sakatlık tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 10/11/2017 tarihli talep arttırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 219.136 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın … plakalı araç sürücüsü … ve işleteni …’a ihbar edilmesini, … plakalı aracın 17/02/2016 tarihinde geçerli trafik poliçesinin olup olmadığının tramer kayıtlarına göre tespit edilmesi ve poliçenin varlığı halinde davanın esastan reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyetin tespiti için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, davacının kaza neticesinde herhangi bir ödeme alıp almadığı hususunun araştırılmasını, …na başvuru olmadığından temerrüdünden bahsedilemeyeceğini ve faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın 10/11/2017 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden kısmen kabulü ile 211.057,16 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü davacı …’ın olay esnasında 1,86 promil alkollü olmasına ve trafik kazası tespit tutanağına göre kusur izafe edilmesine rağmen tek uzmandan alınan bilirkişi raporuna göre kusursuz bulunmasının kabul edilemeyeceğini, ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmadan, itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, maluliyet oranının özürlülük ölçütüne ilişkin yönetmelik esas alınmadan belirlendiğini, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faize göre hesaplanması gerektiğini, davacıya ait SGK hizmet dökümünün bulunmadığını, dosyada yer alan sendika yazısına göre soyut olarak belirlenen aylık kazanç üzerinden hesaplama yapıldığını, davacının elde ettiğini iddia ettiği gelir somut belgelerle ispatlanamadığından hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini, reddedilen kısım yönünden davalı taraf lehine vekalet ücreti dahil olmak üzere diğer yargılama masraflarına hükmedilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 17.02.2016 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki, ZMM sigortası bulunmayan, … plakalı otomobil ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan kusur raporunda, … plakalı araç sürücüsü …’ın, mahal şartlarının üzerinde hızla seyrini sürdürdüğü, sevk ve idare hatası nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şerit ihlalinde bulunarak, karşı yön yol bölümünde kendi şeridinde normal seyrini sürdüren davacı idaresindeki … plakalı araca çarptığı, kendi şeridinde seyrini sürdüren davacının mevcut şartlarda olayı önlemek bakımından alabileceği bir tedbir bulunmadığından olayda atfi kabil kusurunun bulunmadığı, sürücü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücünün alkollü bulunduğu ancak olayın meydana gelmesinde alkolün illiyetinin bulunmadığı, davacı sürücüye alkollü olduğundan dolayı kusur izafe eden kaza tespit tutanağının olayın oluşumuna uygun düşmediği tespit edilmiştir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu, eylem ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğundan davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan ATK 3. İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 06.09.2017 tarihli maluliyet raporunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranının belirlendiği, kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin yürürlükte olduğu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporunun düzenlenmediği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Davacı taraf 21/11/2016 tarihli dilekçesinde, makine kaynak ustası olarak çalıştığını, aylık 2.700 TL gelir elde ettiğini; bu hususu ispat için işveren tarafından düzenlendiği belirtilen ücrete ilişkin yazı ve emsal araştırması delillerine dayanmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “emsal gelir araştırması kapsamında alınan sendika cevabının, davacının beyanını teyit eder nitelikte olduğu, her ne kadar sendikanın cevabına göre davacının gelirinin daha yüksek olacağı düşünülecek olsa da davacının beyanı esas alınarak davacının gelirinin net 2.700 TL olduğu kabul edilerek” asgari ücretin 2,07 katı üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ancak Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilen gelir durumunun davacının soyut beyanı, üçüncü kişileri bağlayıcı niteliği olmayan, işveren tarafından düzenlendiği bildirilen bila tarihli adi yazılı belge ve Birleşik Metal İş Sendikası’nın bildirdiği ücretler esas alınarak belirlendiği, davacıya ait sigorta hizmet döküm cetvelindeki bilgilerin nazara alınmadığı anlaşılmaktadır. Oysa hizmet döküm cetvelinde davacının kazadan önce çalıştığı iş kolunun beyan edilen “kaynakçı” olmadığı, kaza sonrası tarihten sondaki bir dönem için kaynakçı olarak kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu durumda, gelir durumunun davacının beyanı dışında her türlü delille ispat edilmesi mümkün olmakla, davacının kaza öncesinde kaynakçı olarak çalıştığının ve yine bu iş kolundan asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğinin ispatı için sunulacak delilleri toplanıp değerlendirilerek davacının sürekli ve düzenli geliri belirlenip oluşacak sonuca göre kabul edilen gelir tazminat hesabında göz önüne alınmalıdır. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmış ise de Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2021/2772 E. 2021/3174 K. ve 2020/6173 E. 2021/3121 K. sayılı kararlarında da kabul ve ifade edildiği üzere, TRH 2010 yaşam tablosu ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı, kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığı anlaşılmakla, tazminat hesabının PMF 1931 yaşam tablosuna göre hazırlanan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır. KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı isabetli değildir. Bu durumda mahkemece, 17.02.2016 kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması; istinaf edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) tazminat hesaplamasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (sürekli işgücü kaybı tazminat miktarı için davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nin 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, teminat mektubunun davalı … iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/03/2021