Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1730 E. 2021/627 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1730
KARAR NO: 2021/627
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI: 2017/564 (E) 2018/219 (K)
DAVANIN KONUSU: Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası nedeniyle ödenen tazminatın rücuen tahsili
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) nedeniyle zarar gören dava dışı 3’üncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, kazanın oluşmasında münhasıran alkolün etkili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle, … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/f-1-a maddesine aykırı davrandığını, sürücüsünün 0,54 promil oranında alkollü olduğunu, bilirkişilerin yaptıkları tespitlerde kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiğini belirtiklerini, kazaya etik edebilecek hava durumu, yol durumu gibi hususlar değerlendirilmeden sürücünün dikkatsizliği, tedbirsizliği gibi gerekçelerle sonucu belirleyen ve kendi içinde dahil çelişkiler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davacı … Sigorta AŞ ile davalı işleten … AŞ arasında akdedilen 29/12/2015 başlangıç – 29/12/2016 bitiş tarihli ZMSS poliçesiyle sigortalı olan, sürücüsü dava dışı adı …’in yönetimindeki … plakalı otomobilin seyir halinde iken bölünmüş yolda karşı şeride geçerek dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki araca çarparak, hasar görmesine neden olduğu, olay nedeniyle, davacı … Sigorta AŞ tarafından diğer aracın işletenine 20.400,00 TL tazminat ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta, tartışılması gereken hukuki sorun; davacı ile davalı işleten arasında akdedilen ZMSS poliçesi kapsamında davacı tarafından dava dışı üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen davalıdan tahsil edilip edilemeyeceğine ilişkindir. Aralarında nöroloji uzmanı uzman hekiminde bulunduğu bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 05/02/2017 tarihli raporda dava konusu trafik kazasının davalı … Ticaret AŞ’nin maliki olduğu … plaka sayılı araç sürücüsü …’in, önceden teknik olarak belirlenmiş hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlanmasına, banket kullanımı kural ve yasaklarına ilişkin emredici trafik kurallarını ihlal etmesi ve yasal limitlerin üzerinde alkollü olması nedeniyle %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu; kazadaki oluş ve sürücünün alkol düzeyi birlikte dikkate alındığında, alkolün etkisi yanında, sürücü …’in değinilen kural ihlali, dikkatsizliği ve tedbirsizliğinin kazanın meydana gelmesinde etkili olduğundan, kazanın oluşmasında münhasıran alkolün etkili olmadığını bildirmişlerdir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, dava konusu rizikonun gerçekleştiği ve ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının (KZMSSGŞ) A-3’üncü maddesinde sigortanın kapsamı, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür” biçiminde ifade edilmiştir. Görülmektedir ki ZMSS, araç işleteninin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu sigorta güvencesi kapsamına almaktadır. Eş söyleyişle, işleten ZMSS ile üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı “kendi sorumluluğunu” sigorta ettirmektedir. Bu hüküm uyarınca, işletenin sorumlu tutulduğu hallerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmakta; işletenin sorumlu tutulamadığı hallerde, sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Şu hale göre, sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Poliçenin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan KZMSSGŞ’nin, “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı B.4.c maddesine göre, aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki almak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar ödemede bulunan sigortacı sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin Kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu ettirebilir. Somut olay, yukarıda belirtilen açıklamalar ve düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık olmadığı, bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen rapor içeriğine göre kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğini, böylece KZMSSGŞ’nin B.4.c maddesinde öngörülen sigortalıya rücu koşullarının oluşmadığının anlaşılması karşısında, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin ödenen 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek, hazineye verilmesine, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/04/2021