Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1914 E. 2021/732 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1914
KARAR NO : 2021/732
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2018
NUMARASI : 2014/1423 (E) 2018/275 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince; “Davacının davasının kısmen kabul / kısmen reddi ile, maddi tazminat davası yönünden; davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü ile, yargılama aşamasında ölen davacı … için 8.018,66 TL maddi tazminatın her 3 davalıdan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsili ile murisin Beyoğlu … Noterliğinin 07/09/2015 tarih … yevmiye nolu veraset ilamındaki payları oranında her biri eşit olmak üzere davacılar … verilmesine, manevi tazminat davası yönünden kısmen kabul / kısmen reddi ile,; yargılama aşamasında ölen davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsili ile murisin Beyoğlu … Noterliğinin 07/09/2015 tarih … yevmiye nolu veraset ilamındaki payları oranında her biri eşit olmak üzere davacılar … verilmesine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar .. ve … Ltd. Şti’nden tahsilde mükerrer olmamak şartı ile dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 12.500,00 tl manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsilde mükerrer olmamak şartı ile dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar …. Ltd. Şti’nden tahsilde mükerrer olmamak şartı ile dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 12.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tahsilde mükerrer olmamak şartı ile dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi dilekçesinde özetle; müvekkilinin mezkur aracı 29/11/2013 tarihli sözleşme ile araca ilişkin tüm sorumluluğu üstlenen …. sattığını, davacıların taleplerinin zenginleşmeye yönelik pek aşırı fahiş talepleri olduğunu, maktulün desteği ile yaşamayan davacılarından … destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunmadığını, müteveffanın gelir durumuna ilişkin tek bir tespit yapılmadığı gibi Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde müvekkili şirketin mavhına, davacıların ise zenginleşmesine neden olacak biçimde pek aşırı manevi tazminatı hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3’üncü maddesi uyarınca; işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Aynı Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Anılan maddenin son fıkrası uyarınca; işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Aynı Kanunun 86’ncı maddesinin, 1’inci fıkrasına göre de, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Dosyaya eklenen araç ruhsatının tıpkıçekimi içeriğinden kazaya neden olan davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait olduğu anlaşılmaktadır. Adı geçen davalı şirketin sunduğu 29/11/2013 tarihli onaysız tıpkıçekimden ibaret resmi düzenlenmeyen oto satış sözleşmesi yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ifade edeceği, diğer bir anlatımla üçüncü kişileri bağlayıcı nitelik taşımadığı gibi KTK’nin 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasının d bendi uyarınca noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersiz olduğu, böylece davalı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin … plakalı aracın maliki olması nedeniyle işleten sıfatını taşıdığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu konulara yönelen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Dosyada bulunan nüfus kaydının incelenmesinde; destek alacaklısı …, ölen destek … babası olduğu anlaşılmaktadır. Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı yetişkin bir insanın anne ve babasına her durumda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Her türlü hastalık ve sıkıntılarında yardıma koşmaları, sık sık veya arada bir gelip gitmeleri, hatta bayram günlerinden ziyaret etmeleri bile destek sayılabilmeleri için yeterlidir. Diğer bir anlatımla anne ve babanın gereksinimleri olmasa dahi, evladın onlara yardım etmesi yaşamın alışılmış gereklerine göre doğal ve ahlaki bir ödevdir. Bu yardımın mutlaka geçimlerini sağlamaya yönelik olması da gerekmez. Destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemeyeceği gibi, yetişkin bir evladın hiç destek olmayacağı kabul edilemez. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde; tahkikat aşamasında 25/08/2015 günü ölen destek alacaklısı … lehine belirlenen destekten yoksun kalma tazminatının, ölen desteğin geliri asgari ücret üzerinden değerlendirilerek hesaplandığı anlaşılmıştır. Bu itibarla ölen desteğin gelirinin asgari ücretin altında hesaplanmasına olanak bulunmadığı gibi, tahkikat aşamasında ölen babanın destek alacaklısı olduğu konusunda duraksamasız olduğundan, davalı vekilinin bu konulara ilişkin istinaf nedenleri isabetsizdir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre hâkim, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görenin veya ölenin yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin dilekçesinde bildirdiği manevi tazminat hükümlerine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 5.329,45 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.332,37 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 3.997,08 TL karar ve ilam harcının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tahsil edilerek Hazineye verilmesine,3-Davalı Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.18/05/2021