Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1606 E. 2020/4299 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1606
KARAR NO: 2020/4299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI: 2017/228 Esas – 2017/1224 Karar
DAVANIN KONUSU: Değer Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 07/03/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan ve dava dışı …’a ait … plakalı aracın, 01/04/2015 tarihinde …’a ait … plakalı araca çarpmak suretiyle meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde, … plakalı araçta değer kaybı oluştuğunu, değer kaybı alacağının, 3. kişi … tarafından müvekkiline temlik edildiğini, bağımsız eksper tarafından yapılan tespit sonucunda değer kaybının 7.200,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından 354,00 TL ekspertiz ücreti ödendiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 300,00 TL değer kaybı alacağı ve 354,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 654,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren, kabul edilmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, dosyaya sunulan adi yazılı temlik sözleşmesindeki imzanın, zarar gören aracın sahibi …’a ait olduğuna ilişkin herhangi bir resmi tespit bulunmadığından davacının dava hakkının olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından ekonomik değer kaybı talebinde bulunulmuş ise de; 01/04/2015 tarihli kazadan önce, söz konusu aracın 03/08/2013 ve 04/08/2015 tarihlerinde olmak üzere en az üç ayrı kazaya karıştığının resmi kayıtlarda görüldüğünü, bu nedenle dava konusu kaza nedeniyle araçta değer kaybı oluştuğunun kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davacı vekilinin 27/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak; “Davanın kısmen kabulü ile 3.500,00 TL değer kaybı tazminatının 02/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 354,00 TL ekspertiz ücreti talebinin yapılması zorunlu olan masraf olmadığından reddine, karar” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece 354,00 TL tutarındaki ekspertiz ücreti talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 354,00 TL’lik ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak değerlendirilerek davalıdan ret/kabul oranına göre tahsiline karar verilmesi gerektiğini, kararın bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olduğunu; Davalı vekili de; Davacı tarafça, alelade temlik belgesi fotokopisinin dosyaya sunulduğunu ve Mahkemece, tüm itirazlarına rağmen bu belgeye itibar edilmesinin ve söz konusu aracın daha önce geçirdiği kazaların bilirkişi tarafından dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesine göre davanın iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının davasının, KTK uyarınca açılmış olmakla, açılan ilk davadaki talepler zamanaşımına uğramamış olsa dahi, ıslaha konu edilen kısmın her türlü zamanaşımına uğradığını ve ıslah edilen miktarın zamanaşımından dolayı reddine karar verilmesi gerektiğini, faiz başlangıcı ve faiz türünün hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı ticari araç ile …’a ait … plakalı aracın 01/04/2015 tarihinde kaza yapması nedeniyle, … plakalı araçta oluşan değer kaybı alacağının, araç sahibi dava dışı … tarafından davacıya TBK’nın 183. ve devamı maddelerine göre geçerli temlik sözleşmesiyle devredildiği, davacı tarafın, işbu kısmi davada, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 300,00 TL değer kaybı tazminatı ve 354,00 TL ekspertiz ücreti talebinde bulunduğu, yargılama aşamasında da bilirkişi raporunun ibrazından sonra, 27/11/2017 tarihli dilekçesi ile dava değerini 3.500,00 TL olarak ıslah ettiği ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından dava açılmadan önce yaptırılan ekspertiz için ödenen 354,00 TL’lik ekspertiz ücretinin dava açılmadan önce yapılması zorunlu bir masraf ve işlem olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysaki, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 06/11/2014 tarih ve 2014/15868 Esas-2014/15196 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ekspertiz ücreti yargılama giderlerindendir. Ekspertiz ücretinin yargılama giderine eklenerek, davanın kabul-red oranına göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki itiraz yerindedir. B-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Mahkemece karara dayanak yapılan 16/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı ticari aracın sürücüsünün asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, alacağını davacıya devreden dava dışı …’ın maliki olduğu … plakalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu; … plakalı araçta meydana gelen değer kaybı tazminatının 3.500,00 TL, temerrüt tarihinin 02/03/2017 ve avans faiz talebinin haklı olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun incelemesinde, raporun HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden, davalı vekilinin temlik sözleşmesi, değer kaybı tazminatı miktarı, faizin türü ve başlangıç tarihine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin itirazına gelince; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 109. maddesinde; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, maddi hasarla sonuçlanan dava konusu kaza, 01/04/2015 tarihinde gerçekleşmiş işbu dava ise, 07/03/2017 tarihinde açılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinin talep sonucuna ilişkin kısmında araçtaki değer kaybının 7.200 TL olduğunu ifade edip değer kaybı bakımından şimdilik 300 TL istediğini beyan etmiştir. Davacının bu şekildeki ileri sürüşüne ve talep sonucuna göre eldeki dava “kısmi dava” olarak açılmıştır. Buna göre, dava dilekçesinde talep edilen 300 TL tutarındaki değer kaybı tazminatı iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığından, davalı tarafın bu miktara yönelik zamanaşımı itirazı yerinde değildir. Islah dilekçesiyle artırılan 3.200 TL’lik miktara yönelik zamanaşımı itirazının incelenmesinde; Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için kesildiğinden ve geriye kalan meblağ için işlemeye devam ettiğinden, ıslahla artırılacak kısım yönünden de zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, kazanın gerçekleştiği 01/04/2015 tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra, 27/11/2017 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş ve davalı taraf yasal süre içerisinde ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu durumda, ıslah ile talep edilen 3.200 TL’lik miktarın, zamanaşımından dolayı reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, Buna göre: 1-)Davanın kısmen kabulü ile, 300 TL değer kaybı tazminatının 02/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ıslah ile artırılan miktarın zamanaşımından dolayı reddine, 2-)Kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 59,30 TL harçtan, davacı tarafından önceden yatırılan 31,40 TL peşin harç ile 55,00 TL ıslah harcının mahsubu ile fazladan alınan 27,1 TL harcın davacıya iadesine, 3-)Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-)Davacı tarafça yapılmış olan 117,50 TL posta ve tebligat ücreti, 354 TL ekspertiz ücreti, 450 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 921,5 TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan 78,98 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/2. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden 300 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/3. maddesi gereğince 300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-)Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Taraflarca peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 62,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 28,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/12/2020