Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/2025 E. 2021/576 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/2025
KARAR NO: 2021/576
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2016/213 Esas – 2018/345 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (TTK 1472. Maddesi)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, TTK’nın 1472.maddesi kapsamında araç hasar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosyada bulunan hasar dosyası, olay tutanağı, kasko sigorta poliçesi örneği ve ekspertiz raporu örneğinden, davalıların oluşturduğu … Adi Ortaklığına ait iş makinasının davalı … yönetiminde iken davacı … şirketinden kasko sigortası bulunan … plakalı araca çarpması sonucu hasar verdiği, davacının bu hasar nedeniyle … plakalı araç sahibine 30.000 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda aldırılan rapor ile kazanın meydana gelmesinde davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığa ait ve davalı …’nün kullandığı iş makinasının kazanın meydana gelmesinde %25 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araçta meydana gelen hasarın 33.000 TL olduğu, yol bakım ve onarımından sorumlu olunan kuruluşun %50 oranında sorumlu olduğu rapor edilmiştir. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmadığından ve davacı davasını adi ortaklığı oluşturan şirketlere yöneltmiş olduğundan, … Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi ortaklığına karşı açılmış olan davadan dolayı hüküm oluşturulmasına yer olmadığına kararı verilmiştir. Davacının kasko sigortasını yapmış olduğu sigorta poliçesi kapsamında 30.000 TL ödemiş olduğu, yapmış olduğu ödeme nedeniyle davalılara karşı zarar gören adına halef olduğu, kazanın meydana geldiği yol çalışmasını davalıların oluşturduğu adi ortaklığın yapmış olması, iş makinasının adi ortaklığa ait ve bu ortaklığın işini yapıyor olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde adi ortaklığı oluşturan şirketlerin %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş, davalı şirketlere ait iş makinası sürücüsü davalı …’nün de %25 oranında kusurlu olduğu, 7.500 TL’den sorumlu olduğu kabul edilerek davalı … İnş Adi Ortaklığı hakkında dava adi ortaklığı oluşturan şirketlere yöneltilmiş olduğundan bu davalı hakkında hüküm oluşturulmasına yer olmadığına” gerekçesiyle “Davalı … Adi Ortaklığı hakkında dava adi ortaklığı oluşturan şirketlere yöneltilmiş olduğundan bu davalı hakkında hüküm oluşturulmasına yer olmadığına, Davacının davalılara karşı açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, 22.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … 8.250 TL’den sorumlu olmak üzere) tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalılar … AŞ., …, … AŞ., … AŞ. ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayın meydana gelmesinde davalıların %100 kusurlu olduğunu, bu nedenle talep edilen 30.000,00 TL’lik tazminatın tamamına karar verilmesi gerekirken %25 kusur indirimi yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalılar … AŞ., …, … AŞ., … AŞ. ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği alanın şantiye sahası olması nedeniyle olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve işbu Kanun’da düzenlenen araç işletenin sorumluluğu hükümlerinin uygulanamayacağını, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, hükme esas oluşturan kök ve ek bilirkişi raporlarındaki kusur oranlarının hukuki mesnedinin bulunmadığını, dava konusu kazanın, …’ın çalışanı …’nin aceleci ve dikkatsiz tavırları nedeniyle gerçekleştiğini; kök ve ek bilirkişi raporlarında, dava konusu kazanın meydana geldiği inşaat alanında, yolun bakım, onarım ve güvenliğinden sorumlu olan kuruluşun asli kusurlu olduğu belirtilerek, kuruluşun alt yüklenici sözleşmelerine göre belirlenmesi gerektiği tespit edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesi tarafından, sözleşmelerin celp edilmeksizin eksik deliller ile hukuka aykırı karar verildiğini ve olayın gerçekleştiği şantiye sahasının şantiye yolu olduğu hususunun dikkate alınmadığını; hükümde yer alan rücuen tazminat bedelinin, tek taraflı olarak tutulan ekspertiz raporu doğrultusunda poliçe kapsamında sigorta ettirene ödenen miktarı yansıttığını ve eksik değerlendirme ve inceleme içeren kök ve ek bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğunu, dosyada bulunan kasko sigorta poliçesinde yer alan “Hafriyat klozu” başlıklı düzenleme gereğince, aracın hafriyat faaliyetlerinde kullanılması durumunda hasar bedeli üzerinden %40’ı sigortalı üzerinde kalmak kaydıyla müşterek sigorta (koasürans) uygulanacağına ilişkin düzenlemenin dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 10/04/2015 tarihinde, davalıların sorumluluğunda bulunan … Mahallesi, 3. havaalanı, 1. pist tören alanı bölgesinde, davalılara ait ve davalı …’nün yönetimindeki iş makinasının geri geri gelerek, davacı … nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı kamyona çarpması neticesinde sigortalı araçta hasar meydana geldiği, davacı … tarafından, dava dışı sigortalısına 13/07/2015 tarihinde araç hasar tazminatı olarak 30.000,00 TL ödendiği, davacı … tarafından işbu davada TTK’nın 1472/1.maddesi gereğince ödediği tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği ve Mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 13/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu olayın 2918 sayılı KTK kapsamında trafik kazası olduğu, trafik kazasının meydana gelmesinde, davacı …’ne sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’nin %25 oranında tali kusurlu, davalılara ait … numaralı iş makinesinin operatörü …’nün %25 oranında tali kusurlu olayın meydana geldiği inşaat alanında yolun bakım, onarım ve güvenliğinden sorumlu kuruluşun %50 oranında asli kusurlu oldukları; Sigorta Şirketi’ne sigortalı … plakalı araçta meydana gelen onarım zararının kaza tarihi itibarıyla 33.000,00 TL olduğu, kusur doğrultusunda davalı operatör …’nün oluşan zararın 8.250,00 TL’lik kısmından, olayın meydana geldiği inşaat alanında yolun bakım, onarım ve güvenliğinden sorumlu kuruluşun 16.500,00 TL’lik kısmından sorumlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279.maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Bu durumda, Mahkemece, bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasa açısından herhangi bir hata bulunmadığından, davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularındaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalılar … AŞ., …, … AŞ., … AŞ. ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken karar ve ilam harcı 1.536,98 TL olmasına rağmen istinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından toplamda 1.921,75 TL karar ve ilam harcı yatırıldığından, fazladan alınan 384,77 TL karar ve ilam harcının davalılar … AŞ., …, … AŞ., … AŞ. ve …’ye iadesine, 4-Tarafların istinaf başvuruları nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/04/2021