Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1753 E. 2021/624 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO : 2019/1753
KARAR NO : 2021/624
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI : 2016/1184 (E) 2017/1008 (K)
DAVANIN KONUSU: 2004 sayılı İcra İflas Kanununun (İİK) 89/4’üncü maddesi uyarınca açılan menfi tespit
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette 13/05/2015 tarihinde işe başlayan davalı borçlu …’nın 1.380,00 TL maaş ile çalıştığını, adı geçen davalı borçlunun, diğer davalı …’a olan borcu nedeniyle hakkında başlatılan icra takibi sonucunda müvekkili şirketi İİK’nin 89’uncu maddesi uyarınca 1’inci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin davalı borçlu …’nın maaşından kesinti yaparak takip dosyasına muhtelif tarihlerde 4.552,00 TL ödeme yapmasına rağmen, kötü niyetli davalı alacaklının 2’inci ve 3’üncü haciz ihbarnamelerini gönderdiğini belirterek haciz ihbarnamesinde belirtilen borcun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı alacaklı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak takip borçlusuna borcu bulunmadığının davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 62’inci maddesi uyarınca borçlu olmadığı şeyi ihtiyarıyla veren kimsenin hata sonucu kendisini borçlu sanarak verdiğini kanıtlamadıkça onu geri isteyemeyeceği, ödemeyi yapan davacının dava konusu ettiği alacağı, TBK hükümlerine göre sebepsiz zenginleşmeye dayanarak icra takip dosyasında borçlu olan ve borcu ödemekle sebepsiz zenginleşen borçludan talep etmesi gerektiği, davanın niteliğine göre üçüncü kişi tarafından yani davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemeden dolayı istirdat ve menfi tespit davasının icra takibinin borçlusu tarafından açılmasının gerektiği, bu tür dava davacı sıfatının da takip borçlusuna ait olduğu, davacının bu davaya açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davacının aktif dava açma ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; takip dosyasında müvekkili şirkete tebliğ edilen 3’üncü haciz ihbarnamesi üzerine davanın açıldığını, üçüncü kişi olan müvekkilinin süresi içinde huzurdaki menfi tespit davası açtığını, bu nedenle müvekkili şirketin aktif husumet ehliyeti olmadığından bahisle davanın reddi yönünden karar verilmesinin hukuka ve husumete aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan iceleme sonunda: Dava, 2004 sayılı İİK’nin 89/4’üncü maddesi uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.Dava dilekçesinde, müvekkiline İİK’nin 89’uncu maddesi uyarınca 1’inci ve 2’inci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 22/11/2016 günü tebliğ edildiğini ileri süren davacı vekilinin İİK’nin 89/3’üncü maddesinde öngörülen 15 günlük süre içinde 07/12/2016 günü eldeki menfi tespit davasını açmıştır. Nitekim dosyaya getirtilen takip dosyasının incelenmesinde; davacıya 1’inci ve 2’inci haciz ihbarnamelerinin tebliğ edilmesinin ardından 3’üncü haciz ihbarnamesinin 22/11/2016 günü tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. O halde İİK’nin 89/3’üncü maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süresi içerisinde, davalı borçlu …’ya borcu bulunmadığını ileri sürerek davalı alacaklı … ile davalı borçlu …’ya karşı menfi tespit davası açan davacının İİK’nin 89/3’üncü maddesinde öngörülen bu dava bakımından hukuki yararının ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gözetilmeden, işin esasına girilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2021