Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1974 E. 2021/724 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1974
KARAR NO: 2021/724
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2015/1094 (E) 2018/181 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanana destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri tazminatı
KARAR TARİHİ: 17/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacılar … ve …’ın çoçuğu olan …’un yolcu olarak bulunduğu, dava dışı …’in yönetimindeki … plaka sayılı aracın … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada vefat ettiğini, müvekkillerinini destekten yoksun kaldıklarını belirterek, cenaze ve defin masrafları ile destekten yoksun kalma tazminatı olarak 5.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminat hesap raporu ile belirlenen 40.367,36 TL tazminatın 07/10/2015 tarihinde banka vasıtasıyla ödendiği davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ibra edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 53.567,70 TL, davacı … için 79.409,45 TL tazminat 07/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; davacılara yapılan ödemenin bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda göz önünde bulundurulmadığını; davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ibra edildiğini, yetiştirme gideri hesaplatılarak tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini; davacı ve miras bırakanın muhtemel yaşam sürelerinin Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre PMF 1931 tablosuna göre hesaplanmasına gerekirken, TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlendiğini, şayet TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılacak ise 1,8 teknik faiz oranı ile devre başı ödemeli belirli süreli rant tekniği kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, bilirkişi tarafından kullanılan hesaplama tekniğinin eksi poliçe şartlarına göre, yaşam tablosunun ise yeni Genel Şartlara göre olduğunu; hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini; temerrüde düşürülmeyen müvekkili şirket tarafından ödeme yapıldığından faiz talebinin reddedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanana destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 111’inci maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Kanunun bu hükmünün uygulanabilmesi için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek bulunmamaktadır. Bu husus dava sırasında ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Kanunda belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Öncelikle belirtmek gerekirki destek tazminatı, ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nin 111’inci maddesinde belirtildiği şekilde pek aşırı (fahiş) bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken destekten yoksun kalma tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında pek aşırı fark olduğu saptanırsa, davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek, davaya konu kaza nedeniyle oluşan zarar ve kusur durumları belirlenerek buna göre hesaplanacak tazminat tutarından davalı tarafından ödenen paranın tutarı güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşacak duruma göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda;7/7/2015 günü meydana gelen olay nedeniyle davalı … Sigorta AŞ tarafından davacılara 7/10/2015 günü davacı … için 16.863,00 TL, davacı … için ise 23.504,00 TL ödeme yapılmış; davacılar vekili tarafından tarih içermeyen ibraname imzalanmıştır. Eldeki davanın 3//11/2015 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK’nin 111’inci maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir. Diğer yandan da davalı sigorta şirketi tarafından davacı destek alacaklılarına ödenen tazminat miktarı ile yargılama sonunda saptanan tazminat tutarı arasında pek aşırı fark bulunmaktadır. Bununla birlikte destekten yoksun kalma tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunan ve az önce açıklandığı gibi 07/10/2015 tarihinde kısmi ödemede bulunan davalı sigorta şirketinin 07/10/2015 tarihinden itibaren bakiye tazminat alacağı yönünden faizden sorumlu tutulması da doğrudur. Bu itibarla davacılar vekili tarafından imzalanan ibraname makbuz hükmünde olduğundan davalı vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde değildir. Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesinin 23/03/2021 gün ve 2021/2772 (E) – 2021/3174 (K), 2020/6173 (E) – 2021/3121 (K) sayılı kararlarında açıklandığı gibi; destekten yoksun kalma tazminatı davasında gerçek zararın miktarı, davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edecekleri kazanç toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH 2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nin 90’ıncı maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle bedensel zarar tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı isabetli değildir. Herhangi bir çıkar karşılığı olmayan hatır taşıması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nin 51’inci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yakın aile bireylerinde olduğu gibi maddi ve manevi menfaattin bulunduğu akrabalar arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. Dava dosyasına eklenen soruşturma belgelerinin incelenmesinde; davacı …’un oğlu olan destek … ile birlikte, hayvancılık tesisine gitmek amacıyla aynı zamanda yanlarında çoban olarak çalıştığı dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca bindiği, adı geçen kişinin yönetimindeki aracın önünde seyreden dava dışı …’nin idaresindeki kamyona arkadan çarpması suretiyle kazanın meydana geldiği, böylece somut olayda yanında çalışan davacı … ile oğlu maktül …’i taşıyan sürücünün maddi ve manevi menfaatinin bulunması nedeniyle hatır taşımasından söz edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı sigorta şirketi vekilinin yetiştirme giderinin mahsubu gerektiğine ilişkin istinaf nedeninin incelenmesine gelince: her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Nüfus kaydı içeriğine göre 01/11/2003 doğumlu olup, 07/07/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasının ardından 18/08/2015 günü ölen böylece kaza tarihinde 11 yaşında olan desteğin ölümü sebebi ile annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında; annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gereklidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde yetiştirme giderine ilişkin hesaplama yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yetiştirme giderine ilişkin inceleme ve hesaplama yapıldıktan sonra oluşacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi yerinde olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta AŞ vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2021