Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1744 E. 2021/630 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1744
KARAR NO: 2021/630
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2018
NUMARASI: 2015/42 (E) – 2018/105 (K)
DAVANIN KONUSU : Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Sigorta AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalı olan, davalı .. Limited Şirketi’nin maliki olduğu aynı zaman Arnavutköy Belediyesinde çalışmakta olan davalı …’ın yönetimindeki … plakalı otobüsün davacılardan …’in eşi davacılar … ve …’ın babası davacı …’ın da dedesi olan …’e çarparak ölümüne neden olduğunu ileri sürerek, cenaze giderleri ile destekten yoksun kalan müvekkillerinin uğradığı kayıpların tespit edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 70.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, … için 10.000,00 TL manevi tazminatın … Sigorta Aş dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Arnavutköy Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunarak, davalı …’ın kendisinden beklenen tüm özen ve dikkati gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın uzun süreli araç kiralama sözleşmesiyle … Limited Şirketine 29 aylığına kiraladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; şoför olarak dikkat ve özeni gösterdiğini belirterek,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; cenaze ve defin giderlerini poliçe teminatı içinde değerlendirilemeyeceği belirterek toplanmasını istediği kanıtları bildirmiştir. İlk derece mahkemesince; davalı Arnavutköy Belediye Başkanlığı yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden açılan maddi tazminat davasının kabulü ile, 29.152,56 TL maddi tazminatın davalılar … ve … Limited Şirketi yönünden ölüm tarihi olan 21/07/2013 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihi olan 04/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine; manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın 21/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından istinaf başvuru harcı yatırılmasına rağmen, dava dosyasına gerek fiziki, gerekse Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla istinaf başvuru dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı … dilekçesinde özetle; Gaziosmanpaşa 1’inci Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/361 (E) sayılı dosyasında keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda müteveffanın asli kusurlu olduğunun tespit olunmasına rağmen mahkemece maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yaşlı olan müteveffanın kendisi bakıma muhtaç olmasına rağmen davacılar lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığını, hükmedilen tazminatın pek aşırı olup davacıların zenginleşmesini sağlayacak nitelik taşıdığını, belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile ihbar olunan … Limited Şirketi arasındaki uzun süreli kira sözleşmesinin sadece tarafları bağlayacağını, üçüncü kişilerin sözleşmeye dayanarak hak iddia edemeyeceğini, … plakalı aracın uzun süreli araç kiralama sözleşmesiyle kiraya veren müvekkili şirketin işleten olmadığını, davada öncelikle kusur tespitinin yapılması ve davacıların miras bırakanının kazadaki kusur oranında tazminat indirimi yapılması gerekirken bunun yapılmadığını, mirasçılarına Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, desteğin ölümü ile davacılara kalan miras gelirinin araştırılması ve yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı … Limited Şirketi vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin incelenmesinde: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununu (KTK) hükümlerine göre, trafik sicil kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işleten sıfatının 3’üncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Nitekim aynı Kanunun 3’üncü maddesinde işleten, ” … araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” biçiminde tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 85’inci maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, cevap dilekçesinde … plakalı otobüsü uzun süreli araç kiralama sözleşmesiyle … Limited Şirketine 29 aylığına kiraladığını bildirerek, ekinde 27/3/2012 günü adı geçen davalı ile dava dışı … Limited Şirketi arasında akdedilen “Araç Kiralama Sözleşmesi” ile “Araç Teslim Tesellüm Belgesi” sunan davalı … Limited Şirketi vekili; 26/4/2016 günü verdiği dilekçe ekinde de tahsil edilen araç kiralama bedelleri karşılığı davalı … Limited Şirketi tarafından düzenlendiğini beyan ettiği, 18/4/2012 tarihinden, 4/8/2014 tarihine kadar geçen sürede birbirini izleyen aylarda çeşitli tarihlerde düzenlenmiş 29 adet faturanın tıpkı çekimini teslim etmiştir. Nitekim Rize Defterdarlığı Yeşilçay Vergi Dairesinin 20/6/2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen tutanağın incelenmesinden, 18/4/2012 tarihinden, 9/6/2014 tarihine kadar geçen sürede birbirini izleyen aylarda çeşitli tarihlerde düzenlenmiş 27 adet faturanın … Limited Şirketinin yevmiye defterine kayıtlı olduğu, söz konusu faturalar karşılığı değişik tarihlere ilişkin çeklere ilişkin defter kayıtlarına yer verildiği anlaşılmıştır. Bu hale göre … plakalı otobüsü uzun süreli kiralaması nedeniyle, kazanın meydana geldiği 20/7/2013 günü fiili hakimiyeti altında bulundurmadığı ve söz konusu otobüsü doğrudan işleterek iktisaden yararlanmadığı anlaşılan davalı … Limited Şirketinin işleten sıfatıyla kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı ve kaza nedeniyle oluşan zarardan sorumluluğu bulunmadığı gözetilmeden hakkında açılan davanın reddine hükmolunması gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın kaldırılması nedenine göre davalı … Limited Şirketi vekilinin dilekçebinde ileri sürdüğü diğer istinaf nedenleri inceleme dışında bırakılmıştır. Davalı …’ın ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince: Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişilerin 25/11/2015 tarihli raporunda davalı sürücü …’ın yönetimindeki otobüs ile davacıların desteği ölen …’in kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek, davalı sürücünün ve davacıların desteği ölen …’in olayın meydana gelmesindeki kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı, taksirle