Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1589 E. 2020/4347 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1589
KARAR NO: 2020/4347
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2015/174 Esas – 2018/238 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı
KARAR TARİHİ: 09/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’in sevk ve idaresindeki, davalı nezdinde sigortalı bulunan, … plakalı aracın, 31/08/2014 tarihinde asli kusurlu olarak, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucunda … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, bu yaralanma sebebiyle davacının sürekli sakat kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesinde, sürekli sakatlık tazminatı talebini 20.303,79 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, sigortalının kusuru oranında ve poliçe limitiyle sorumlu olduğunu, sakatlık oranının ve zararın tespitinin gerektiğini, davacının emniyet kemeri kullanmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, ayrıca hatır taşıması nedeniyle de indirim yapılması gerektiğini, olay tarihinden itibaren avans faizi talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın artırılan hali ile kısmen kabulüne, 16.243,03 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olayda hatır taşıması bulunmadığını, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın talepleri doğrultusunda düzeltilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, Trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki, davalı nezdinde sigortalı bulunan, … plakalı aracın, 31/08/2014 tarihinde dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucunda … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, bu yaralanma sebebiyle sakatlık tazminatı talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince hatır taşıması indirimi uygulanarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Hatır taşıması; taşıyanın bir kimseyi taşıtına bindirip ücret almaksızın ve bir çıkarı olmaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Taşıyan taşıdığı kişiden bir yarar sağlıyorsa bu hatır taşıması niteliğinde değildir. Karşılıklı hizmet ve yardımlaşma içinde olması gereken aile bireylerinin taşınması da hatır taşıması olarak kabul edilmeyecektir. Dosya kapsamından dava dışı araç sürücüsü ile davacının akraba oldukları, hatta taşıma sırasında sürücünün eşinin de araçta bulunduğu anlaşılmakta ancak taşımanın münhasıran davacının yararına yapıldığına yönelik iddia veya ispat vasıtası olmadığı görülmektedir. Davacının sürücünün akrabası olması başlı başına hatır taşımasının varlığının kabulü için yeterli değildir. Somut olayda hükmolunan tazminat miktarından hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması isabetli bulunmamıştır. Bu itibarla davacı vekilinin hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmaması gerektiğine dair istinaf talebi yerindedir. Kabule göre de, hakim tarafından uygulanan takdir indirim sebepleri nedeniyle, reddedilen miktar üzerinden karşı vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde değildir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının hatır taşıması indirimi kaldırılmak suretiyle düzeltilerek aşağıdaki aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kabulüne, 20.303,79 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 1.386,95 TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 62,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.296,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan toplam 90,25 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Davacı tarafça yapılan 32,40 TL ilk masraf, 244,60 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 512,90 TL Adli Tıp gideri olmak üzere toplam 1.989,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 45,85 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2020