Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2027 E. 2021/464 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2027
KARAR NO: 2021/464
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
NUMARASI: 2015/837 (E) 2018/46 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat(Trafik kazasından kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 27/04/2015 tarihinde, İstanbul İl Emniyet müdürlüğünde görevli davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yokuş aşağı hızla inerken, o sırada aynı yol üzerinde karşı yola geçmek isteyen davalı … Sigorta AŞ’ye sigortalı, davalı …’a ait ve onun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması sonucu hızını alamayarak kaldırımda yürümekte olan müvekkilleri … ve … ile anneanneleri dava dışı …’e çarparak yaralanmalarına sebep olduğunu, her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunun olay günü tutulan trafik kazası tespit tutanağında belirtildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kaza nedeniyle zorunlu olarak yapılan pansuman giderleri ve yol masrafları için şimdilik 100 TL, dershane masrafı olarak ödenen 840 TL, çocukların bakımı için tutulması gereken yardımcı masrafları nedeniyle şimdilik 100 TL’nin tüm davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı anne … için 25.000 TL, davacı baba … için 15.000 TL, küçük … için 25.000 TL ve küçük … için 25.000 TL manevi tazminatın 27/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi haricindeki) davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maddi tazminata ilişkin taleplerinin kısmi dava olduğunu, oysa talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağını, davanın usulden reddine karar verilmesini, davaya konu kazanın asıl sorumlusunun davalı … olduğunu, davacıların kazadan kaynaklı maddi zararlarının ne olduğu hususunda yazılı bir belge sunmadıklarını, 18 yaşından küçüklerin sosyal güvenceleri olmasa bile tüm sağlık giderlerinin SGK tarafından karşılandığını, manevi tazminat hususunda kanunun ağır bedensel bir zararın olması halinde yakınlarına tazminat ödenmesini şart koştuğunu, oysa dava konusu olayda çocukların ağır bedensel zararının olmadığını, çocukların ayakta tedavi edilerek taburcu edildiğini, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili tarafından 03/02/2015-2016 döneminde ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, gerek 6111 sayılı yasa gerekse SGK 07/02/2012 tarih 2012/5 sayılı genelge uyarınca yol, refakatçi, ilaç, tıbbi malzeme ve sair tüm giderler dahil olmak üzere, trafik kazası kaynaklı tüm tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, bu nedenle husumete itiraz ettiklerini, bakıcı giderinin makbuz, fatura gibi delillerle kanıtlanması gerektiğini, ayrıca Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporda sürekli bakıma muhtaç olduğunun belirtilmesi gerektiğini, dershane giderinin dolaylı gider olması nedeniyle teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu … plakalı aracın … Sigorta AŞ tarafından sigortalı olduğundan davanın … Sigorta AŞ’ye ihbar edilmesini, kazanın diğer davalı …’ın ilk geçiş hakkını vermeden karşı yola girmesi nedeniyle … plakalı araca çarpması ve bu çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın yoldan çıkarak kaldırımdaki yayalara çarpması sonucu meydana geldiğini, müvekkili idarenin herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacı küçüklerin dershane giderinin dava konusu olayla ilgisi bulunmadığından reddi gerektiğini, sağlık giderlerinin SGK tarafından karşılanması nedeniyle reddi gerektiğini, çocukların bakımı için tutulması gereken bakıcı masraflarının maddi tazminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru olduğunu, kaza tarihinde kullandığı aracın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ait resmi araç olduğunu ve kazanın görev başında ve görev yaptığı hizmet binasına giderken meydana geldiğini, kazada davacılar … ve … ile dava dışı …’nin yaralandığını, davacı … ve …’nın dava açma yararları olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini, kaza tespit tutanağında kendisine verilen kusur oranını kabul etmediğini, kaza nedeniyle davacı küçüklerin ayakta tedavi gördükten sonra taburcu olduğunu, tedavi giderlerinin devlet tarafından karşılandığını, sonrasında yapılan pansumandan da ücret alınmadığını, davacı …’nın, kazada yaralanan annesine hastanede bakması nedeniyle davacı küçüklerin dershanelerine gidemediği beyan edilmiş ise de dava dışı …’ye taburcu olana kadar kendisinin … Hizmetleri ile sözleşme yaparak bakıcı tuttuğunu, kendisinin ve mesai arkadaşlarının kaza tarihinden itibaren davacıların mağdur olmaması için maddi ve manevi olarak her istediklerini yaptığını, lüzum üzerine tüm medikal malzemelerini aldığını, davacılara dilekçe ekindeki faturalarda görüleceği üzere 4-5 ay yetecek kadar gıda, temizlik vb ürünleri aldığını, tüm insani görevlerini yerine getirdiğini, talep edilen maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu, kendisinin de bakmakla yükümlü olduğu eşi ve çocuğu bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü ile, davacı yanın yerinde görülmeyen tedavi giderleri ve dershane ücreti ile ilgili maddi tazminat istemlerinin ve yine yerinde görülmeyen bakıcı masrafı ile istemlerinin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı anne … için 5.000,00 TL, davacı baba … için 5.000,00 TL, küçük … için 2.500,00 TL ve … için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın sigorta dışındaki davalılardan Müştereken ve müteselsilen tahsili ile olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davacılara verilmesine (küçük çocuklara velayeten anne ve babalarına ödenmek koşuluyla), fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekili ile davalı … istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkili idareye hiçbir kusur yöneltilemeyeceği gibi hizmet kusurunun da bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsü davalı …’ın ilk geçiş hakkına uymadığının yargılama neticesinde ortaya konduğunu, zararın diğer davalı …’ın kusurundan doğmuş olması nedeniyle idarenin tazminat sorumluluğu bulunmadığını, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasının ancak zararın idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması koşuluna bağlı olduğunu, davacının manevi tazminat talebinin sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu, dosyada mübrez bilirkişi raporları ile de sabit olduğu gibi davacı tarafların hiçbirinde manevi tazminat gerektirecek düzeyde bir maluliyetin olmadığının tespit edildiğini, davacıların tüm manevi tazminat taleplerinin reddi gerekmekte iken yerel mahkemece kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, ayrıca manevi tazminata faiz yürütülmesinin ve müvekkili idare harçtan muaf olduğundan harçları kapsayacak şekilde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13.maddesinde, kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevi yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açabileceklerini, yerel mahkeme tarafından verilen kararda hem İl Emniyet Müdürlüğü hem de tarafına ödeme yükümlülüğü getirildiğini, kendisi yönünden husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, TBK’nın 56. maddesinde zarar görenin tazminat isteme ve ölüm veya ağır bedensel zarar halinde yakınlarının tazminat isteme hakkından bahsedildiğini, somut olayda küçükler … ve …’ın kazaya karıştıklarını ve hastane raporlarına göre bedensel hiçbir zarar görmediklerini, buna rağmen kaza ile alakası olmayan … ve …’ya tazminata karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, her halükarda kalıcı bedensel zarar görmeyen çocuklar ve aile bireyleri için takdir edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, yerel mahkemenin kusur incelemesi yapmadığı gibi kimin ne kadar ödeyeceği hususunun da netleştirilmediğini, kazada kusuru bulunmadığını, davacılar ile yakından ilgilendiğini, vicdan azabı nedeni ile yerel mahkemenin hükmettiği tutardan çok daha fazla masraf yaptığını ancak delillerinin dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından ve İstanbul 50.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/85 E. 2017/379 K. sayılı dosya içeriğinden; 27/04/2015 tarihinde, davalı … Sigorta Şirketinin ZMS sigortacısı, davalı …’ın maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile seyir halinde iken olay mahalli kavşağına sola doğrultu değiştirme manevrası yaparak girdiği sırada aracına davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması ve kontrolünü kaybeden … plakalı otomobilin kaldırımdaki davacı yayalar … ve …’a çarpması nedeniyle gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacılar … ve …’un yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın asli, davalı …’in tali kusurlu olduğu, yaralanan davacılar … ve …’un kusursuz olduğu; davacı küçük …’un yaralanmasının 12/04/2017 tarihli ve davacı küçük …’ın yaralanmasının 25/01/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda maluliyetine neden olacak düzeyde olmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 2 (iki) haftaya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği; davacıların maddi (pansuman ve yol giderleri, bakıcı gideri, dershane ücreti) ve manevi tazminat talep ettikleri ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. TBK’nın “Manevi tazminat” başlıklı 56. maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre öncelikle manevi tazminat istemek hakkı beden ve ruh tamlığı bozulmuş olan kişiye tanınmıştır. Bunun yanında bir yakınının uğradığı bedensel zarardan ruhsal yönden etkilenen kişiler de zarara uğrayandan bağımsız olarak manevi tazminat isteyebilirler. Ancak, bunun için yaralanma nedeni ile gerçekten kişisel yararların veya hakların doğrudan doğruya ağır bir biçimde zarara uğramış olması gerekir. Diğer bir anlatımla, bir kimsenin bedensel zarara uğramasından dolayı onun çok yakınlarından birisinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde zarara uğramışsa onun da manevi tazminat isteme hakkı vardır (HGK 26.04.1995 gün ve 1995/11-1995/403). Olay tarihindeki yasal düzenleme ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları dikkate alındığında mağdurun yakınları sadece ölüm ve ağır bedensel zarar halinde manevi tazminat isteminde bulunabileceğinden, davacılar … ve …’un yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu anlaşılmakla, davacılar … ve … yararına manevi tazminat istemlerinin reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Davalılar İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekili ve …’in bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. Davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından davacılar … ve … yararına verilen manevi tazminat kararı bu davalı yönünden kesinleşmiştir. Manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; Olayın gerçekleşme şekli, davacılar … ve …’ın yaralanmasının niteliği, caydırıcılık ilkesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, manevi tazminat müessesesinin amacı ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak yapılan değerlendirmede takdir edilen manevi tazminat miktarı yüksek değildir. Davalılar İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekili ve …’in bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Davalı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne izafeten İstanbul Valiliği harçtan muaf olup davalı İstanbul Valiliği vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı … ile davalı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … ile davalı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1-Davacı yanın yerinde görülmeyen tedavi giderleri ve dershane ücreti ile ilgili maddi tazminat istemlerinin ve yine yerinde görülmeyen bakıcı masrafı ile ilgili istemlerinin reddine, 2)Manevi Tazminat Davası Bakımından; a-Davacılar … ve …’un davalılar … ile davalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne izafeten İstanbul Valiliği’ne karşı açtığı manevi tazminat davasının reddine, b-Davacılar … ve …’un davalı …’a karşı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, Davacı anne … için 5.000 TL, davacı baba … için 5.000 TL manevi tazminatın 27/04/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiliyle davacılar … ve …’a verilmesine, c-Davacı küçükler … ve …’un davalı sigorta şirketi dışındaki davalılara karşı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, Davacı … için 2.500 TL ve davacı … için 2.500 TL manevi tazminatın 27/04/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ve …’a verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.024,65 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 310,95 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 713,70 TL karar ve ilam harcının davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, (davalı …’in 341,55 TL’den müteselsilen sorumlu tutulmasına) 6-Davacı tarafından peşin yatırılan 338,65 TL peşin ve başvurma harcının davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen 447,00 TL posta giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 73,62 TL’sinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın oranlamaya göre davacılar üzerinde bırakılmasına, (davalı …’in 24,54 TL’den sorumlu tutulmasına) 8-Davalı İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne izafeten İstanbul Valiliği tarafından yapılan 50,00 TL’nin … ve …’tan alınıp bu davalıya verilmesine, 9-Davalı … tarafından yapılan 40,00 TL posta giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 33,40 TL’nin davacılardan alınıp davalı …’a verilmesine, 10-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, manevi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180 TL vekalet ücretinin sigorta şirketi dışındaki davalılardan alınıp davacılara verilmesine, 11-Davalı … Sigorta Şirketi maddi tazminat davasında kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; -ilk derece mahkemesinin bu konudaki kararı tekrar edilmek suretiyle- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre hesaplanan 1.040 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalıya verilmesine, 12-Davalılar … ve İstanbul Valiliği davada vekille temsil edilip bu davalılara karşı açılan manevi tazminat davasının ret sebepleri müşterek olduğundan ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre belirlenen 2.180 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalılara verilmesine, 13-HMK 120.maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istek halinde ilk derece mahkemesi tarafından adı geçene iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı … tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 37,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 136 TL yargılama giderinin, davacılar … ve …’tan tahsil edilerek, bu davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/03/2021