Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/168 E. 2019/419 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/168
KARAR NO : 2019/419
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2017
NUMARASI : 2017/4310 Esas – 2017/4310 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Alacağı Sebebiyle)
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … plakalı aracının davalı … şirketine 29/11/2013 ile 29/11/2014 tarihleri arası kasko poliçesiyle sigortalı olduğunu, müvekkilinin aracı 17/02/2014 tarihinde kısa süreliğine kiraya verdiğini, ancak aracın kiralayan kişi tarafından geri getirilmediğini, şikayet üzerine ceza mahkemesinde kiralayan sanığın yargılandığı ve dolandırıcılıktan dava açıldığını, sigorta şirketine karşı yapılan başvuruda zamanaşımı sebebiyle taleplerinin reddedildiğini beyanla, aracın 2017 yılı kasko değer listesinde yer alan 48.581,00 TL’lik bedelin aracın kaybolma tarihi olan 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle sigortadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi gereğince tazminata talep hakkının doğduğu tarihin 17/02/2014 tarihi olduğunu, tahkim komisyonuna başvuru tarihinin ise 14/04/2017 tarihi olduğunu, başvuru sahibinin hakkının zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; başvuranın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, karara karşı İtiraz Hakem Heyeti itirazın reddine karar vermiş davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; aracı kiralayan kişinin ceza mahkemesinde yargılanıp ceza almış olması sebebiyle olaya uzamış zamanaşımı uygulanması gerektiğini, bundan başka poliçeyi yapan acenteye 19/02/2014 tarihinde başvuru yaptıklarını, tazminat talebi yönünden zamanaşımının dolmadığını beyan ederek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat alacağına ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan, maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup bu davalar 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Kara taşıtları kasko sigortası genel şartlarının C/9 maddesinde de bu düzenleme açıkça yer almaktadır. Somut olayda, kasko sigorta poliçesi 29/11/2013 – 29/11/2014 dönemini kapsamaktadır. 17/02/2014 tarihinde gerçekleşen riziko sözleşme dönemi içerisinde meydana gelmiştir. Müşteki sıfatıyla vermiş olduğu ifadesinden anlaşıldığı üzere davacı 19/02/2014 tarihinde aracın çalındığını öğrenmiştir. Davacının sigorta şirketinin acentasına başvurduğunu ve başvurusunun reddedildiğini iddia ve ispat etmesine rağmen, sigorta şirketinin başvurusunu reddedip davacı hakkında bir hasar dosyası oluşturmamasına karşın uzunca bir süre beklemiş yasal yollara başvurmamıştır. Bu durumda TTK 1446. maddesi uyarınca rizikoyu öğrendiği ve sigorta şirketine ihbar etmesi gerektiği tarih olan 19/02/2014 tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başladığından, 19/02/2016 tarihinde zamanaşımı süresi dolmaktadır. Yine acenteye yapılan ihbar tarihi, zamanaşımının başlangıcı kabul edilirse; bu durumda da ihbar tarihi olan 19/02/2014 tarihinden itibaren (TTK 1427/2 maddesi uyarınca) 45 gün sonra yani, 05/05/2014 tarihinden 05/05/2016 gününe kadarki süre zarfında zamanaşımı süresi dolmaktadır. Zamanaşımı süresi içerisinde zamanaşımını kesen ve durduran herhangi bir durum da dosya kapsamında söz konusu olmadığından, her iki halde de Tahkim Komisyonuna, 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra, 14/04/2017 tarihinde başvurulmuş olduğundan ve araç hasarının meydana geldiği çalınma olayı ceza kanunu anlamında suç oluştursa bile kasko sigortalarında KTK 109/2 md.’sinde yer alan ceza (uzamış) zamanışımı süresinin uygulanma imkanı da olmadığından davacı vekilinin ceza zamanaşımı boyunca iki yıllık sürenin işlemeyeceği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6-İstinaf talebi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 07/11/2019