Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1904 E. 2020/3867 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1904
KARAR NO: 2020/3867
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2015/105 Esas- 2017/529 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09/10/2012 tarihinde, davalı …’ın sürücüsü ve davalı ….’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davalı …’nın sürücüsü, davalı … (… AŞ.)’ın işleteni ve davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiğini, bu vefat nedeniyle, müteveffanın annesi …, babası … ve kardeşleri …, … ve …’ın maddi ve manevi zararlara uğradıklarını, anne ve baba olan davacıların destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan 09/10/2012 tarihinden itibaren (davalı … Şirketleri yönünden poliçe limitleriyle sınırlı olarak dava tarihinden) işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar … ile …’e verilmesine; davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL, davacı … için 40.000,00 TL, davacı … için 40.000,00 TL ve davacı … için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 260.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, … ve … (… AŞ.)’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa …’in, müvekkilinin evlilik hazırlığı yaptığı nişanlısı olduğunu, 09/10/2012 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araç ile Gürsu’ya giderlerken, Keste istikametinden Bursa yönüne gelmekte olan davalı …’nın kullandığı halk otobüsünün kırmızı ışıkta durmayarak ve hızını azaltmayarak kavşağa girmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/478 Esas sayılı dava dosyasında, davalı …’nın asli kusurlu, müvekkilinin tali kusurlu olduğu kabul edilerek karar verildiğini, kazanın oluşumunda tali de olsa müvekkiline kusur yüklenmesi mümkün olmadığından, müvekkilinin maddi-manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin kaza nedeniyle nişanlısını kaybetmekten dolayı hala büyük üzüntü yaşadığını, talep edilen manevi tazminatların fahiş olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; … plakalı otomobilin kırmızı ışık yanmasına rağmen kavşağa girmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davalı …’ın gerek olay tarihine ait sinyal zaman diyagramına göre, gerekse keşif tarihinde belirlenen sinyalizasyon ayarlarına göre kırmızı ışıkta geçtiğinin tartışmasız olduğunu, davacılar tarafından açılan tazminat davasının değerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve belirtilen miktarları ödeyebilmesinin mümkün olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa …’in, davalı …’ın idaresindeki 1… plakalı araçta yolcu olduğunu, olayda hatır taşımacılığı bulunduğunu, manevi tazminatların ZMSS poliçesi kapsamı dışında olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, davacıların dava öncesinde müvekkiline başvurmaması nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşmediğini ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle faiz ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, kusur durumlarının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, faiz talebinin haksız olduğunu, hatır taşıması ve vefat edenin müterafik kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (… AŞ.) vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; müvekkilinin sadece malik olması nedeniyle olaydan sorumlu tutulamayacağını, müteveffanın kaza anında emniyet kemerini takmamasının, kusur oranlarının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “Davanın kabulü ile; davacı … için 29.958,35 TL, davacı … için, 24.536,44-TL olmak üzere toplam 54.494,79 TL tazminatın , kusurları orarınında ( … -… -… Sigorta A.Ş. Yönünden 38.146,35 TL , … -… Sigorta A.Ş. Yönünden 26.348,43- TL olmak üzere ) davalı … şirketleri yönünden 21/04/2014 dava , diğer davalılar yönünden 09/10/2012 kaza tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davanın kısmen kabulü ile; Davacı ana babanın her biri için 25.000’şer TL , diğer davacıların her biri için 10.000’ar TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL tazminatın kusurları oranında ( … -… yönünden 63.000,00 TL , … yönünden 27.000,00 TL olmak üzere ) davalı …, … ve …’dan 09/10/2012 kaza tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ait istemin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … (… AŞ.) vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta AŞ. vekili ve davalı …. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminattan tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu; Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline atfedilen kusurun, kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispatlanmadığını, ceza dosyasındaki iddianame, mütalaa ve hükmün birbiriyle uyumlu olmadığını, eksik soruşturma nedeniyle delillerin tamamının toplanmadığını, 01/02/2016 tarihli adli tıp kurumu raporunun çelişkileri gidermekten uzak olduğunu, kararda adli tıp raporundaki oluşa uyulurken, 06/11/2012 tarihli rapora değilde çelişki beyanlara itibar edilen 15/04/2013 tarihli rapora niçin uyulduğuna dair hiçbir somut gerekçenin bulunmadığını, … plakalı otomobilin sağ ön koltuğunda oturan müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, müteveffanın aynı evde annesi, babası ve birden çok kardeşleriyle birlikte ikamet ettiğini, diğer kardeşlerinin anne ve babasına destek olduklarını, davacıların çalışmasını engelleyen bir özrü ve sağlık sorunu olmadığı davacıların destekten yoksun kaldıklarının kabul edilmeyeceğini, kazanın gerçekleşmesinde müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığından hükmedilen manevi tazminatların kabul edilemeyeceğini, davacılar anne ve babanın emekli maaşı alması halinde desteğe ihtiyaçlarının bulunmadığını, müteveffanın 22 yaşına kadar olan desteğinin tazminattan indirilmesi gerektiğini; Davalı …. