Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1525 E. 2020/4245 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1525
KARAR NO: 2020/4245
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2015/995 Esas – 2017/1276 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, 27/09/2015 tarihinde, müvekkillerinin destekçisi …’in sürücüsü ve davalının ZMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde …’in vefat ettiğini, mütevaffanın anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, HMK’nın 107. maddesi kapsamında şimdilik toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davaya konu talebin, ZMSS Genel Şartları’nın A.6/B bendi gereğince teminat dışı olduğunu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları gereğince davacıların talebinin teminat dışı bırakıldığını, davacı tarafın faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacıların iddialarını kabul etmemekle birlikte, hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini, KTK’nın 99. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile sigorta şirketine müracaat tarihinden öncesinde, sigorta şirketinin temerrüdünün söz konusu olamayacağını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün, belgelerin ibrazından itibaren 8 işgünü içerisinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde, davanın açıldığı tarihte muaccel hale geleceğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak; “Davanın kabulü ile davacı … için 44.998,40 TL davacı … İçin 38.578,08 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve hükme esas alınamayacak nitelikte olan bilirkişi raporunun dikkate alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davaya konu talebin, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartlarının A.6.B bendi gereğince teminat dışı bırakıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 53/3. maddesi gereğince ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 27/09/2015 tarihinde, davacıların desteği …’in sürücüsü ve davalının ZMS sigortacısı olduğu motosikletin, tek taraflı kaza yapması neticesinde vefat etmesi nedeniyle, müteveffanın anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepli işbu davayı açtıkları ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, hak sahibinin kusuruna denk gelen tazminat talepleri ile, ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, kanunun emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, Genel Şartlar’a göre değil, kanunun emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe ğiren 6704 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendinde düzenlenen: “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme ile atıf yapılan Genel Şartlar’ın A.6. maddesinin (d) bendi uyarınca destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı bırakılmasına ilişkin düzenleme, dava dosyasının Dairemizde bulunduğu istinaf aşamasında, Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarih, 2019/40 Esas-2020/40 Karar sayılı kararı ile 2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (i) bendi iptal edilmiştir. Yukarıdaki düzenlemeler ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlıkta, davacıların, davalı … Sigorta AŞ.’den destekten yoksun kalma tazminatı talep etmekte haklı oldukları anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan 22/08/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; kazanın meydana gelmesinde davacıların desteği sürücü …’in %100 kusurlu olduğu; davacı …’in davalıdan talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 44.998,40 TL, davacı …’in ise 38.578,08 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince de, bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusundaki itirazları yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.709,11 TL harçtan peşin alınan 1.463,9 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.245,21 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/11/2020