Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1537 E. 2021/345 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1537
KARAR NO: 2021/345
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
NUMARASI: 2013/135 (E) 2018/73 (K)
Birleşen İstanbul 7’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1233 (E) sayılı dava dosyası
DAVANIN KONUSU:Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul 15’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/135 (E) sayılı asıl dava dosyasında: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nun idaresindeki, davalı … Sigorta AŞ’nin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı (ZMSS) olduğu davalı …’ye ait … plakalı metrobüsle seyir halinde bulunan müvekkili …’ın, adı geçen davalı sürücünün ani fren yapması nedeniyle düşerek diz kapağının kırıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla çalışma gücünün azalmasından kaynaklanan gelir kaybından ötürü 10.000,00 TL, tedavi süresince çalışamamaktan kaynaklanan gelir kaybından dolayı 8.000,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılmasından dolayı 5.000,00 TL, efor kaybı için 3.000,00 TL, bakıcı ücreti yönünden 2.000,00 TL, tedavi masrafları için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 maddi tazminatın davalılar …, … Sigorta AŞ ve … Genel Müdürlüğünden; 40.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve … Genel Müdürlüğünden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde sigorta poliçesinde teminat dışı olmayan maddi zarardan sorumluluğunun poliçedeki azami teminat limiti ile sınırlı biçimde söz konusu olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği … plakalı sivil otomobilin, metrobüs yolu bariyerlerine çarparak 7 adet bariyer kazığını kopardığını, çarpmanın etkisiyle otomobile ait bazı parçaların metrobüs camına çarpmasından ötürü metrobüs sürücüsünün üzerine doğru gelen otomobile çarpmamak için ani fren yaptığını, olayın gerçekleşmesinde üçüncü kişinin ağır kusuru olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 7’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1233 (E) sayılı dava dosyasında: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı metrobüsün sürücüsü davalı …’nun yaptığı ani fren sonucunda müvekkilinin yere düşerek diz kapağında kırıklar oluşacak biçimde yaralandığını, Adli Tıp Kurumunun 23/09/2013 tarihli raporunda … plaka sayılı araç ile bu aracı sıkıştırdığı ileri sürülen araç sürücülerin tam ve asli kusurlu davrandıklarının belirtildiğini, davalılardan …’ın … plakalı aracın sahibi, … Sigorta AŞ’nin ise ZMSS poliçesini düzenlediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla çalışma gücünün azalmasından kaynaklanan gelir kaybından ötürü 17.000,00 TL, tedavi süresince çalışamamaktan kaynaklanan gelir kaybından dolayı 8.000,00 TL, efor kaybı için 3.000,00 TL, bakıcı ücreti yönünden 2.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 maddi tazminatın davalılar … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen, 40.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı ….’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, gerçek zararın tespiti için dosyanın Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet oranını tam teşekküllü bir devlet hastanesinde veya Adli Tıp Kurumuna sevki ile belirlenmesini, tazminat hesaplamasının aktüer sıfatına sahip bilirkişiye yaptırılmasını, talebe konu bakıcı gideri ile iş göremezlik tazminatından 6111 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, müvekkilinni tedavi gideri kapsamında değerlendirilen bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik taleplerinden sorumluluğunun bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; aracının metrobüs yoluna girmediğini belirterek davayı kabul etmediğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince: “… mahkememizin 2013/135 Esas sayılı dosyasında davalılar …, …, … Sigorta AŞ yönünden davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 7 ATM nin 2014/1233 Esas sayılı dosyasında davacının sürekli iş gücü kaybı tazminatı talebi yönünden davanın kabulü ile 165.176,71 TL’ nin davalı …’tan kaza tarihi olan 02/11/2011 den itibaren davalı … sigorta AŞ’den dava tarihi olan 25/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin davalı … yönünden kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/11/2011 den itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine fazlaya dair istemin reddine, davacının bakıcı ücreti, tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin her iki dava dosyası yönünden de feragat nedeni ile reddine … ” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; doğrudanlık (yüzyüzelik) ilkesine aykırı sürdürülen yargılama ile devam edildiğini, müvekkilinin kendisini yeterince savunamadığını, müvekkilinin %100 asli kusurlu gösterilmesinin doğrudanlık ilkesine, hayatın olağan akışına, genel trafik kurallarına aykırı olduğunu, davacının esas kazancının ispat edilemediğini, illiyet ve kusur tespitinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … Sigorta AŞ, … ve … yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava kabul görmeyecek olsa bile bu davalılar yönünden davanın husumetten reddi ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, lehlerine hükmolunan manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğunu, … Sigorta AŞ, … ve … yönünden davanın kabulü gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; maluliyet oranını Adli Tıp Kurumu 3’üncü İhtisas Kurulu tarafından tespit edilmesi gerekirken mevzuata aykırı maluliyet raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda esas alınan kazanç miktarına göre hüküm kurulmasının hukuka ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu, tazminata esas alınan gelirin davacının mal varlığına “bedeni ve fikri” katkısı olan emsal kazançlar olması gerektiğini, ıslah dilekçesi ile artırılan kısmın eksik harçlandırılmadan yapılan ıslahın usule uygun olmadığını, her halükarda ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, feragat edilen kısım yönünden müvekkili şirket yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 23/09/2013 tarihli raporuyla, bilirkişiler kurulunun 05/09/2016 tarihinde sunduğu raporda; davalı sürücü … yönetimindeki metrobüs ile davalı işleten …’a ait … plaka sayılı aracın sürücüsü ve davacı …’ın kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek; … plaka sayılı aracın sürücüsünün olayın meydana gelmesindeki kusur oranının, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, yasal dayanaklarıyla birlikte, bilimsel ölçütlere, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı, davalılardan …’nun kusurunun bulunmadığı, böylece 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1 ve 88/1’inci maddeleri uyarınca … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …, bu aracın işleteni davalı … Genel Müdürlüğü ve ZMSS poliçesini akdeden davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığının anlaşılması karşısında; davalı … vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü kusur oranının belirlenmesine; davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği davalılar … Sigorta AŞ, … Genel Müdürlüğü ve … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalılar … Sigorta AŞ, … Genel Müdürlüğü ve … yönünden açılan davanın, davalı …’nun kusurunun bulunmaması nedenine dayalı olarak esastan yapılan inceleme sonucunda verildiği böylece davanın reddi kararının usule veya husumete ilişkin olmadığının, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre vekalet ücretine hükmedilmesinin anlaşılması karşısında, davacı vekilinin dilekçesinde bildirdiği davalılar … Sigorta AŞ, … ve …. yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğuna yönelik istinaf nedeni isabetli değildir. Dava dilekçesi kendisine 29/08/2014 günü tebliğ edilen davalı …’ın 04/09/2014 günü cevap dilekçesini sunduğu, gerek kusura ilişkin bilirkişiler kurulu raporu ile davacı vekilinin itiraz başvuru dilekçesinin gerekse aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporun davalı …’a tebliğ edildiği, böylece HMK’nin 27’nci maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkının usulüne uygun biçimde kullandırıldığının anlaşılması karşısında davalı … vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü bu konulara yönelen istinaf nedenleri de doğru kabul edilmemiştir. Aktüerya uzmanı bilirkişi 10/04/2017 tarihli raporunda dosya kapsamındaki belgelere göre sürekli işgörmezlikten kaynaklanan sebeplerle talep edilebilecek zararın 165.176,71 TL olduğunu beyan etmiş, bilgi ve belge bulunmadığından geçici işgöremezlik dönemine ilişkin hesaplama yapılamadığını, müstakbel gelir farkına ilişkin hesaplama da yapılmadığını, davacının tedavi giderine ilişkin doktor bilirkişi tarafından hesaplama yapılmasının uygun olacağını beyan etmiş, 08/06/2017 tarihinde sunduğu dilekçe ile talep sonucunu 135.176,71 TL artırarak hükmolunmasını talep ettiği maddi tazminat miktarını 165.176,71 TL’ye yükseltmiş, artırılan miktara göre 498 sayılı Harçlar Kanununun 28/1-a maddesi uyarınca doğru hesaplanan 462,00 TL (1/20) ıslah harcını yatırmış, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla 05/02/2018 tarihinde sunduğu dilekçesinde bilirkişinin hesaplayabildiği maddi tazminat alacaklarına zarar gelmemek ve baki kalmak koşulu ile yalnızca bilirkişinin hesaplayamadığı bakıcı ücreti, tedavi gideri ve gelecekteki gelir farkı alacaklarına ilişkin taleplerinden feragat ettiğini beyan etmiştir. Diğer bir anlatımla, maddi tazminatı oluşturan sürekli iş göremezlik zararına