Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1645 E. 2020/4406 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1645
KARAR NO: 2020/4406
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2015/458 Esas – 2018/299 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 53/3. ve 56/2. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Konusuz kalan maddi tazminat davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı … için 8.000,00 TL, davacı … için 8.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 36.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 15/06/2013 tarihinde meydana gelen kazada, davacıların babası …’ın, müvekkili … adına kayıtlı … plakalı minibüsün sürücü …’ın sevk ve idaresinde iken kaza yapması sonucu hayatını kaybettiğini, müteveffa … ile sürücü …’ın birlikte alkol aldıklarını, müteveffanın bile bile araca binmesi nedeniyle, olayın hatır taşımacılığı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin işleten konumunda olmasından dolayı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın 22.45 sularında meydana geldiğini, illiyet bağının kesildiğini, olayın genel hükümlere tabi olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, kusurun tamamen müteveffada olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, davalı …’nin ZMS sigortacısı, davalı …’in maliki-işleteni ve davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın 15/06/2013 tarihinde tek taraflı ve davalı sürücünün tam kusuruyla kaza yapması neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan davacıların babası …’ın vefat ettiği, bu vefat olayı nedeniyle davacıların maddi ve manevi tazminat talebinde bulundukları ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Kazanın meydana geliş şekli, davalı sürücünün tam kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, TBK’nın 56/2. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu; davalı …’in, 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi gereğince aracın maliki-işleteni sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, kaza ile ölüm arasında illiyet bağını kesen herhangi bir sebebin bulunmadığı kanısına varıldığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.459,16 TL harçtan peşin alınan 614,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.844,37 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı …’in istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/12/2020