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından hüküm kurulurken, hatalı hesaplamalar ve oranlamalar yapılarak hukuka aykırı bir şekilde fazla tazminata hükmedildiğini, müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsü …’ın kazanın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu olması nedeniyle müvekkilinin 16.348,43 TL maddi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, Mahkemece, 26.348,43 TL’den sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, hüküm kısmında manevi tazminat nedeniyle hükmedilen harç ve vekalet ücretinden müvekkilinin, diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından hükmedilen harç ve yargılama giderlerinin maddi tazminat tutarına göre oranlanmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu; Davalı … (… AŞ.) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza anında müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeniyle müteveffaya da kusur izafe edilmesi, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarının son derece fahiş olduğunu; Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf dilekçesinde özetle; olayda hatır taşımacılığı bulunduğunu, müteveffanın kaza anında emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, müteveffanın, aynı evde anne-babası ve kardeşleriyle ikamet etmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğini, müteveffa …’in vefat tarihinde 23 yaşında olduğunu, Yargıtay kararlarında evlenme yaşının 22 olarak kabul edildiğini, bu nedenle müteveffanın anne ve babasına destek yaşını geçtiğini, müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmedilmemesine rağmen 6.963,00 TL vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine manevi tazminatın reddolunmuş olması sebebiyle müvekkili lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, ıslah olunan kısım yönünden zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53. ve 56. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Dosya kapsamından, 09/10/2012 tarihinde, davalı …’ın sürücüsü ve davalı ….’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davalı …’nın sürücüsü, davalı … (… AŞ.)’ın işleteni ve davalı … Sigorta AŞ’nin ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiği, vefat olayı nedeniyle müteveffanın anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat; kardeşleri olan diğer davacıların da manevi tazminat talebinde bulundukları ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A-)Manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurularının değerlendirilmesinde: Kazanın meydana geliş şekli, müteveffanın yolcu olması, kusur durumları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davacılar vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir. B-)Maddi tazminata ve diğer hususlarla ilgili istinaf başvurularının değerlendirilmesinde: İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 01/01/2016 tarihli raporunda; davalı sürücü …’nın %70, davalı sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Raporun incelemesinde; dosya kapsamına uygun ve ceza dosyasındaki raporlarla uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece karara dayanak yapılan 06/06/2016 tarihli aktüerya raporunda; davacı annenin destekten yoksun kalma tazminatının 29.958,35 TL, davacı babanın ise 24.536,44 TL olduğu tespit edilmiştir. Raporun yapılan incelemesinde; HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, hesaplama yönünden herhangi bir hatanın bulunmadığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazları yerinde değildir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, maddi tazminat açısından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının bilirkişi raporuyla belirlenmesi üzerine de 23/06/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarını ıslah etmiştir. Kazanın meydana geldiği 09/10/2012 tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 66/d maddesine göre 15 yıllık ceza dava zamanaşımı süresi süresi geçerli olduğundan ve ıslah talebi de bu süre içerisinde yapıldığından, bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. 