Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/200 E. 2019/654 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/200
KARAR NO : 2019/654
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2017
NUMARASI : 2015/691 Esas – 2017/612 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/12/2019
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.09.2014 tarihinde davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı …A.Ş. ye ait … plaka sayılı tır çekicisine bağlı … plakalı tankerin damperinin açılması sureti ile … yaya üst geçidine çarpmak suretiyle üst geçidin yıkılması sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını belirterek 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza yapan aracın sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olan davalıların tamamından; 300.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri davanın reddini talep etmişlerdir.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 118.491,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; 20.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi haricinde kalan davalılardan tahsiline; tedavi gideri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından; hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu gerekçesiyle; Davalılar … ve … vekili tarafından ise; birden fazla sebepten dolayı zarar oluşması halinde hangi sebebin ne derecede etkili olduğunun araştırılmasının gerektiği, somut olayda köprünün standartlara uygun yapılmış olması durumunda yıkılmasının mümkün olmadığı, ve bu şekilde araç sürücüsünün eylemiyle zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunmadığı, bu yönde inceleme yapılmaksızın her bir sebep yönünden uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığı tespit edilmeden ceza dosyası üzerinden alınan rapora göre karar verildiği, ayrıca manevi tazminatın da yüksek takdir edildiği belirtilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde; sigortacısı oldukları aracın sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sorumluluklarının söz konusu olduğunu, ne var ki sigortalı aracın kusurlu olup olmadığı belirlenmeden karar verildiğini, hükmedilen tazminata ıslah tarihinden, bu talep kabul görmez ise rapor hesap tarihinden faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hüküm kurulmasının dayanaksız ve isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları aracın damperinin açılması nedeniyle yaya üst geçidine çarpmak suretiyle üst geçidin yıkılması ve üst geçitte bulunan davacının yaralanarak malul kalmasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.Motorlu araçların işletilmesinde öngörülen sorumluluk, bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. Öte yandan TBK’nın 61. maddesi uyarınca birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde bu zarardan müteselsilen sorumludurlar. Davaya konu olay nedeniyle UYAP’tan temin edilen Bakırköy 16. Ceza Mahkemesi’nin 2015/13 Esas 2018/87 Karar sayılı dava dosyasında, aralarında davalı araç sürücüsü … de bulunduğu kişiler hakkında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davalı araç sürücüsünün, damper açık olduğu halde ve damperin açık olduğunu fark etmeden seyrine devam ettiği, bu şekilde seyir halinde iken üst geçide çarptığı ve gerçekleşen kazada asli kusurlu olması nedeniyle mahkumiyetine, üst geçidin ise projesine ve şartnamede belirtilen hususlara göre imal edildiği gerekçesiyle diğer sanıkların beraatine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 19. C.D.’nin 2018/2643 E. 2018/3072 karar sayılı kararıyla, istinaf başvurusunun kesin olarak esastan reddine karar verildiği ve kararın bu şekilde kesinleştiği anlaşılmaktadır. TBK 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesince verilen beraat kararıyla bağlı değil ise de, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Ceza mahkemesinde davalı araç sürücüsü asli kusurlu kabul edildiğine göre maddi tazminat bakımından müteselsil sorumluluk esasına dayalı olarak açılan davada TBK’nın 61 maddesine istinaden davalıların, kazanın gerçekleşmesinde kusuru bulunmayan davacıya karşı zararın tamamından sorumlulukları bulunmaktadır. Üst geçidin gereği gibi imal edilip edilmemesi, giderek olayın gelişimine sebebiyet verip vermediği, rücu ilişkisinde tartışılacak bir husus olup bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.Öte yandan tarafların mali ve sosyal durumu, kazanın gerçekleşme biçimi, %19 oranındaki maluliyet ve 3 aya kadar iyileşme süresi, caydırıcılık unsuru, paranın alım gücü ile hak ve nesafet ilkesi nazara alındığında mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının dosya içeriği ile usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek bu yöne ilişkin her iki tarafın istinaf itirazının da isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır. Yine, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı nazara alındığında, ıslah edilen kısım bakımından da faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır (TBK m.117/2).Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; tarafların yerinde olmayan istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- Davacı bakımından istinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Maddi tazminat davası için alınması gereken 8.094,12 TL istinaf karar harcından her iki davalı tarafça yatırılan 4.047,06 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.047,06 TL istinaf karar harcının davalılardan müteselsilen tahsil edilerek HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Manevi tazminat kararı bakımından alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcının davalı sigorta şirketi haricindeki davalılardan müteselsilen tahsil edilerek HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5- Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,6-İstinaf incelemesinde duruşma açılmadığından taraf vekilleri için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, gerekçeli kararın taraflara/ vekillerine tebliğinden itibaren Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere iki hafta içerisinde Dairemize yahut Dairemize gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi. 10/12/2019