Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1509 E. 2020/4247 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1509
KARAR NO: 2020/4247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2018
NUMARASI: 2015/1124 Esas – 2018/67 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/08/2015 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …ın maliki ve davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın, müvekkilinin sürücüsü olduğu … plakalı motosiklete çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, müvekkilinin, ömür boyu malul kalacak şekilde yaralandığını, müvekkilinin Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü 3. öğrencisi olduğunu ve kaza nedeniyle yakınlarının bakımına muhtaç kaldığını, kaza tarihinden bu yana okuluna gidemediğini, genç yaşında büyük elem ve ızdırap çektiğini, maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek, HMK’nın 107. maddesine göre belirlenecek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın; davalı Sigorta Şirketi yönünden sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, müvekkili şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Mahkemelerinde açılması gerektiğinden, yetkisizlikten reddine karar verilmesi gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, kusur ve zararın davacı tarafça ispatlanması ve ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, zira müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalı araç sürücüsünün kusuruyla sınırlı olduğunu, tazminat hesaplamasında yeni ZMSS Genel Şartları’nın, TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faizin dikkate alınması gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulabileceğini, kazanın meydana gelmesinde davacının kask takmaması ve araca uygun kıyafetleri giymemesi nedeniyle müterafik kusuru bulunduğundan, hesap yapılırken asgari %25 oranında indirim yapılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … cevap dilekçelerinde özetle; trafik kazası tespit tutanağındaki tespitleri kabul etmediklerini, kazanın, tutanakta belirtildiği şekilde gerçekleşmediğini belirtmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “Maddi tazminat davasının kabulü ile; 33.752,54 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinin sorumluluğu sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 33.752,54 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL lik kısmı yönünden davalı sigorta şirketi için dava tarihi olan 04/11/2015 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 20/08/2015 tarihinden itibaren, 32.752,54 TL lik kısmı yönünden davalı sigorta şirketi için ıslah tarihi olan 24/10/2017 tarihinden itibaren, diğer davalılar için olay tarihi olan 20/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 20/08/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … Sigorta AŞ. vekili ile davalılar … ve … istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalılar … ve … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı sürücüye %20 oranında kusur atfedilmesini kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde davacı motosiklet sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, ATK tarafından düzenlenen 23/12/2016 tarihli raporda saptanan geçici ve sürekli iş göremezlik oranlarının oldukça yüksek gösterildiğini, hükmedilen manevi tazminatın oldukça yüksek olduğunu, hak ve nesafet ilkelerine uygun olmadığını belirtmişlerdir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece 11/04/2017 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda, davacının, Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü 3. sınıf öğrencisi olduğu, 20/08/2015 tarihinden itibaren iki yıl sonra mezun olacağı kabul edilerek hesaplamanın yapıldığı ve gelirinin farazi olarak asgari ücretin iki katı olarak kabul edildiği, bilirkişi tarafından farazi olarak belirlenen gelir durumuna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, tazminat hesaplamasında davacının gelir durumunun tespitinde, somut bilgi ve verilere dayanılmasının yasal zorunluluk olduğunu, ayrıca karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda askerlik süresinin nazara alınmadığını, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54 ve 56. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, 20/08/2015 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın maliki ve davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun olarak düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 23/12/2016 tarihli raporunda; trafik kazası nedeniyle davacının meslekte kazanma gücünden azalma oranın %13.2 ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 15 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Yine, Mahkemece karara dayanak yapılan 11/04/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda,; kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %20 oranında tali, davacı sürücünün %80 oranında asli kusurlu olduğu; davacının maluliyeti sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının 33.752,54 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, rapordaki kusura ilişkin tespit ve oranların kaza tespit tutanağı ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 27/10/2016 tarihli raporuyla birebir örtüştüğü; tazminat hesaplamasının tarafların kusur oranları ve Yargıtayın yerleşik uygulama ve ilkeleri dikkate alınarak yapıldığı, tazminat hesaplaması yönünden raporda herhangi bir hatanın bulunmadığı; raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Bu nedenle, davalı … Sigorta AŞ. vekili ile davalılar … ve …’ın bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazlarının yerinde olmadığı kanısına varılmıştır. Davalılar … ve …’ın manevi tazminat miktarına yönelik istinaf iddia ve itirazlarına gelince ise: Kazanın meydana geliş şekli, sürücü olan tarafların kusur oranları, davacının yaralanmasının niteliği ve maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varılmıştır. Başka bir deyişle davalıların bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı da yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda; davalı … Sigorta AŞ. vekili ile davalılar … ve …’ın istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-)Davalı … Sigorta AŞ. vekili ile davalılar … ve …’ın istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-)Maddi tazminat davası bakımından; Harçlar Yasa’sına göre alınması gereken 2.647,18 TL harçtan peşin alınan 1.864,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 783,07 TL harcın davalılar … Sigorta AŞ. ile davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-)Manevi tazminat davası bakımından; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 341,55 TL harçtan peşin alınan 71,8 TL harcın mahsubu ile bakiye 269,75 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-)Davalı … Sigorta AŞ. vekili ile davalılar … ve …’ın istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-)İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/11/2020