Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1922 E. 2021/602 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1922
KARAR NO: 2021/602
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2015/1156 (E) 2018/283 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı oldukları … plakalı çekicinin, 19/02/2015 tarihinde, fabrika şantiyesi içerisinde iken müvekkil şirkete kasko sigortasıyla sigortalı bulunan … plakalı araca çarparak maddi hasar meydana getirdiğini, olaydan sonra sigortalıya 9.651,57 TL hasar ödemesi yapıldığını belirterek bu ödemenin, işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı … AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kazanın karayollarında değil şantiyede meydana geldiğini, bu nedenle poliçe teminatı dışında kaldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı ….Şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı taraf usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile 9.651,57 TL bedelin, ödeme tarihi olan 21/04/2015 tarihinde itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesi ile kazanın, kara yolunda değil, fabrika şantiyesi içerisinde gerçekleşmesi nedeniyle zararın poliçe teminatı dışında kaldığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, kaldı ki kazaya karışan araçların aynı kişiye ait olması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği hususunun dikkate alınmadığını, BK’nın 116. maddesi uyarınca borcun sona erdiğini, kaldı ki sigortalının 3. kişi konumunda olmadığını, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, kasko sigortacısı tarafından halefiyete dayalı olarak kusurlu araç sürücüsü, işleten ve trafik sigortacısına karşı açılan rücuen tazminat davasıdır. Yargıtay 17. H:D’nin 2016/12156 E. 2019/7414 K. sayılı kararında ve benzer nitelikteki kararlarında içtihad olunduğu üzere Karayolları Trafik Kanununun uygulanması için kazanın, mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip, karayolu ile bağlantısı olan bir alanda meydana gelmesi yeterlidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. maddesi uyarınca, kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da kara yoludur. Somut olayda, dosyada mübrez 19/03/2015 tarihli olay yeri tespit tutanağında, kazanın gerçekleştiği şantiye sahasının, Niğde yolu üzerinde faaliyet gösteren fabrikaya ait olduğu belirtilmektedir. Bu durumda kazanın gerçekleştiği yerin kara yoluyla bağlantısı olan bir yer olması münasebetiyle rizikonun, trafik sigorta poliçesinin teminatı kapsamında kaldığının kabul edilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Buna yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.Diğer yandan davacı sigorta şirketinin davalı işletene yönelttiği talep bakımından alacak ve borçluluk sıfatlarının birleşmesi söz konusu ise de davalı trafik sigortacısı şirket bakımından alacak ve borçluluk sıfatı birleşmemekte, nasıl ki aracın işleteni olan Blok … Şirketinin trafik sigortacısı olan davalı tarafa müracaat hakkı var ise halefi olan kasko sigorta şirketinin de müracaat etme hakkı bulunmaktadır. Yine sözü geçen Blok Bims … Şirketi kazaya karışan her iki aracın da işleteni bulunmakta ise de kusursuz aracın işleteni olarak kusurlu aracın sigortacısı olan davalı sigortacıya karşı 3. kişi konumundadır. Zira, araçların işleteni olan davalı şirketin, sigorta sözleşmeleri ile teminatı altına alınan menfaati birbirinden farklıdır. Sigorta hukukunda sigortalanan şey eşyanın kendisi değil, sigortalı kişinin o şey üzerindeki menfaatidir.Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 659,29 TL istinaf karar harcından peşin alınan 164,85 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 494,44 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021