Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1808 E. 2021/497 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1808
KARAR NO: 2021/497
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2014/1197 (E) 2017/1385 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 06/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Ticaret AŞ sözleşme ile bağlı olan davalı …’ın maliki olduğu, davalı … Sigorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı otobüsün Kabataş iskelesinde bulunan peronlardan çıktıktan sonra yoldan çıkarak ticari taksiye çarptığını, çarpmanın etkisiyle o sırada kaldırımda yürüyen …’nin taksinin altında kalarak ayağının kopmasıyla sonuçlanan kazada yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla … için 1.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi, davacılar … ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi, davacılar …, …, … ve … (…) … için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan ticari avans faizi ile birlikti, davalı sigorta şirketinin yalnızca maddi tazminattan ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı görme yetkisinini ASliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu ileri sürerek, kazaya karışan aracın davalı .. Ticaret AŞ tarafından yapılan ihale ile taşımacılık yapma yetkisi kazandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminat hesabına esas alınacak kanıtların toplanmasını talep ederek, müvekkili şirketin manevi tazminat talebinden sorumlu olmadığını belirtmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusuru bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının pek aşırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın oluş biçimine ilişkin açıklamalarda bulunarak, dava konusu olayın sorumlusunun henüz belirlenemediğini, manevi tazminat taleplerinin pek aşırı olduğunu, tedavi giderinden Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ticaret Anonim Şirketi cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilmesine yasal olanak bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyle nedensellik bağının kesildiğini, bilirkişi tarafından maddi zararın miktarına ilişkin yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İlk derece mahkemesince: “… Maddi tazminat talebinin kabulü ile; 303.161,29 TL sürekli maluliyet, 4.513,19 TL geçici maluliyetten kaynaklanan zarar olmak üzere toplam 307.674,48 TL tazminatın 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, …, … AŞ’den müştereken ve müteselsilen alınıp, davacı …’ye verilmesine, manevi tazminat talepleri yönünden; davacı … yönünden 300.000,00 TL, davacı … yönünden 45.000,00 TL, davacı … yönünden 45.000,00 TL, davacı … yönünden 20.000,00 TL, davacı … yönünden 20.000,00 TL, davacı … yönünden 20.000,00 TL, davacı … yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, …, … AŞ’den müştereken ve müteselsilen alınıp, davacı …’ye verilmesine, davalı … yönünden davanın husumet yönünden reddine, davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına …” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle: sigorta şirketinin ibra edilmesiyle davalıların poliçe miktarı olan 268.000,00 TL tutarında borçtan kurtulduğunu, fazla tahakkuk eden 32.222,46 TL’nin mahsubu gerektiğini, davacının okul sonrasında asgari ücretin iki katı tutarında gelir elde edeceği varsayımıyla maddi zarar hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminatın pek aşırı hükmedildiğini; Davalı … AŞ vekili ise dilekçesinde özetle; İstanbul Büyükşehir Belediye meclisi kararıyla hatların özel girişimcilere kiralanması konusunda yetkili kılınan müvekkili … AŞ hattın işletmecisi ve işleten sıfatı taşımadığını, işleten olmadığı, hattın kiralayanı konumunda bulunduğunu, müvekkilinin diğer davalılar ile olan hat kiralama ilişkisinin hukuki statüsünün “ihale makamı” olduğunu, müvekkili şirket ile işletmeciler arasındaki ilişkinin hizmet yada mal alımı ilişkisi olmadığını; dava konusu aracın bakımlarının zamanında ve usulüne uygun biçimde yaptırıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğu olabileceği kabul edilse dahi üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyle nedensellik bağının kesildiğini, dosyada tanzim olunan kusur bilirkişinin raporunda davalı …’in %50, motor ve servis arızasının %50 oranında etkili olduğu tespit edildiğinden, müvekkilinin de maddi ve manevi zararın %50’sinden sorumlu olduğunu, hükme esas alınan hesap raporuna yönelik itirazları doğrultusunda ek rapor tanzim edilmeksizin tesis edilen kararın yanlış olduğunu, davacı tarafın … Sigorta AŞ’den maddi zararını ve yargılama giderinin bir kısmını tanzim etmiş olması sebebiyle müvekkilini de bu oranda borçtan kurtulduğunun kabulü gerektiğini; hükmedilen manevi tazminatın pek aşırı olduğun belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla büyükşehir sınırları içerisinde toplu taşıma yapılacak hatların üçüncü kişileri kiralanması konusunda yetkilendirilen … Ticaret AŞ ile davalı … arasında 22/05/2013 tarihinde akdedilen ve davalı … vekilinin dilekçesi ekinde sunduğu sözleşmede; sözleşmenin konusu “Beyoğlu Dar Bölgesinde” idarenin belirleyeceği hatlarda 121 adet otobüs kapsamında toplu taşıma yapmak üzere 1 adet otobüs için teklif verilerek hasılat paylaşımı taşıma işi yaptırılması biçiminde tanımlanmış, sözleşme bedeli KDV dahil 409.030,00 TL hasılat payının aylık KDV dahil %3 olduğu, iş kapsamında elde edilen hasılatın %3’ünün taşıma işinin yaptırılması karşılığı idare tarafından tahsil edileceğinin belirtildiği, sözleşme süresi 15 yıl olarak belirlendiği, aylık hakediş bedellerinin … AŞ Muhasebe Finansman Müdürlüğünce ödeneceği, taşımacının elektronik bilet entegrasyon sistemine dahil olacağına dair hükümlere yer verilerek; havuzda toplanan gelirlerin paylaştırılmasına, denetim teşkilatı ile görev ve yetkilerine, kullanılacak otobüsler ile yaptırılacak sigortalara, çalıştırılacak personellere ilişkin hükümlere yer verildiği, böylece davalı … AŞ’nin sözleşme kapsamında çalıştırılan otobüs üzerinde denetim yetkisi bulunduğu gibi, hasılattan pay almak suretiyle işlettiği anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla davalı … Ticaret AŞ’nin maliki olmadığı kazaya karışan özel halk otobüsü adı geçen davalı ile akdedilen sözleşmede öngörülen koşullara bağlı biçimde çalışabilmekte ve anılan davalının sorumluluğundaki elektronik bilet uygulamasıyla yolcu taşıyabilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 3’üncü maddesinde işleten, “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. ” biçiminde tanımlanmış, aynı Kanunun 85’inci maddesinin 1’inci fıkrasında ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan sözleşme içeriği ile yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde; trafik kazasına karışan otobüs tamamen bağımsız olmayıp, denetimi altında bulunduğu davalı .. AŞ’nin düzenlediği elektronik biletle yolcu taşıyabildiğinin anlaşılması karşısında; denetleme yetkisi bulunan, elektronik yolcu biletini düzenleyen ve hasılattan pay almak suretiyle gelir elde ettiği anlaşılan davalı … AŞ’nin, KTK’nin 3 ve 85/1’inci maddeleri uyarınca trafik kazasından dolayı meydana gelen zarardan işleten sıfatıyla sorumlu tutulamasında isabetsizlik bulunmadığı gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 61’inci maddesi ile KTK’nin 85’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca işletilmesinden doğan maddi ve manevi zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan, davalı … AŞ’nin vekilinin bu konulara yönelen istinaf nedenleri isabetli kabul edilmemiştir. Davacı …’nin trafik kazasından kaynaklanan yaralanmasıyla uğradığı geçici ve sürekli iş göremezlik zararının, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, Yargıtay’ın süreklilik kazanan kararlarına uygun biçimde düzenlenen hesap bilirkişisi raporuyla belirlendiği gibi zarar miktarının asgari ücretin iki katı gelir elde edileceği esas alınarak hesaplanmasında isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekillerinin dilekçelerinde ileri sürdükleri bu konuya yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalılar vekillerinin manevi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf başvurularının incelenmesine gelince: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu (ATK) 3’üncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun tarafından düzenlenen rapor içeriğine göre, sağ tibia ve fibulanın 1/3 proksimalinden ampute olması nedeniyle %42 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş olduğu belirlenen davacı … yaralanmasının ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre, davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarında isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekillerinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdükleri manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı … Sigorta AŞ tarafından dosyaya sunulan 01/06/2015 tarihli “makbuz ve ibraname” başlıklı belge de meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı …’nin maluliyeti nedeniyle … Sigorta AŞ’nin sigortalısının kusuru oranına isabet eden toplam 258.086,97 TL’nin ödenmesi konusunda davacı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ’nin anlaştığı, poliçeye konu alacakları yönünden herhangi bir maddi talep ve dava ileri sürmeyeceklerini kabul, beyan ve taahhüt ederek ibranameyi imzalayan adı geçen davacı vekilinin, 17/12/2015 tarihli duruşma da sigorta şirketi ile sulh olduklarını beyan etmiştir. TBK’nin 166’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Somut uyuşmazlıkta, davalılardan … Sigorta AŞ’nin maddi tazminata ilişkin sorumluluğunun; sağlık gideri teminatı kapsamında bulunan iyileşme sürecindeki kazanç kaybı teminatı 268.000,00 TL ile sürekli sakatlık teminatı poliçe limiti olan 268.000,00 TL miktarıyla sona erdiğinin anlaşılması karşısında, diğer davalılarında maddi tazminat yönünden TBK’nin 166/1’inci maddesi uyarınca davalı … Sigorta AŞ’nin sorumluluğu tutarında borçtan kurtulduğu, buna göre; bilirkişi tarafından hesaplanan 4.513,19 TL iyileşme sürecindeki kazanç kaybına ilişkin borç sona erdiğinden geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilemeyeceği; hesap