Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1835 E. 2021/307 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1835
KARAR NO: 2021/307
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/11/2017
NUMARASI: 2014/1229 Esas – 2017/941 Karar
DAVA KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVADA: (Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1014
Esas- 2016/755 Karar)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Asıl dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 53/3 ve 56/2. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat; birleşen dava ve uyuşmazlık ise destekten yoksun kalma tazminatı istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Asıl davanın reddine, birleşen davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulü ile; davacı … için 199.542,30 TL … için 50.457,70 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının birleşen dosya davalısından tahsiline, alacağın 2.000,00-TL’lik kısmına birleşen dava tarihi olan 17/11/2016, bakiye kısmına ise ıslah tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren değişen oranlarla yasal faiz uygulanmasına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, birleşen davanın davalısı … Şirketi vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; trafik kazasının, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın sürücüsü ve davacıların desteği müteveffa …’in %100 kusuru nedeniyle meydana geldiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/11/2017 tarih ve 2017/1315 Esas-2017/1239 Karar sayılı ilamı gereğince davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin, desteğin kusuru nedeniyle teminat dışı olduğunu; Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereğince dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine başvuru yapılmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, davalı … Anonim Şirketinin ZMS sigortacısı ve davacıların desteği …’in sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile davalı …’in sürücüsü-maliki olduğu … plakalı aracın, 18/05/2013 tarihinde çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, davacıların desteği …’in vefat ettiği; kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’in %100 kusurlu olduğu, davacıların bu vefat nedeniyle, asıl davada destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat, birleşen davada ise destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları, Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Davacının talebine dayanak olan kaza, 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesindeki değişiklik tarihinden önce, 18/05/2013 tarihinde meydana gelmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6267 (E)-2020/6402(K) sayılı 03/11/2020 tarihli kararında ve benzer nitelikteki kararlarında da ifade edildiği üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. TBK’nın 53/3. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı). Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacının üçüncü kişi konumunda olduğu talep edilen tazminatın miras hukukundan ayrı olduğu mahkemenin kabulünde olduğu gibi, sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanun’da ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmaktadır. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.” Davacının talebi, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacının, ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak, sürücü desteğin tam kusurlu olması, onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları uyarınca). 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması zorunluluğunu getiren değişiklik, 6704 sayılı Kanun ile 14/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, işbu asıl dava ise Kanun değişikliğinden önce 17/07/2013 tarihinde açılmıştır. Yukarıdaki tespitler, olgular ve açıklamalar çerçevesinde; davacıların zarar gören üçüncü kişi sıfatına dayanan zarar giderim talepleri nedeniyle desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, davalı trafik sigortacısının ödeme yapması halinde de davacılara rücu imkanının bulunmadığı gözetildiğinde, davalının tazminattan sorumluluğuna hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Diğer yandan eldeki dava, zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunmasını zorunlu hale getiren 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesindeki değişikliğin yürürlük tarihinden (26/04/2016) önce açılmış olmakla, davalı vekilinin bu konudaki istinaf itirazı da kabul edilmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Anonim Şirketi (Eski unvanı: … Sigorta AŞ) vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 17.077,50 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 4.305,27 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 12.772,23 TL karar ve ilam harcının davalı … Anonim Şirketi (Eski unvanı: … Sigorta AŞ)’nden tahsili ile Hazineye verilmesine, 3-Davalı … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama gidernin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı … yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin; davacı … yönünden HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/03/2021