10/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; müteveffa …’in ölüm nedeninin, iç organ yaralanmaları, dalak, karaciğer ve sol böbrekteki yaralanmalar ve bu organlardan batın içine olan kanama olduğu, dolayısıyla müteveffa …’in ölümüne, zararın artmasına emniyet kemeri takmamasının etken olamayacağı, emniyet kemerinin takılı olması durumunda da ölümün gerçekleşebileceği mütalaa edildiğinden, Mahkemece, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında dosya içeriğine aykırılık bulunmamaktadır. Müteveffa … ile içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın sürücüsü … arasında nişanlılık ilişkisi bulunduğundan, Yargıtayın yerleşik kararları ve uygulamaları gereğince yakın akrabalar arasındaki taşıma, ahlaki bir ödevin gereği olarak yapıldığından, olayda hatır taşıması söz konusu değildir. Dolayısıyla Mahkemece, hatır taşıması indirimi yapılmaması isabetlidir. Davacılar vekili dava dilekçesinde destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmesine rağmen, hüküm fıkrasında, hem “kusurları oranında” hem de “müştereken ve müteselsilen” sorumlu oldukları şeklinde ibareler yazılarak hüküm kurulmuştur. Bu haliyle hüküm fıkrası infaz aşamasında karışıklığa yol açacağından, davacı vekilinin talebi doğrultusunda TBK’nın 61. maddesi dikkate alınarak müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları şeklinde hüküm fıkrasının düzeltilmesi gerekmiştir. Ayrıca dava dilekçesinde davalı … şirketleri aleyhinde manevi tazminat davası açılmaması ve bu yönde olumlu ya da olumsuz bir hüküm de kurulmamasına rağmen hüküm fıkrasında davalı … şirketleri aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından ve bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görüldüğünden, hüküm fıkrasının bu yönüyle de düzeltilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; tüm istinaf başvurularının kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının müştereken ve müteselsilen sorumluluk, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davacılar vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … Sigorta AŞ. vekilinin, davalı …. vekilinin ve davalı … (… AŞ.) vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: a-)Maddi Tazminat Davası Yönünden: 1-)Davanın kabulü ile; davacı … için 29.958,35 TL, davacı … için 24.536,44-TL olmak üzere toplam 54.494,79 TL tazminatın, davalı … Sigorta AŞ. ile davalı …. yönünden poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla dava tarihi olan 21/04/2014 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 09/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-)Davacı tarafından yapılan 2.226,00-TL yargılama gideri ile peşin alınan (maddi tazminat için) 189,72 TL harç (peşin ve ıslah harcı toplamı) olmak üzere toplam 2.415,72 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 3-)Harçlar yasası gereğince alınması gereken 3.722,54 TL harçtan peşin alınan 189,72 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.532,82 harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-)AAÜT gereğince, kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 6.344,43-TL nispi vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, b-)Manevi Tazminat Davası Yönünden: 1-)Davanın kısmen kabulü ile; Davacılar ana-babanın her biri için 25.000’şer TL, diğer davacıların her biri için 10.000’ar TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, … ve … (… AŞ.)’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-)Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-)Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 6.147,90 TL harçtan peşin alınan (manevi tazminat için) 888,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.259,87 TL harcın davalılar …, … ve … (… AŞ.)’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 4-)AAÜT gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.950,00- TL nispi vekalet ücretinin davalılar …, … ve … (… AŞ.)’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 5-)Aleyhine manevi tazminata hükmedilen davalılarca, reddedilen manevi tazminat miktarına göre hükmedilmesi gereken vekalet ücreti yönünden istinaf itirazı bulunmadığından davacılar için bu bakımdan usuli kazanılmış hak gözetilerek AAÜT gereğince reddedilen manevi tazminat miktarı gereğince 1.980,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılar …, … ve … (… AŞ.)’ a verilmesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-)İstinafa başvuranlar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harçlarının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 54,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-)İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 44,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı …’ya verilmesine, 4-)İstinaf aşamasında davalı …. tarafından yapılan 170,10 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı ….’ye verilmesine, 5-)Davalı … (… AŞ.) tarafından yapılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … (… AŞ.) ‘a verilmesine, 6-)Davalı … Sigorta AŞ. tarafından yapılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta AŞ.’ye verilmesine, 7-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-)İstinaf için yatırılan gider avanslarından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, ihtiyari dava arkadaşı olan tarafların her biri lehine ve aleyhine verilen hükümlerdeki miktarlar itibarıyla HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/09/2020