bilirkişisi tarafından belirlenen toplam sürekli iş göremezlik zararının miktarı olan 555.383,76 TL’den, … Sigorta AŞ’nin sorumlu olduğu 268.000,00 TL mahsup edilerek, 287.383,76‬ TL sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Bu itibarla davalılar vekillerinin bu konuya yönelen istinaf nedenleri isabetlidir. Bununla birlikte manevi tazminata ilişkin hüküm fıkrasında her bir davacı lehine ayrı ayrı hükmolunan tazminatın lehine manevi tazminata hükmolunana davacılara verilmesi gerekirken, yalnızca “davacı …’ye verilmesine” biçiminde yazılması, HMK’nin 304’üncü maddesi uyarınca düzeltilebilecek yazım hatası niteliği taşıdığından, bu yanlışlık hüküm fıkrasında giderilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekili ile davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabul edilerek, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacı …’nin trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı davasının kısmen kabulüne, 287.383,76‬ TL sürekli tazminatının, olayın meydana geldiği 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalılar …, … ve … AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’ye verilmesine, 2- Davacıların manevi tazminat davaları kısmen kabul edilerek; davacı … için 300.000,00 TL, davacı … için 45.000,00 TL, davacı … için 45.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … (…) için 20.000,00 TL manevi tazminatın, olayın meydana geldiği 01/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, adları geçen davacılara verilmesine, 3-Davalı … Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yönünden reddine, 4-Davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 5-Maddi tazminat davası yönünden dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca hesaplanan 28.566,86 TL vekâlet ücretinin, davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’ye verilmesine, 6-Reddine karar verilen maddi tazminat davası yönünden dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, davacı …’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’ye verilmesine, 7-Kabulüne karar verilen manevi tazminat davasında, ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan, davacı … için 23.950,00 TL, davacı … için 5.300,00 TL, davacı … için 5.300,00 TL, davacılar … için 2.400,00 TL, … için 2.400,00 TL, … için 2.400,00 TL, … (…) için 2.400,00 TL vekâlet ücretinin davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren adları geçen davacılara verilmesine, 8-Reddine karar verilen manevi tazminat davaları yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan, 17.950,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den; 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacı … (…) ‘den alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’ye verilmesine, 9-İlk derece mahkemesinin kararı uyarınca davalılardan … Genel Müdürlüğü tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin adı geçen davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına, 10-Davacılar tarafından sarfedilen 1.100,00 TL bilirkişi ücreti, 659,20 TL tebligat ve posta masrafı, 29,00 TL vekalet ve başvuru harcı olmak üzere toplam 1.788,20 TL yargılama giderinden, kabul ve red oranına (%75,16 kabul) göre hesaplanan 1.344,01 TL yargılama giderinin davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den alınarak davacılara verilmesine, kalan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 11-Davalı … tarafından sarfedilen 83,00 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan 21,61 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, adı geçen davalıya verilmesine, 12-Davacı … tarafından peşin yatırılan karar ve ilam harcı 2.394,30 TL, ıslah harcı 1.047,00 TL olmak üzere ödenen, toplam 3.441,30 TL’nin, davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı …’ye verilmesine, 13- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve tahsiline hükmolunan maddi ve manevi tazminatların toplamına göre hesaplanan 51.736,88 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.441,30 TL’nin mahsup edilerek, bakiye 48.295,58 TL karar ve ilam harcının, davalılar …, … ve … Ticaret AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye verilmesine, 14-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalılar … vekili ile … Ticaret AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran taraflara iadesine, 2-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı … tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 260,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 358,90 TL yargılama giderinin, davacı …’den tahsil edilerek, adı geçen davalıya verilmesine, 3-İstinaf kanun yolu aşamasında davalı … Ticaret AŞ tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 38,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 136,10 TL yargılama giderinin, davacı …’den tahsil edilerek, adı geçen davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nin 333 ‘üncü maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kendiliğinden yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2021