Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1976 E. 2021/513 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1976
KARAR NO: 2021/513
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2014/965 Esas – 2018/159 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 20/06/2007 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyon ile müvekkillerinin murisi …’nin içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi olmayan … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, müvekkillerinin murisi …’nin vefat ettiğini, zorunlu sigorta yaptırılmadan taşınma işi yapıldığı için …’nın tazminattan sorumlu olduğunu, aracın yetki belgesinin olup olmamasının ve taşımanın şehir içi ya da şehir dışı taşıma olmasının bir öneminin bulunmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla …’nın poliçe limiti dahilinde ödemekle sorumlu olduğu miktardan şimdilik 10.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşımanın, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17.maddesi kapsamında bir taşıma olmadığı, mevzuat gereğince ferdi kaza koltuk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmadığını, bu nedenle de müvekkili kurumun olaydan dolayı sorumlu olamayacağını, şehir içinde yapılmış özel bir seyahat olduğunu, müteveffanın tüm mirasçılarının tespit edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ancak dava tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi uygulanması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacılardan … ve … davadan feregat ettiklerinden bu davacılar yönünden davanın feregat nedeni ile reddine, davanın davacı … yönünden kabulü ile 22.500,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşımanın, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen kapsamda bir taşıma olmadığını, ferdi kaza koltuk sigortası yaptırma zorunluluğuna bağlanan bir faaliyet niteliğini taşımadığından müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, taşımanın şehir içinde yapılmış arzi ve hususi bir seyahat olduğunu, seyahatin, Karayolu Taşıma Kanunu’na bağlı olarak çıkarılan yönetmelikte belirlenen yetki belgelerinden hiçbirisinin kapsamına girmediğini, ayrıca, aracın D2 yetki belgesinin de bulunmadığını, dava konusu taşıma faaliyetinin, Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında yapılan şehirlerarası veya uluslararası yolcu taşıması niteliğinde olmadığını, yolculuğun, Çanakkale İli içinde yapıldığını sabit olduğunu, bu nedenle somut olayda, dava konusu taşıma faaliyeti için, kanunen getirilmiş sigorta yaptırma zorunluluğunun bulunmadığını, bu nedenle de müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve 818 sayılı BK’nın 45(6098 sayılı TBK’nın 53). maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu araç ve taşıma yönünden kara yolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza koltuk sigorta poliçesinin yaptırılmasının zorunlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda kaza, davacıların murisinin, 20/06/2007 tarihinde, Ezine-Çanakkale seferini yapan otobüste yolcu iken meydana gelmiştir. Davaya konu taşımanın, Ezine-Çanakkale seferi olduğu gözetildiğinde taşımanın, il içi taşıma olduğu; araç ruhsat örneğine göre, dava konusu aracın, dava dışı … adına kayıtlı ve … adına şehir içi taşıma faaliyeti yapan yolcu otobüsü olduğu anlaşılmaktadır. Dairemizce, Çanakkale Valiliği İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen 04/05/2021 tarihli cevapta; dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 20/06/2007 tarihinde, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 2.maddesi gereğince Valilik İl Trafik Komisyonunca kaza tarihi itibariyle “İl sınırları içerisindeki taşımalar ile 100 km’ye kadar olan şehirlerarası taşımalar”da, karayolu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu getirildiğine dair herhangi bir karar alınmadığı belirtilmiştir. Dava konusu kazanın, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi koltuk sigorta kapsamında değerlendirilmesi için, yapılan taşımanın TTK ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında bir taşıma olması zorunludur. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 2/2. maddesinde, genel ve katma bütçeli dairelerle, il özel idareleri, belediyeler üniversiteler ve kamu iktisadi teşebbüslerine ait otomobillerle yapılan taşımaların bu kanun hükümlerine tabi olmadığı, yine Karayolu Taşımacılığı Yönetmeliğin 2. maddesinde kapsam dışında kalan taşımalara ilişkin düzenlemede, belediyelere ait taşıtlarla yapılan ticari olmayan taşımaların yönetmelik kapsamı dışında kaldığı düzenlenmiştir. Buna göre, davaya konu araç ve yapılan taşıma yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde, Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında kalmadığından karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırma zorunluluğu da yoktur. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/12/2020 tarih ve 2020/2439 Esas-2020/8279 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında; davaya konu taşıma ve araç için zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası poliçesi yaptırma zorunluluğu bulunmadığından davalı …’nın sorumluluğu doğmadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davacılardan … ve … davadan feregat ettiklerinden bu davacılar yönünden davanın feregat nedeni ile reddine, 2-)Davacı … tarafından açılan tazminat davasının reddine, 3-)Peşin yatırılan 122,6 TL harcın alınması gereken 59,30 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 63,3 TL harcın davacılara iadesine, 4-)Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-)Gider avansından artan miktarın HMK’nın 333. maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/04/2021