ilişkin 165.176,71 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ederek, bu tazminat talebinden feragat etmeyen davacı vekili, maddi tazminat talebini oluşturan öğelerden yalnızca bakıcı ve tedavi gideri ile gelecekteki gelir farkı alacakları yönünden feragat ettiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince de davacının talep sonucunu yükselttiği miktar esas alınarak davanın davalılar … Sigorta AŞ ve … yönünden kabulüne karar verilmiştir. Bu itibarla artırılan talep sonucuna göre davalılar … Sigorta AŞ ve … yönünden reddine karar verilen maddi tazminat davası bulunmadığından, davalı … Sigorta AŞ vekilinin ıslah için feragat edilen miktar yönünden lehlerine vekalet ücreti ödenmesi gerektiğine ve ıslahla artırılan kısmın eksik harçlandırıldığına dair istinaf nedenleri isabetli değildir. Diğer yandan, olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın ZMSS poliçesini akdeden taraflardan olan davalı … Sigorta AŞ yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1’inci maddesi ile Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.4’üncü maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde de bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketlerine başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalı sigorta şirketlerine ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Dosya kapsamından, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabul edilmesi gereken davalı … Sigorta AŞ’nin dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmadığından vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Dava dilekçesinde, servis şoförü olarak geçimini sağlayan müvekkilinin dava dışı … AŞ 31/01/2011 tarihi ile 30/11/2011 tarihleri arasında 36.841,47 TL para aldığını ileri süren davacı vekili, dava dilekçesi ile ıslah dilekçesi ekinde, … AŞ’ye ait yevmiye defterinin tıpkıçekimleri adı geçen şirket tarafından verildiği belirtilen belgeler ile ödenen paralara ilişkin faturalar sunduğu, hesap uzmanı bilirkişinin ise davacı vekili tarafından sunulan belgelerde yer alan meblağı net gelir olarak kabul etmek suretiyle davacının trafik kazası nedeniyle uğradığı bedensel zararını hesapladığı anlaşılmıştır. Öncelikle trafik kazası nedeniyle uğranılan bedensel zararın hesaplanması için çalışma gücünü kaybeden kişinin karar tarihine en yakın zaman dilimindeki düzenli gelirinin belirlenmesi gerekir. Ticari bir alanda çalışan kişinin tazminatına esas alınacak geliri, işletmenin geliri değil, kişinin bedensel ve yönetsel alandaki faaliyeti sonucunda elde ettiği gelirdir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından sunulan belgeler, davacının servis şoförlüğü yaparak elde ettiği geliri belirlemeye yeterli değildir. Davacının vergi beyannamesinin düzenlenmesine esas defterleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna verdiği beyannameleri getirtip incelenerek, gerektiğinde meslek odasından servis şoförlerinin aylık gelir durumu da sorularak aylık net gelirinin duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanması ve buna göre aktüerya uzmanı bilirkişiden ek rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde kabul edilmemiştir. Ayrıca, haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Tıp Fakülteleri Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi olan 02/11/2011 tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Somut olayda, hükme esas alınan Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulunun 12/06/2012 tarihli raporunda maluliyet oranı tespit edilirken esas alınan yönetmelik açıklanmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu itibarla kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun biçimde Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulundan veya Tıp Fakülteleri Adli Tıp Anabilim Dalında görevli öğretim üyelerinden oluşturulacak kuruldan rapor alınması gerekirken denetime elverişli olmayan yetersiz rapora dayalı karar verilmesi isabetli olmadığından, davalılar … vekili ile … Sigorta AŞ vekilinin bu konulara yönelen istinaf başvuruları isabetli kabul edilmiştir. Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderine HMK’nin 323 ve devamı maddeleri uyarınca davanın ret ve kabul oranına göre kendiliğinden karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru olmadığından davacı vekilinin bu konuya yönelen istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatıranlara iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretinin hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran taraflara iadesine, 7-İİK’nin 36/5’inci maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre … Sigorta AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektubunun davalı … Sigorta AŞ’ye iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2021