Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1721 E. 2021/415 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1721
KARAR NO: 2021/415
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2015/897 (E) 2018/290 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 15/06/2015 tarihinde … plaka sayılı aracın karışmış olduğu tek taraflı ölümlü-yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisleri … ve …’in vefat ettiğini belirterek desteklerinden yoksun kalan davacılar …, …, …, … için şimdilik 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … yönünden davanın reddine, diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı … için babası …’in ölümü nedeniyle 16.359,93 TL ve annesi …’in ölümü nedeniyle de 15.659,40 TL olmak üzere toplam 32.019,33 TL maddi tazminatın; davacı … için babası …’in ölümü nedeniyle 10.996,28 TL ve annesi …’in ölümü nedeniyle de 10.533,22 TL olmak üzere toplam 21.529,50 TL maddi tazminatın; davacı … için babası …’in ölümü nedeniyle 16.359,93 TL ve annesi …’in ölümü nedeniyle de 15.659,40 TL olmak üzere toplam 32.019,33 TL maddi tazminatın 25.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde özetle, müvekkil şirket tarafından tanzim edilen trafik sigorta poliçesinin sigortalısının müteveffa … olduğunu, bu kişinin müvekkil şirket bakımından işleten konumunda olduğunu, trafik sigorta poliçesinin işleten dışında 3. kişilerin zararını karşıladığını, bu nedenle … ile ilgili destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olmadıklarını, istinaf dilekçesinde belirtilen yargı kararlarının da bu yönde olduğunu, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlarda da söz konusu rizikonun teminat dışı bırakıldığını, kabul şekli bakımından da emniyet kemeri takılmamış olması nedeniyle yapılan indirim oranının hakkaniyete uygun olmadığını, emniyet kemeri takmış olduğundan ötürü araçtan sağ olarak kurtulan bir kişinin olduğu da gözetildiğinde en az %50 oranında indirim yapılması gerektiğini, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, davacılardan …’in kaza tarihinde reşit olması nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanamayacağını, dava tarihinden önce temerrüt gerçekleşmemiş olmasına rağmen faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden daha önceki bir tarih olarak belirlenmesinin doğru olmadığını, ıslah ile artırılan kısım bakımından faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olarak kabul edilmemiş olmasının doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davacıların anne ve babası olan … ve …’in 15/06/2015 tarihinde gerçekleşen tek taraflı trafik kazası neticesinde ölümü nedeniyle kazaya karışan aracın trafik sigortacısı olan davalı taraftan talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Kazaya sebebiyet veren araca ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin tanzim tarihi 11/06/2015, kaza tarihi ise 15/06/2015 olup; her iki tarih 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından sonradır. İstinafa konu bir uyuşmazlık trafik kazasında vefat eden …’in işleten konumunda olması nedeniyle ölümünden kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatının sigortacısından talep edilip edilemeyeceği, bir başka ifade ile rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenlemelere göre Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, “iptal kararının” Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten sonra; HMK 33. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkileri bulunmamaktadır. (İBBGK.nun 1960/21 Esas ve 9 sayılı kararı; HGK’nın 21.01.2004/10-44 Esas ve 19 Sayılı; ayrıca 07.04.2004 gün, 214 E ve 19 sayılı ve 2004/448 Esas ve 461 sayılı kararları). 01.06.2015 tarihinden sonra gerçekleşen davaya konu kaza ile ilgili olarak sözü geçen tarihte yürürlüğe giren genel şartların A.6. maddesi (d) bendindeki “destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı bırakılmasına” ilişkin düzenleme ile bu düzenlemenin kanuni dayanağı olan 6704 sayılı yasanın 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanunun 92. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendinde düzenlenen “bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” şeklindeki düzenlemeler doğrultusunda uygulama yapmak gerekir ise de; istinaf aşamasında, Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli ve E.:2019/40; K.:2020/40 sayılı kararı ile sözü geçen 2918 sayılı Kanunun 92/1-i maddesi iptal edilmiş bulunduğundan ve kaza tarihi itibariyle de 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı yasanın 92. maddenin (g) ve (h) bentlerindeki düzenlemeler yürürlükte olmadığından uyuşmazlığın çözümünde anılan yasal düzenlemelerin uygulanması mümkün değildir. O halde, gerçekleşen yasal boşluk nedeniyle, Yargıtay içtihatları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda uygulama yapmak gerektiği, davacıların sırf ölenin mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla talepte bulundukları, destekten yoksun kalma tazminatının miras yoluyla geçen bir hak niteliğinde değil, sigorta hukuku kapsamında talep edilen bir hak olduğu, bu durumda ölen kişinin sigortalı aracın işleteni veya sürücüsü olmasının bir öneminin olmadığı, ölenin kusurunun üçüncü kişi konumunda olan mirasçılara yansıtılamayacağı göz önüne alındığında rizikonun teminat kapsamında olduğuna ilişkin kabul şeklinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamı aynı yöndedir. Diğer yandan ölenin kusuru davacılara yansıtılamayacağına göre emniyet kemeri takmamaktan ötürü var olduğu iddia edilen müterafik kusur halinin de yansıtılması mümkün değildir. Mahkemenin bu yöne ilişkin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Ancak istinaf edenin sıfatına göre hatalı bir şekilde yapılan müterafik kusur indirimi, kararın kaldırılması nedeni olarak kabul edilmemiştir. Diğer yandan, halen üniversite öğrencisi olduğu anlaşılan davacı … bakımından 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma zararı hesaplanmış olmasında da isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine, davalı sigorta şirketi tarafından tazminat talebi 25/08/2015 tarihinde reddedildiğine göre bu tarih itibarıyla faize hükmedilmiş olması ve sigorta şirketi bakımından gerçekleşen temerrüt halinin, 2918 sayılı KTK’nın 99. ve ZMSS Genel Şartlarının B.2. maddeleri uyarınca ıslahen artırılan kısım bakımından da geçerli olması karşısında bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarında da isabet bulunmamaktadır. Hatalı müterafik kusur indirimi haricinde kalan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.845,16 TL harçtan peşin alınan 1.461,29 TL harcın mahsubundan sonra kalan 4.383,87 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı yönünden objektif dava birleşmesi teşkil eden davalarda davalı aleyhine hükmedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021