Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1747 E. 2021/155 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1747
KARAR NO: 2021/155
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2018
NUMARASI : 2017/638 Esas -2018/172 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 06/11/2014 tarihinde,…’in sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davacıların desteği …’ın sürücüsü olduğu … plakalı motosikletin çarpışması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıların desteği …’ın hayatını kaybettiğini, kazaya neden olan … plakalı aracın ZMSS poliçesinin bulunmadığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve ilgili mevzuatı gereğince davalı … Hesabının sorumluluğunun doğduğunu, müteveffa …’ın asgari ücretle çalışarak, eşi olan davacı … ile çocuğu olan davacı …’un tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kaza neticesinde hayatını kaybettiğinden davacıların destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla her bir davacı için şimdilik 1.000,00’er TL’den olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile … Yönetmeliği uyarınca, müvekkilinin yapacağı ödemeler için, zarara neden olan araç işleteni, sürücüsü ve diğer sorumlularına rücu hakkı bulunduğunu, somut olay nedeniyle sürücü …’ın kusuru bulunduğundan ödeme yapılması halinde mirasçılar olan davacılara rücu edileceğini, alacaklı, borçlu sıfatlarının birleştiğini, desteğin kusurundan kaynaklanan maddi tazminat taleplerinin ZMSS Genel Şartları’nın A.6.d maddesi gereğince teminat dışı tutulduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, 06/11/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müteveffa …’ın % 100 kusurlu olduğu, davacılardan …’un müteveffa’nın resmi nikahsız eşi, davacı …’un ise kızı olduğu, müteveffa tam kusurlu olsa bile davacıların zarar gören 3.şahıs olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davacı …’un talep edebileceği miktarın 167.408,59-TL, davacı …’un talep edebileceği miktarın ise 25.890,50-TL olduğu, dava tarihinden önce temerrüt gerçekleşmiş olmadığından yasal faizin dava tarihi itibariyle istenebileceği” gerekçesiyle, “Davacıların davasının kabulü ile, davacı … bakımından 167.408,59TL’nin dava tarihi olan 13/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı … Hesabından alınarak davacı …’a verilmesine, davacı … bakımından 25.890,50TL’nin dava tarihi olan 13/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı … Hesabından alınarak davacı …’a verilmesine,” karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazasının, müteveffa sürücünün kusuru nedeniyle meydana geldiğinden davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan kusur raporunun tek kişi tarafından düzenlenmesi ve kazaya karışan … plakalı araç sürücüsünün 141 promil alkollü olduğu tespitine rağmen kusur izafe edilmemiş olması nedeniyle hatalı olduğunu belirtmiştir.
HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda:
Dava ve uyuşmazlık, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 53/3. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, ZMSS poliçesi bulunmayan ve davacıların desteği …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 06/11/2014 tarihinde kaza yapması neticesinde, davacıların desteği (davacı …’un eşi ve davacı …’un babası) …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat olayı nedeniyle işbu davada destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Kaza 06/11/2014 tarihinde gerçekleşmiş olup kaza tarihindeki Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir.Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir.Nitekim davalı tarafın dayandığı karardan sonra verilen Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığına dair istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır.Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı bakımından zarar gören üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmediği, zira eldeki davada alacaklının zarar gören 3. kişi konumundaki davacı, açılacak rücu davasında borçlunun ise mirasçılar/mirasın reddi durumunda terekesi olduğu gözetildiğinde alacaklı-borçlu sıfatının birleşmediği kabul edilmektedir. (Yargıtay 17 HD 2016/9481 E. 2019/5042 K. kararı ve benzeri nitelikteki diğer kararları aynı yöndedir.)Mahkemece karara dayanak yapılan 15/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü …’in kusursuz, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı motosikletin sürücüsü ve davacıların desteği …’ın tamamen kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Raporun incelemesinde, ceza yargılaması sırasında alınan 10/06/2015 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 13/08/2015 tarihli raporuyla tamamen örtüştüğü gibi, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kanısına varıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı da yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 13.204,26 TL harçtan, peşin alınan 3.265,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.939,10 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … yönünden kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık; davacı … yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 04/02/2021