öldürme suçundan davalı …hakkındaki Gaziosmanpaşa 1’inci Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/361 (E) sayılı davasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12’inci Ceza Dairesinin 28/04/2016 gün ve 2015/10746 (E) – 2016/7474 (K) sayılı kararında davalı sürücü …’ın asli kusurlu kabul edildiği anlaşılmış; aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda, davacıların desteği ölen …’in yaşı, destek süresi, kazanç durumu ile desteğin muhtemel süresi ve destek gelirinin paylaştırılması suretiyle, aynı zamanda desteğin eşi olması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 185 ve devamı maddeleri uyarınca eşlerin evlilik birliği içinde birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorunluluğu bulunmasından ötürü aksi kanıtlanmadığı sürece destek alacaklısı olarak kabul edilmesi doğru olan davacı …’in destekten yoksun kalmasından kaynaklanan zararının, Kanuna ve Yargıtay’ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiği gibi hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından desteğin kusuru oranında indirim yapıldığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiş, davalı …’ın dilekçesinde bildirdiği bu konulara değinen istinaf nedenleri doğru kabul edilmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre hâkim, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görenin veya ölenin yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalı …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, bilirkişi raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, davalı …’ın dilekçesinde bildirdiği manevi tazminat hükümlerine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-1’inci maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davalı … Limited Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davalı Arnavutköy Belediye Başkanlığına karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacılar tarafından, davalı … Limited Şirketine karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat ile manevi tazminat taleplerini içeren davaların ayrı ayrı reddine, 3-Davacı eş … tarafından, davalılar … Sigorta AŞ ile …’a karşı açılan maddi tazminat davasının kabulüne; 29.152,56 TL maddi tazminatın, davalılardan …’dan desteğin ölüm tarihi olan 21/07/2013 gününden, davalı … Sigorta AŞ’den ise davanın açıldığı 04/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, adları geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 4-Davacılar tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın, 21/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak adları geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 5-Maddi tazminat davasında, davanın kabulüne karar verilen miktarına göre Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.991,41 TL karar ilam harcından, ıslah harcı olarak alınan 99,60 TL mahsup edilerek, kalan 1.891,81 TL karar ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den ve davalı …’dan müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 6-Manevi tazminat talebi yönünden, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli olan 3.620,43- TL karar ilam harcından, peşin alınan 614,80 TL mahsup edilerek, kalan 3.005,63 TL bakiye ilam harcının davalı …’dan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf nedeni yapılmadığından inceleme dışında kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek, davacılar tarafından sarf edilen; dava açılış gideri 643,80 TL, ıslah harcı 99,60 TL, davetiye ve posta gideri 154,50 TL (davalı Arnavutköy Belediye Başkanlığı’na yapılan tebligat giderleri düştükten sonra kalan miktar), bilirkişi ücreti 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.897,90 TL yargılama giderinin (davalı … Sigorta Şirketi’nin, manevi tazminat talebi yönünden peşin alınan 614,80 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 1.283,10 TL ye kadar olan kısmından sorumlu olmak üzere) davalı … Sigorta AŞ’den ve davalı …’dan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 8-Maddi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca 3.498,20 TL vekâlet ücretinin davalılar … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine, 9-İstinaf nedeni yapılmadığından inceleme dışında kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek; maddi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den alınarak vekille temsil edilen davalı Arnavutköy Belediyesine verilmesine, 10-İstinaf nedeni yapılmadığından inceleme dışında kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek; manevi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.180,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’dan alınarak, kendilerini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine, 11-Dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, davacılardan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı … Limited Şirketine verilmesine, 12-İstinaf nedeni yapılmadığından inceleme dışında kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek; manevi tazminat davasında, davanın reddi gerekçesine göre ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.180,00 TL vekâlet ücretinin, davalılardan alınarak, vekille temsil edilen davalı Arnavutköy Belediyesine verilmesine,
13-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından artan miktarın HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Limited Şirketi tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran tarafa geri verilmesine, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli olan 5.611,84 TL karar istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.402,95 TL mahsup edilerek, kalan 4.208,89‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı ..’dan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile 36,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 122,00 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davalı … tarafından istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre, davalı … Limited Şirketi tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına yatırılan nakit teminatın, İİK’nin 36/5’inci maddesi gereğince adı geçen davalıya geri verilmesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2021